
SELİM BAŞARIR
iletisim@selimbasarir.org
Günlük kullanımda ‘inkâr’ sözcüğünün anlamı, yaptığını, ihmalkârlığını, söylediğini, gördüğünü, işittiğini, tanık olduğunu kabul etmemek, saklamak ve tanımıyor tutumu takınmaktır.
Psikanalitik teoriye göre ise ‘inkâr’ ve ‘inkârcılık’, toplum tarafından onaylanan bir benlik görüntüsü sunmak amacıyla bilinçdışı olarak uygulamaya konan bir ‘psikolojik savunma’nın ve özünde ‘olgunlaşmamış patolojik bir ruh yapısı’nın belirtilerinden biridir.
Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için işbirliği yapan insanlardan oluşan her toplumun içinde farklı görüş, talep, beklenti, amaç ya da inanç grupları bulunur.
İnsan doğası gereği, doymayan ya da doydukça yenilerini gündeme getirdiği ihtiyaçlarını ya da meşru olduğuna ve verilmediğine inandığı haklarını elde edebilmek için olumlu ya da olumsuz hangi ad ya da tanımlama altında olursa olsun, daha büyük ölçekte çıkar grupları oluşması da kaçınılmazdır. Bazen bu gruplar ittifak da oluşturur.
Her anlamda en çok güçlenen grup ya da ittifak, toplumun önce idaresinde ve zaman içinde de kaynak, emek, varlık ve düşünceleri üzerinde söz sahibi olmaya başlar. Bir süre sonra da toplumun sadece bir grubunun o toplumun tamamı ve tüm kurumları üzerindeki baskın hâkimiyetinin kaçınılmaz tarihî sonucu tekrar ortaya çıkar; yöneten kişilerde ve hükmettikleri kurumlarda yozlaşma başlar.
Bir toplumun kurumlarında bozulma ve çöküş, uzun bir süreçtir. Bu süreçte en öne çıkan unsur, egemen grup tarafından hem yapısal hem idari hem de işlevsel hataların sürekli ve yaygın olarak inkâr edilmesidir. Bu inkârcılık tutumuyla önce kendi kendilerini, sonra da toplumun çoğunluğunu bir zaman boyunca her şeyin yolunda olduğuna dair iknâ edebilirler, inandırabilirler.
Ancak, işine gücüne bakıp olup bitenle ilgilenmiyor gibi gözüken toplumun sağduyusu, yani doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve adil yargıya varma yetisi er geç devreye girecek ve sürekli inkârcılığa ve her itiraz hakkını kullanan bireyi suçlama yoluna sapanları ayırt edecektir.
Yozlaşmış, yani manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve iyi niteliklerini yitirmiş yönetici grup içinde kargaşalar başlaması ve bunların büyümesi kaçınılmazdır ve git gide toplam güçleri zayıflar.
Sonuç, yönetimin terk edilmesidir…