23 Haziran’da yeniden İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu,“Sizi cumhurbaşkanı adayı olarak görecek mi Türkiye?” sorusuna, “Bu yanlış bir tasarruf olur. Doya doya keyifle büyükşehir belediye başkanlığı yapacağım. Sonrasını Allah bilir, millet bilir” diye yanıt verdi.

Ekrem İmamoğlu, CNN International’da Christiane Amanpour’un sorularını yanıtladıktan sonra Habertürk TV’de Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu Türkiye’nin Nabzı programına konuk oldu.
İmamoğlu’nun Habertürk TV’deki yayındaki yanıtları özetle şöyle:
“Anadolu Ajansı’nın 31 Mart gecesi tutumu, keza 23 Haziran’da bile tutarlı değildi, bir türlü sonuçlandıramadı seçimi. Biz sonucu netleştirdiğimizde ki, ANKA ajans verileri netleştirmişti. Benim güvenimi sarsmıştır. Oradaki yöneticiler orada durduğu sürece güvenmeyeceğim. Bence hükümetin ve devletin yetkilileri de güvenmesin. Bugün bize yarın bu yanlışı bir başkasına yapar.
Keşke 31 Mart gecesi işi bitirseydik, bu kadar iftira, bu kadar seçim kazanmak için her yolun mübah olduğu, gün geldiğinde bütün savunulan işlerin yok sayıldığı, her konunun sürece dahil edildiği… Bütün bunların yaşanmamasını isterdim.
Soyuma, sopuma, dedemin mezarına kadar gitmeye varan işler, diplomam, ama her şeyden önemlisi ‘Çaldılar’ diyorsunuz ve muhatabı yok. Benim en çok canımı yakan ve üzen şey bu. Çaldılar demek birilerinin hırsız olması demektir. Rakibimin yüzüne söyledim ama cevabını alamadım. Seçim sürecinde benim için en ağır ifade, ‘Çaldılar’ denilmesi oldu. Benim asla kabul edemeyeceğim bir iftiraydı. Milletim adına da kabul edemeyeceğim iftira.
Belediye çalışanlarıyla ilgili de belediyenin yönetimi anlamında da bir zihniyet devrimi yapacağız. Birisine hakaret, belediyenin çalışanı birisine laf yetiştiriyor. Bir partinin militanı gibi görevini yaparken birine hakaret ediyor, ben ya da başkası. Bütün çalışanlara şunu hatırlatacağız; sizin maaşını ne bir partinin lideri ne ben vereceğim. Bu şehrin 16 milyon insanı veriyor. Trol belediye çalışanları istemiyoruz. Bazı ihbarlar neticesinde arkadaşlarıma gelen dosyalar var.
İşletme fakültesi mezunuyum, iş hukuku okudum. Beylikdüzü belediye başkanıyken insan kaynakları alanında da master yaptım. Her ne kadar sorgulasalar da aynı üniversiteden diplomam ve mastırım var. Mastırıma 1995 girişliyim. İşimden dolayı yürütemedim, baktım af var bitirdim. İnsan kaynakları mastırı yapmış birisiyim. İş gücünü, motivasyonu ne etkiler iyi biliyorum. Çalışanların kuruma aidiyet duygusunun ne anlama geldiğini iyi biliyorum. İş hukukuna uygun davranan, iş ahlakına aykırı davranmayan herkesin yeri başım üstüne. İş hukukuna, ahlakına aykırı davranan, disiplini bozan, çalışmadan alın teri dökmeden maaşını alıyorsa umarım hiç yoktur, varsa gereği yapılacak.
‘Kamuoyu kabulünün ölçülmesini istedim’
Ben daha fazlasını bekliyordum. Birçok ilçeyi üç dört kez turladım. Bağcılar, Esenler gibi. İnsanların bana verdiği enerjiden daha fazla beklentim vardı. İnsanlarımız siyasi reflekslerini kolay kolay değiştirmiyor. Sizi çok seviyor ama oyunu değiştirmesi için yeterli olmuyor. Makul seviyede bir farkla seçimi kazandığımızı düşünüyorum. Demokrasiyi korumak adına oy verenler oldu. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu’nu korumaktı bu. ‘Mutlaka kamuoyunun kabulünü ölçün’ dedim. Göreceksiniz çok farklı sonuç. Sadece sizinle paylaşırım.
Muhalefet eleştirerek, iktidar kendini anlatarak, savunarak kazanmak ister. İktidar en az muhalefet kadar saldırarak, muhalefete belki de hakaret ederek seçimleri kazandı. Ben tam tersine iktidara saldırmadan seçim kampanyası geliştirmemiz gerektiğini danışmanlarımla konuştuk. Sıfır negatif bir kampanya. Bence bu çok geçerli oldu. Medyanın bu konuda objektif davranmadığını herkes biliyor, elbette birkaç kanalı tenzih ediyorum. 31 Mart’a kadar olan kısımda bütün bu eksikliklere rağmen resmi Türkiye’nin devlet kanalı 6-7 defa rakibimizi çıkartıyor. Sayın Erdoğan’la yaptığımız görüşmeyle, centilmenlik yapmak istedim. Benim ağzımdan tek bir kelime, iftira, kirli, insanları lekeleyen tek bir kelime duyulmamıştır.”
