Halkların Demokratik Partisi (HDP) heyeti, eş başkanlar dahil partinin 10 vekilinin tutuklu olmasına dikkat çekmek için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) önünde eylem yaptı.
Eş başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş dahil partinin 10 vekili halen tutuklu.
HDP daha önce de Yüksekdağ ve Demirtaş’ın tutukluluk durumları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuştu.
Fransa’daki AİHM binasının önünde bugün bir araya gelen HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir, Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve Mardin Milletvekili Mithat Sancar’dan oluşan parti heyeti, tutuklu vekillerin durumuna dikkati çekti.
Baydemir, tutuklu vekil, belediye başkanı ve ‘seçilmişler’in, sadece kendilerini değil, 6 milyon seçmenin de iradesini temsil ettiğini söyledi.
‘İki yıldır Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin koruma altına aldığı bütün hak ve özgürlük alanlarının ağır bir saldırı altında olduğunu’ savunan Baydemir, “Bunun en somut göstergelerinden biri de HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin parlamentoda bulunmamasıdır” dedi.
‘Telafisi güç zararlar doğuyor’
Baydemir, ‘adaletin gecikmesinin telafisi imkansız zararlar doğurduğunu’ ifade ederek şöyle devam etti: “Milletvekillerimizin tutuklanması ve yargılama sürecinin devam etmesi demek, parlamentoda milletvekilliklerinin düşürülmesi gibi telafisi imkansız hukuksuzlukların da sürmesi anlamına gelmektedir. Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin vermesi gereken kararı vermemesi ve AİHM’den de gerekli kararın çıkmamasından kaynaklı Figen Yüksekdağ ve Nursel Aydoğan’ın milletvekillikleri düşürüldü. Bu da hukuksuzlukların sürdüğü anlamına gelmektedir.”
‘İç hukuk yolları tıkandı’
Baydemir, ‘bir kez daha’ şu çağrıyı yaptı: “Bugün bir kez daha yüksek mahkemeye çağrımızı yineliyoruz; başvurularımızın ivedilikle karara bağlanması ve hukuksuzluğun önüne geçilmesi talebinde bulunuyoruz. Çünkü Türkiye’de maalesef iç hukuk yolları tükenmiştir, iç hukuk yolları tıkatılmıştır, siyasi baskı altındadır, işlevsizdir. Bundan dolayı da AİHM’in sözleşmeye aykırılık kararıyla, Türkiye’de bir kez daha demokrasinin, ifade özgürlüğünün, hukukun ve adaletin hayat bulmasına katkı sunacaktır.”