HDP, Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine yapılan saldırıya katılanlardan bir kişiyle fotoğraf çektiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına ikna olmadı.
Soylu, fotoğrafının haberlere konu olmasının ardından yazılı bir açıklamayla fotoğrafı doğrulamış, yanındaki kişiyle mahalle eşrafından biri olarak fotoğraf çektirdiğini, bu kişinin de saldırıya dahil olduğunun daha sonra belli olduğunu savunmuştu.
Soylu’nun kendisini ‘böyle aklayamayacağı’nı belirten HDP, beş maddelik açıklamasında Soylu’nun ifadelerine şu karşılığı verdi: “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle güler yüzlü fotoğraf çektirmesi ise asla affedilir bir durum değildir. Soylu’nun bu fotoğrafın ortaya düşmesi sonrasındaki saldırgan tutumu ve kullandığı küfür dolu ifadeler de suçluluk psikolojisinin açıkça yansımasıdır. Kendisini Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile kıyaslaması, Adnan Menderes’e gönderme yapması tam bir mağduru oynama taktiğidir ve o kişilere büyük saygısızlıktır. Mahalle eşrafı o saatte karakolda ne arıyordu? Kimdir bu eşraf? Niye oraya çağırıldı veya geldi? Eşrafla birlikte çekilmiş başka fotoğraflar da var mı?”
İdari sorumluların istifa etmesi gerektiğine vurgu yapan HDP, beş maddeyle şu bilgileri yeniden paylaştı:
1. “Vali ve Emniyet Müdürü saldırı başladığında vekillerimizin aramalarına cevap vermemiştir. İlk cevap Ankara Valisi’nden ve saldırının başlamasından 40 dakika sonra gelmiştir. Emniyet Müdürü hiç cevap vermemiş, İçişleri Bakanı Soylu ise 2 buçuk saat sonra olay yerine gitmiştir.
2. Vali, ‘Saldırı neden engellenmiyor, takviye neden gelmiyor?’ sorularına yanıt vermek yerine, ‘Cenazenin Diyarbakır’a götürülmek istemesi halinde güvenliğin sağlanacağını’ söylemiştir. Yani Ankara İncek’te güvenliği sağlayamayan Vali, Ankara-Diyarbakır arasında güvenlik sağlanacağını söylemiştir. Bu ifade ilk andan itibaren cenazenin İncek’te defnedilmesinin istenmediğinin beyanıdır. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘Gerekirse uçak tahsis edelim, kendi topraklarında defnedebilsinler’ sözü de aynı zihniyettir. Bölücü ve ayrıştırıcıdır.
3. Bu insani ve inançsal bütün değerleri ayaklar altına alan, yok eden saldırıya utanmadan ‘sataşma’ diyen Ankara Valisi halen özür dilememiştir. İçişleri Bakanı bu saldırıyı ‘3-5 kendini bilmezin işi’ diyerek önemsizleştirmeye çalışmıştır. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ise bu saldırı için ‘son derece planlı, tesadüfen olmuş bir şey değil’ demiştir.
4. Açıkça nefret suçu işlemiş olan saldırganlar hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefetten soruşturma açılması, hatta ‘haksız tahrik’ gibi kavramların soruşturma içinde ele alınması saldırganların yargı tarafından da korunduğunun ve kollandığının, hatta gelecek için de teşvik edildiğinin açık işaretidir. Savcı suç işlemektedir.
5. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle güler yüzlü fotoğraf çektirmesi ise asla affedilir bir durum değildir. Soylu’nun bu fotoğrafın ortaya düşmesi sonrasındaki saldırgan tutumu ve kullandığı küfür dolu ifadeler de suçluluk psikolojisinin açıkça yansımasıdır. Kendisini Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile kıyaslaması, Adnan Menderes’e gönderme yapması tam bir mağduru oynama taktiğidir ve o kişilere büyük saygısızlıktır. Mahalle eşrafı o saatte karakolda ne arıyordu? Kimdir bu eşraf? Niye oraya çağırıldı veya geldi? Eşrafla birlikte çekilmiş başka fotoğraflar da var mı?”
‘Bu mızrak çuvala sığmıyor’
HDP, hükümete de seslenerek, şunları kaydetti: “Hükümete bir kez daha söylüyoruz: Bu mızrak çuvala sığmıyor. İşlenen insani ve inançsal suçların üstünü örtemezsiniz. Bu işteki siyasi ve idari sorumluluğunuzu ortadan kaldıramazsınız. ‘Sataşma’ diyen Ankara Valisi, görevini yapmayan Emniyet Müdürü, saldırganlarla kol kola fotoğraf çektiren İçişleri Bakanı, Türkiye ve dünya kamuoyu ve vicdan sahibi herkesin nezdinde ya suçludur ya da bu saldırı ikliminin oluşmasında siyasi ve idari sorumluluğa sahiptir. Bizler bu işin peşini bırakmayacağız; biz bıraksak da işlediğiniz günahların gölgesi çok uzun olduğu için, günahlarınız sizin peşinizi bırakmayacaktır.”