İstanbul İttifakı’nda MHP’liler var, AK Partili dostlarım var. Eliyle vermedi ama gönlüyle oy veren çok AK Partili dostlarım var. Ben o oyları bir dahaki seferde alacağım.
Sayın cumhurbaşkanına ‘Sizin bağımsız olmanızı, sizden oy istemek isterim’ dedim. ‘Ben AK Parti’nin genel başkanıyım’ dedi. ‘Tamam olabilir, ben sizin Cumhurbaşkanı tarafınızdan oy istiyorum’ dedim. Bazı makamları ortada görmek isterim. Herkese eşit mesafede. Cumhurbaşkanlığı, valilik, kaymakamlık, muhtarlık böyle bir şey.”
Mülteci konusu ağır travma. Bu konuda çözümlerimiz var. Misafir gibi değerlendiriyoruz. Zaten yanlış başladı. Gelinen noktada artık insanların ekmeğiyle oynayan bir düzeye ulaştı. Kayıtsız çalışan birçok Suriyeli insan var İstanbul’da. Dolayısıyla biz insanlarımızın çıkarlarını korumak zorundayız. Fütursuzca İstanbul’un rengini değiştiremezler. Suriyeli insanların tüm insani sorunlarına dokunacağız, başta kadın ve çocuklara. Valimizle, emniyetimizle ortak çalışacağız. Buradaki konuklarımızın bir gün ülkelerine dönebilmek adına akıl oluşturmak, yardımcı olmak için ulusal ve uluslararası düzeyde lokomotif olacağız. Ciddi anlamda asayiş sorunu haline gelmiştir.
Ben de dindar insanım. Yaşama bakışımda herkesin inancına saygı duyan, giyimine, kuşamına bakmayan bir felsefem var. Yaşamım da siyasete bakışım da böyle. Dindar insan bana niçin oy vermesin? Dindar insan bizimle rahat eder. Ben belediye başkanlığı yaptığım dönemde o insanın mutlaka ve mutlaka inanç değerlerine saygı gösteren, inanç değerleri üzerinden ona yardımcı olan, inancını en özgür bir şekilde yapmasına katkı sunan bir anlayışı göstereceğim. Sadece Müslüman vatandaşlarımız değil. İstanbul’da Hristiyanı var, Musevisi var. Onlara saygı gösteren bir belediye başkanı…
Büyükşehir belediyesinin kaynaklarını birkaç vakıfa niye aktaralım? Her vakfın, derneğin, kamu yaranına kurumun geniş, faydalı çalışmaları var. Vakfa, derneğe değil sadece torpile karşıyım.
(Ordu’daki VIP krizi konusunda) Dava açılırsa kendimi savunacağım. Bana bir tebliğ yok, bekliyoruz göreceğiz. Çok acı bir şey bu. Elbette ki yaşanmasaydı. Elbette ki oraya hiç girmeseydik. Ben zaten olayın içinde değilim. 70 yaşındaki annemle beraber kendimizi içinde bulduk. Niye alındık salona? Tuzak. Kim kurdu tuzağı? Sayın vali. Bu vicdanlara sığmaz. Milletin aklıyla oyun oynamasınlar. Sayın Cumhurbaşkanı anketlere, araştırmalara çok değer verirdi. Araştırsın, sorgulasın, Ordu’da, İstanbul’da sorgulasın. Anneme, babama, bize zulüm yapılıyor. Biz oraya niye girdik? Niye oradan geçemedik, bilmiyoruz. Ekrem İmamoğlu öyle dedim diyor, öbürü böyle duydum diyor. İşin özü ne yazık ki bir tuzaktır. Keşke sayın Cumhurbaşkanı bu olaylara böyle dahil olmasa. Keşke bu olayı böyle yapan validen rapor istese, bu duruma niye düşürdünüz diye.
Sayın cumhurbaşkanımıza talepte bulundum. Türkiye’nin, Avrupa’nın en büyük kentin belediye başkanıyım. Kendisiyle İstanbul’un en önemli temel konularını konuşacağım. Mülteci, deprem konusu var. Bu şehirde son 15 yılda 8,5 kilometre metro üretilmiş, kaynakları makul ve mantıklı kullanalım diyeceğiz. Bazı bakanların yayınladığı saçma sapan genelgeler var. Bir belediye başkanı olarak size bu yapılsa. Birtakım tavırların olmaması gerektiği konusunda konuşacağım. Ben Ankara’nın yükünü hafifletmek için belediye başkanı oldum. Kendileri de İstanbul’un yükünü alma konusunda sorumludur.
