Çanakkale sadece Türkiye topraklarının değil bütün eski dünyanın savaş alanıdır. Kavimler göçünün hâlâ yaşayan bir parçasıdır. Doğudan İran İmparatorluğu ve Türkler 1500 yıl boyunca bu boğazı geçtiler, Avrupa topraklarına adım attılar. Batı’dan insanlar bu boğazı geçerek Anadolu’yu istila etmeye kalktılar ancak başarıları sınırlı oldu. Troya bir problem. Ünlü Hititologumuz Sedat Alp’in Ahiyavalılar teorisinden beri bu ülkeye adım atanlar ve Troyalıların menşei tartışılıyor.
Tartışılmayacak bir gerçeği; yani 1915 müdafaasını, bu parlak zaferi bugün bile muhtelif şekilde saptırarak yorumlamaya kalkan zavallılar var. Bunlardan bazıları Çanakkale’yi Almanların savunduğunu ileri sürüp sosyal medyada yaymaya kalkan başta FETÖ’cü takımı gibi yurtdışından beslenen gruplardır. Çanakkale ve Gelibolu’yu 19 bin Alman asker ve subayı savunmuş (!). Tabii arkalarında şaşkın Alman askerî tarihçilerinin bazıları bu iddiayı ileri sürmektedirler.
Şunu bilmek lazım, Çanakkale mevkii komutanı Osmanlı mareşali rütbeli Liman von Sanders’ti. Fakat Liman von Sanders diğer Alman paşalara göre mütevazı ve makul bir adamdı. Belki savaş tarihinin ünlü komutanı değil ama Türk genç subaylara saygılıydı. Verdiği emirleri çok sefer Türk komutanların itirazı üzerine geri çekmiştir. Bu bir fazilettir. İçlerinde Mustafa Kemal Bey, en başta mevkii komutanı Cevat Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, Kâzım Karabekir Bey gibi İstiklal Savaşı’nın büyük komutanları vardı. Birinci Dünya Savaşı bu genç komutanların zaferleriyle doludur. Birinci Dünya Savaşı’nda nihai mağlubiyetin yanında vatan savunmasında, imparatorluğun savunmasında da doğrusu iyi işler yaptık.