İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, “Alınacak tedbirler ve tüm beklentilerin yönetimi, temmuz toplantısında tekrar faiz indirimini konuşacak bir noktaya gelinmesini sağlamalı” dedi.

Konya Sanayi Odası (KSO) tarafından Ekonomi Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen 2’nci Konya Ekonomik Forumu’nda iş dünyası ve finans çevreleri bir araya geldi.
KSO Başkanı Mustafa Büyükeğen forumda şunları söyledi:
“Küresel tedarik zincirleri yeniden şekilleniyor. Sürdürülebilirlik, dijitalleşme, yeşil dönüşüm, yapay zeka gibi kavramlar artık ekonomik rekabetin merkezine yerleşiyor.
Türkiye olarak biz de bu küresel dönüşümün tam ortasındayız. Elbette yapısal sorunlarımızın yanı sıra, yüksek enflasyon, finansa erişim, nitelikli iş gücü gibi alanlarda sorunlarımız var. Ancak çok değil, 25-30 yıl önceyle kıyasladığımızda ekonomimizin direnci arttı. Üretim ve ihracat kapasitemiz gelişti.”
Ekonomim’in aktardığına göre ‘Reel Sektörün Geleceği’ başlıklı oturuma katılan Aran’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
* Merkez Bankası’nın (MB) haziran toplantısına kadar önümüzde bir ay var. Bu bir ayda piyasadaki yüzde 49’un politika faiz seviyesine inmesini bekliyorum. Hazirana kadar bu gerçekleşmezse, MB’nin şahin duruşu nedeniyle politika faizini yüzde 46’dan 49’a çıkartmasını beklememiz gerekir.
* Reel sektörün böylesine zorlandığı bir ortamda enflasyonun düşmesi ne kadar iyi bir gelişme olur, bu da ayrıca tartışılmalı.
* Reel sektörü düşünüyorsak, reel sektörün geleceğini önemsiyorsak piyasadaki normalleşmeyi hızlandırmamız ve bizim faiz indirimlerinde kaldığımız noktaya yüzde 42,5’a süratle dönmemiz lazım.
* Alınacak tedbirler ve tüm beklentilerin yönetimi, temmuz toplantısında tekrar faiz indirimini konuşacak bir noktaya gelinmesini sağlamalı. Benim öngörüm, bunun yönetilebileceğidir.
* Şu anda kaybetmekte olduğumuz rekabetçiliği muhafaza etmek, geliştirmek için aynı deprem sonrası uygulanan destek yaklaşımıyla biraz enflasyon yaratmayı, enflasyonla mücadelede süre uzatımını göze alarak yol almak gerek.
* Enflasyonla mücadelenin çok önemli olduğunu kabul ediyorum ama Türkiye’nin üreten, ihracat yapan, sanayideki, küresel rekabetteki üstünlüğünü kaybetmeyen bir ülke olması enflasyondan daha az önemli olmadığını düşünüyorum. O nedenle ikisinin de ayrı ayrı yönetilmesi gerektiği kanaatindeyim.