VAROŞ ve kasaba çılgınları, doktorları, hemşireleri ve sağlık çalışanlarını sopalı saldırı ve hatta silah zoruyla sindirdikten sonra öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına da yöneldiler.
Özel okullar, gençliğimdeki gibi otorite ve veliler ile talebeleri saygıya alıştıran yerler olmaktan çok uzak. Özel okul öğretmenleri velilerin devamlı tacizi ve cahilane müdahalelerini dinlemek zorunda kalıyor. Müdürler ise “müşteri her daim haklıdır” düsturuyla hareket ediyor. Çoluk çocuk takımı da bu havayı hissettiği için edepsizliğe ve şımarıklığa sürükleniyor. Mustafa Necati ekolüne mensup eğitimcilerin bir sloganı vardı; “Efendim her şeyin başı maarif” derlerdi…
Maalesef memleketimizde kasabalar 16. – 18. yüzyıldaki ananevi konumlarını, geleneklerini ve üretkenliklerini kaybetmişlerdir. Evliya Çelebi’nin ünlü seyahatnamesinde Anadolu ve Rumeli’deki birçok kasaba için verdiği teferruatlı tasvirler, çarşı pazardaki esnafın ürettikleri, ahalinin usul ve erkâna nasıl sahip oldukları, evlenme ananelerine kadar uzanan tasvirleri ve geleneği nasıl korudukları malûmdur. Zamanın rüzgârları 20. – 21. yüzyıl kavşağında bu âdetlerin çoğunu süpürmediyse de daha tatsız bir duruma dönüştürdü. Günün şartları olumlu olumsuz etkileriyle kendine göre bir silsile ortaya çıkardı.