Bir tarafta hızla artan kurlar. Diğer tarafta hızla artan faizler. Yani çifte maliyet. Henüz film gibi seyrettiğimiz kriz işaretleri. Henüz kimseyi doğru dürüst etkilemeyen gelişmeler.
Ama süre daralıyor.
Benzine zam gelmedi diye kur artışı bizi etkilemez mi sanıyoruz. Bu ülkede nerede ise her şey dövize bağlıdır. Ya doğrudan bağlıdır, ya da dolaylı… Bakın devletin yaptırdığı köprülerin fiyatı bile dolarla belirleniyor:
Osman Gazi Köprüsü geçiş ücreti dolara bağlı.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü geçiş fiyatı dolara bağlı.
Avrasya Tüneli geçiş ücreti dolara bağlı.
İşte o nedenle yansıma için süre geçiyor. Şimdilik erteliyoruz ama çözüm bulunmaz ise bu maliyetleri ödeyecek güce sahip şirket bulacağımızı sanmıyorum.
Aylar geçtikçe sorunların artacağı nerede ise kesin. (Elbette sorunlar ötelenebilir. Mesela ülke madenlerinin 100 yıllık haklarını satarsınız olur biter… Bütün mesele geleceği satmandan nasıl bu krizden çıkarız noktasında) Mevcut tablo sonbaharda sadece dökülenlerin yaprak olmayacağını gösteriyor. Sonbaharda bizi yeni sayfaların beklediği çok açık. Hatta bu sorunu bir veya iki partinin bile aşabileceğini düşünmeyenler var.
İşte bu noktada ortaya işsizlilerin durumu çıkıyor. İşte bu noktada kıraathane vaadinin ne anlam ifade ettiğini anlıyoruz. Galiba ne olacağımızı gösteren en ideal seçim vaadi. Neden yadırganıyor ki…