AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr.
@aysegul_kasap
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun hane ziyaretlerine eşlik ettik. Çat kapı gidilen ziyaretlerde vatandaşların tepkilerini gözlemledik.
Vatandaşın birinci gündemi ‘derinleşen yoksulluk.’ Ülkedeki sorunların ancak bir ‘iktidar değişikliğiyle’ çözülebileceğini düşünüyorlar. Gidilen hanelerdeki ‘muhafazakar’ seçmen CHP’ye artık eskisi kadar ‘mesafeli’ değil. Kaftancıoğlu’nu sıcak karşıladılar. Vatandaşlar ‘tek adam yönetimi değil, ortak akıl’ istiyor.
Kaftancıoğlu’na altılı masanın olası adayını sorduğumuza şu tarifi yaptı: “O koltuğa oturduğunda güç zehirlenmesi yaşamayacak. Kendisi zenginleşmek için değil senin hakkını sana vermek için çalışacak. Senin sorunlarını nasıl çözüleceğini bugünden planlayacak ve bunu takvimlendirecek. Yeri geldiği ve zamanı geldiğinde de sistem değiştiğinde de ‘Ben artık topluma karşı görevimi yaptım’ deyip evine gidecek kişi.”
İstanbul’da 10 milyon 898 bin 267 seçmen var. Hane sayısıysa 4 milyon 502 bin 560. CHP İstanbul örgütü, Kaftancıoğlu başkanlığında 13 Aralık 2022 tarihine kadar 3 milyon 62 bin 272 haneyi ziyaret etmiş. Yani il genellinde hane ziyaretlerinin yüzde 68i tamamlanmış.
13 Aralık’ta Kaftancıoğlu Şişli’deki haneleri ziyaret etti. İlçedeki seçmen sayısı 198 bin 735. Hane sayısıysa 93 bin 309. 43 bin 745 hane ziyaret edildi. Yani ilçe genelinin yüzde 47’si. 49 bin 564 hane daha ziyaret edilecek.
Vatandaşın öncelikli konusu yoksulluk
Diken olarak Kaftancıoğlu’nu takip ettiğimiz salı günü Şişli’de 1143 hanenin kapısı çalındı.
Kaftancıoğlu vatandaşlarla konuştu, dertlerini dinledi, yakın temas kurdu. CHP’nin projelerinden bahsetti ve Kılıçdaroğlu’nun selamlarını iletti.
Hanelerde her ‘mahalle’den vatandaşlar var. Tepkileri olumluydu. Dertlerini anlatırken bekledikleri çözümleri de sıraladılar. Hepsinin dikkat çektiği en öncelikli başlık ‘derinleşen yoksulluk’tu. Bu durumun ancak bir iktidar değişikliğiyle çözülebileceği konusunda hemfikirler.
Ziyaret sırasında evlerinde olmayan vatandaşların kapısına da “Sohbete geldik, bulamadık” notlara yapıştırıldı.
Bu notlara daha sonra vatandaşların dönüp dönmediğini merak ettik. Kaftancıoğlu vatandaşların dönüş yaptığını söyledi. Çünkü vatandaş dertlerinin duyulmasını ve çözülmesini istiyor.
‘Her kadın desteklenmeyi bekliyor’
Bir evde çocuğu olduğu için 12 senedir çalışamayan bir anne şöyle dedi: “Çalışan annelerin desteklenmesini bekliyoruz. Her kadın desteklenmeyi bekliyor. Şu an ben kendimi mağdur hissediyorum. Çünkü çocuk yetiştirmek zorunda kaldığım için iş hayatından mahrum kaldım.”
Kaftancıoğlu ‘sosyal devlet’ vurgusu yaptı ve CHP’nin aile destekleri sigortası projesini anlattı: “Kadın istihdam edilmeli ve hayatın diğer alanlarında var olmalı. Bugünkü iktidar bunu kasıtlı olarak yapmadığı için bunu hissediyorsunuz.”