‘Saçma sapan konuşmuş olsa da Esenler belediye başkanı benim belediye başkanımdır’
Gaziosmanpaşa’nın belediye başkanı benim belediye başkanımdır. AK Partili olabilir. Şişli belediye başkanı da benim belediye başkanım. Aleyhime saçma sapan konuşmuş olsa da Esenler belediye başkanı benim belediye başkanımdır. Sayın cumhurbaşkanının belki seçim esnasında söylediği bazı şeyler olabilir. Şu anda toplumun, şehrin menfaatlerinde olması gerekir bence olacaktır.
İSMEK’te hizmet alınan bir taşeron şirketin sezonluk anlaşma yaptığı eğitimciler konusu olduğu bilgisi bana geldi. Elbette değerlendireceğiz tabi. Bunları konuşacağız. Farklı işleri olan firmalar, medya ile işleri olan firmalar. Hukuksuz, adalet olmayan bir uygulama varsa. Elbette müdahale ederiz. İnceleyeceğiz, hakkıyla iş yapılmış mı, yapılmamış mı, bakacağız şu anda yeterli bilgim yok.
Tüm işlerimiz, komisyonlarımız, belediyelerle ilişkilerimiz şeffaf olacak, ihaleler canlı olacak. Biz her ortamı şeffaflığa dökecek. Siz temsilcisiniz, çoğunluk millet. Benim partili meclis üyelerim de benden olmayacak, milletten yana olacak. Yanlış bir şey varsa karşı çıkacak.
Genel sekreterlik dediğiniz, büyükşehir belediyesinin yaklaşık üçte bir bütçesini yöneten kurum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminde üst kadroda düşündüğümüz yetenekli, liyakatlı kişiler olacak. Statüler var, atanmasıyla ilgili protokoller, bakanlık izinleri var. Bizim genel sekreter adayımız hazır. Devlet, özel sektör tecrübesi olan bir isim. Makam araçlarına bakacağız. Ben Beylikdüzü belediye başkanı iken AK Partili insanlarla tanıştım. Şimdi teklif ettiğim, bir arada çalışmak istediğim insanlar, AK Partililer de var.”
‘HDP ile neyi konuşacağım, iki siyasi partiyle ittifakım var’
İki siyasi ittifakım var. Biri CHP diğeri İYİ Parti. Kadrolar üzerinden kendi partim, genel başkanım dahil, şu kişiyi şuraya atamalısın diye bir öneri dahi almadım. Özgün ve özgür irademle konuşuyorum. Yetkiyi genel başkanımdan almış, aday olmuş, sayın Meral Akşener’in de onayını almışım. HDP’yle neyi konuşacağım ben. Tecrübelerden faydalanacağım tabii ki. Ali Müfit Gürtuna, Nurettin Sözen’i niye ziyaret ettim. Akıldan faydalanmamak bir insanın ne kadar yetersiz olduğunu gösterir. Ama partizanlık yapıyorsa, bu insanlarla ne ben çalışırım ne de onlar berimle çalışmak ister.
İstanbul’un kapısında bekleyen deprem tehdidi var. Bunu milli sorun olarak görüyorum. Afeti yaşamadan önce can ve mal kaybını azaltacak tedbirler var. Yapı denetimini sağlamak için kentsel dönüşümünü hızlandırmanız lazım. 30 milyon metrekare yeşil alanı niye açıkladık?

Kusura bakmayın haber kanallarınızla yarışacağız. İstanbulluları kendi yayınlarımızla bilgilendireceğiz. Sanatçılara o akşam teşekkür etmeyi unutmuşum. Bizi uyarmaya, eleştirmeye devam etmeliler. Bir şehrin ruhu olması için kültür ve sanatla anılmalı. İstanbul’da göreceksiniz arkadaşlarımla beraber bir kültür sanat şehri var edeceğiz. Sanatta seferberlik dönemi başlayacak.
(Belediye tesislerinde alkolün serbest bırakılması tartışması) Bu dedikoduyu niçin çıkarıyorlar, varolan uygulama aynen devam edecek. Kendi disiplinine göre bir uygulama varsa bunu niye değiştirelim? Daha da ileri uygulamalar yapacağız, örneğin, bir anne 0-4 yaş arasındaki çocuğuyla oraya giderse bu tesislerden çok daha ucuza yararlanacak.
‘Cumhurbaşkanı adaylığı yanlış tasarruf olur’
(‘Sizi cumhurbaşkanı adayı olarak görecek mi Türkiye?’ sorusuna karşılık) Bu yanlış bir tasarruf olur. Benim tasarrufum net, İstanbul Büyükşehir Başkanıyım. Belediye başkanıyım doya doya keyifle yapacağım sonrasını Allah bilir, millet bilir, ben büyükşehir belediye başkanlığı yapacağım. Can atıyorum bir an önce işime dalsam toplumu memnun etmeye başlasam. Türkiye’nin başka beklentileri var. İstanbul’da, Türkiye’de, çok yetenekli insanlar olduğunu düşünüyorum. Bu insanların ülkenin yönetimine katkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Gönlümden İstanbul’a çok kaliteli ve çok nitelikli bir belediye başkanlığı geçiyor Allah’ın izniyle.”
Ekrem İmamoğlu’nun Habertürk TV’deki konuşmasının tamamı, buradan izlenebilir.