Yardım, geçici bir çözüm
Kuştepe mahallesine girdiğimizde yoksulluk daha net bir şekilde görünür oldu. Kaftancıoğlu haneleri dolaştı. Her hane yardım istedi. Notlar alındı ve hanelerin eksiklerinin giderilebilmesi için bir yardım paketi hazırlanması talimatı verdi Kaftancıoğlu.
Ama tüm bunları yaparken şuna da dikkat çekti: “Çözüm bu değil. Yardımlar geçici bir çözüm. Bu devletin sorumluluğu. Devletin sorumluluğu sana insanca yaşamanı sağlamak. Bu sorunları ortadan kalıcı olarak kaldıracak politikalar ortaya koymak. O nedenle sandığa gidip oy kullanmalısın.”
Yoğun koşturma arasında Kaftancıoğlu arabadayken sorularımı yanıtladı.
Aylardır ev ev dolaşıyorsunuz. Vatandaşlarla yakın temas halindesiniz. Vatandaş size ne anlatıyor, gündemi ne?
Seçmenle temas ettiğimizde birinci fark ettiğimiz şey vatandaşın gündemi ile televizyonda konuşan, kamuoyu yapıcıların gündemi ve iktidardaki siyasetin gündemi arasında inanılmaz bir uçurum var. Vatandaşın gündemi her geçen gün derinleşen yoksulluk. Ufacık sorunu bile devlet dairesinde çözemiyorlar. Her biri aslında çözülebilir şeyler. Biz evlere gittiğimizde, hangi kimlik, hangi inanç, hangi yaşam tarzında olursa olsun sahici ve samimi bir şekilde vatandaşın kapısını çaldığımızda açılmayan kapı yok nedecek kadar az.
Vatandaş bir an önce seçim ve iktidar değişikliği bekliyor
Vatandaşın altılı masadan beklentisi ne?
Vatandaş sorunlarının mevcut iktidar tarafından çözülemeyeceğinin fazlasıyla farkında. Vatandaş bu ülkenin geleceğinin tek bir kişinin -isim önemli değil- iradesine teslim etmesinin sonucunu acı bir şekilde yaşamış, bunu fark etmiş durumda. Ancak siyasi iktidar değişikliğiyle beraber sorunlarına çözüm bulabileceğini düşünüyor. Çünkü vatandaş o kadar karamsar, yarına dair bir belirsizlik ve güvensizlik içinde ki… ‘Benim sorunumu bu iktidar kesinlikle çözemez, zaten çözecek olsa bu hale getirmez. Bir iktidar değişikliyle ancak benim sorunlarım çözülebilirse çözülür’ diyor.
Vatandaşın gündeminde tek bir konu var. Bu iktidar anlayışı tek adam yönetimi onun hiçbir derdini çözmediği gibi değiştirdiği sistem de sorunların katlanarak artmasına neden olmuş. ‘Benim sorunlarımı ancak bir siyasi iktidar değişikliği, kurumsallaşmış bir yapı ve ortak akıl çözer. Bu ortak aklı da kim temsil ederse seçilsin’ duygusunda.
Biz ziyaretlerimizde bir anlayış değişikliğinden, tek adam değil ortak akılla devletin kurumlarının yeniden yapılandırılacağından bahsediyoruz. Siyaset vatandaş ilişkisini, oy alan ve oy almak için yardım eden biat ilişkisi dışında, sosyal devleti inşa ederek yoksulluğu nasıl yok edeceğimizi anlatıyoruz. Vatandaş bir an önce seçim olsun da bu anlatılanlar hayata geçsin duygusunu bize çok net hissettiriyor.
‘Vatandaş tek adam değil, ortak akıl istiyor’
‘Cumhurbaşkanı adayı şu isim olsun’ demiyorlar mı?
Çaldığım kapılarda şununla karşılaşmıyorum, “Şu aday olursa oy veririm ya da şu aday olmazsa oy vermem” demiyor. Vatandaş diyor ki “İktidara geldiğinizde benim eğitim sorunumu çözebilir misiniz?” Beni zaten kimi zaman öfkelendiren de o. Vatandaşın gündeminde olmayan hiçbir şey, siyaset yapıcıların gündeminde, sanki vatandaşın derdi tasasıymış gibi gündem yapılıyor. Bilinçli ve kasıtlı yapılıyor.
Altılı masanın karar vereceği aday, -bunu garanti ediyoruz çünkü altılı masa da bunu açıkladı- o koltuğa oturduğunda güç zehirlenmesi yaşamayacak. Kendisi zenginleşmek için değil senin hakkını sana vermek için çalışacak. Senin sorunlarının nasıl çözüleceğini bugünden planlayacak ve bunu takvimlendirecek. Yeri geldiği ve zamanı geldiğinde de sistem değiştiğinde de “Ben artık topluma karşı görevimi yaptım” deyip evine gidecek kişi.
Kim olduğu hiç önemli değil. Vatandaşa bu profili tarif ettiğinizde kabul görüyor. Meraktan bu kim diye soran olabilir, şu olsun diyen olabilir. Ama vatandaşın gündemi bu değil.
Zaten bu memleketin yaşadığı en büyük sorun her şeye tek bir kişinin karar vermesi. Biz bunun karşısında bir anlayışız, o anlayışın tek bir isimle temsil edilmesi de mümkün değil. Bir kadro, bütünlüklü bir çalışma, o vatandaşları düzlüğe çıkaracak. O kişini adı Canan da olsa Ali de olsa fark etmiyor.
‘Muhafazakarlara gidip kendimizi anlatmamışız’
CHP’ye mesafeli seçmenler var. ‘Endişeli muhafazakarlar‘ olarak da adlandırılıyor. Bu ziyaretler partiye karşı ‘önyargıları‘ nasıl etkiliyor?
Vatandaşın farklı birkaç kaygı alanı var. Geçim derdi. Kendi geleceği değil çocukların geleceği önemli bir kaygı alanı.
Muhafazakarların haklı bir kaygı alanı var. Çünkü biz onlara gidip kendimizi anlatmamışız. Onlara bizi olmadığımız gibi anlatanlar ulaşmış. O nedenle vatandaş şunu diyor, “Benim ekonomik kaygılarım giderilsin ama benim yaşam tarzıma da müdahale edilmesin.” Vatandaş daha önce CHP’yi başkalarından dinlediği için buna dair ciddi kaygıları vardı. Genel başkanımızın “Biz insanların dünyevi sorunlarını talibiz. Öbür dünya sorunları ya da değerler, inançlar bizim konumuz değil ve bu konuda en ufak bir endişeniz olmasın” açıklamasının vatandaşta ciddi bir rahatlamaya neden olduğunu görüyoruz. Sanıyorum ve inanıyorum ki o muhafazakar ya da kendini inançlı diye ifade edenlerin, CHP iktidara gelirse yine başörtüsüyle okula gidebilecek miyiz endişesi taşıyan vatandaşın bize kapıları açabilmesinin sebeplerinden biri de genel başkanımızın yürüttüğü bu süreç. O nedenle vatandaşla daha rahat temas kurabiliyoruz.
Ev ziyaretiyle bu önyargıların daha kırıldığını görüyoruz.
Gittiğimiz evlerde vatandaşlar şunu diyor, “CHP iktidara geldiğinde senin başörtünü açar niye oy veriyorsun diyorlardı. Baktık hiç öyle bir şey yok.” Normali bu çünkü. Başörtülü çalışanlarımız var.
Yerel seçimlerdeki başarı İstanbul’da genel seçimlerde de yakalanabilecek mi?
Biz yerel seçimlere giderken “İstanbul’u İstanbul halkına geri vereceğiz” demiştik. Seçime gelinceye kadar iki yıl boyunca sistematik bir çalışmayla hep beraber bunu başardık. Genel seçimlere giderken de şu iddialı cümleyi kuruyorum; CHP İstanbul’da şu ana kadar aldığı tarihi oyu alacak.
Anketlerde çıkan, tahmin edilenin ötesinde bir oy alacak.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu “Altı masanın en çalışkan neferi olacağım” dedi. İBB’nin sahadaki çalışmalarının genel seçimler kapsamında vatandaşlardaki karşılığı ne?
İstanbul’da yerel seçimlerden sonra ikinci bir avantajımız var. Geçmişte biz, İstanbullularla buluştuğumuzda vaatlerimizi anlatırdık. İlçe belediyelerimizin yaptıklarını anlatıyorduk ama seçmen o ilçede yaşamıyorsa eğer onun farkıda olmuyordu. Bu süreçteki avantajımız artık İstanbul’da vatandaşa hizmet eden, oy verdiğine göre değil, bütün vatandaşlara hizmet eden bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi var. Şu an İBB binlerce öğrenciyi tarikat yurtlarından alıp kendi bünyesinde barındırmak üzere yurt açıyor. Kreş açıyor. Yoksullara hangi partiye oy verdiğine bakmadan destekte bulunuyor. Bu bizim sahadaki çalışmalarımıza olumlu yansıyor.
Hem parti örgütü hem milletvekilleri hem İBB karşılıklı etkileşimle bu çalışmaları vatandaşımıza aktarıyoruz. Hepimiz aynı motivasyonla çalışıyoruz.
Kararsız seçmenden CHP’ye geçişler azımsanmayacak oranda
Kararsız seçmenleri ikna edebileceğiniz konusunda iddialı mısınız?
30 yaş altı için çok çok iddialı konuşuyorum. CHP, 30 yaş altı seçmenden en fazla oyu alacak parti. İstanbul özelinde bunu çok iddialı bir şekilde söylüyorum. 30 yaş üstü olan kararsız seçmende her geçen gün konsolide oluyor. Kararsız seçmenlerden CHP’ye azımsanmayacak bir oranda geliş var.
Bunu yaptırdığım çalışmalarda, araştırmalarda görüyorum. Saha gözlemlerimden de görüyorum. Seçmen “AKP’ye oy verdim artık oy vermeyeceğim ama kime oy vereceğimi bilmiyorum” diyor. O seçmenle sağlıklı bir iletişim sürdürdüğümüzde CHP’ye oy verebilir hale geliyor.
İstanbul uyuşturucunun pençesinde
Evleri ziyaret ederken İstanbul’un uyuşturucu sorununu da yakından gözlemlediniz. Bunu birkaç yerde de dile getirmiştiniz. Özellikle yoksul mahallelerde bu sorun daha da derinleşmiş. Ziyaretleriniz sırasında karşılaştığınız en çarpıcı olay neydi?
Kağıthane’de uyuşturucuyla mücadele derneği diye bir dernek kuruluyor. Sonradan öğreniliyor ki yapı aslında daha pahalı uyuşturucu satanların… ‘Mücadele’ adı altında, daha ucuz uyuşturucu satan ‘torbacıları’ kovup kendileri oradaki pazarı ele geçirmek için kendi kavgalarını yapıyorlar. Yani onları oradan kovmak için dernek kuruyorlar. ‘Uyuşturucuyla mücadele’ kisvesi altında o insanları Kağıthane’den uzaklaştırıyorlar sonra o derneği kuran anlayış, kişi, yapılar kendileri daha pahalı uyuşturucuları pazarlamaya başlıyor.
Uyuşturucu mağduru aileler ve kişilerle çok sık görüşüyorum. Bütün aileler çocuklarının nereden uyuşturucu aldığını, kimin verdiğini biliyor. Herkes her şeyi biliyor. Emniyet kuvvetleri de biliyor. Emniyet güçleri de haklı olarak şunu söylüyor; “Uyuşturucu pazarlayanı gelip alıyoruz ertesi gün serbest bırakılıyor.”
Uyuşturucuyu genelde okul kapılarında belirli yerlerde bir kadın bir erkek şeklinde satıyorlar. Biliniyorlar.