Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bunları kendimize dert etmek, edinmektir! Yoksa “özde ben bir insan olmaya geldim” deyişindeki insan “sözde” olur! Zor zamanlardayız! İyi zamanlar da görmüş olan eskiler, zorlukları anlatırken “şimdinin kıymetini bilin” derlerdi ya bu da eskidenmiş meğer, hem de hayli eskiden! Özellikle 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra ülkeyi boğan hem askerî hem sivil darbelerin nefes aldırmadığı insanlara “zor zamanlar”dan söz etmek de pek anlamlı sayılmaz! Çünkü onlar nerdeyse hiç gün görmediler! Son 25 yıl zaten artık açık açık şeriat ve hilafet övgüsü yapan ve partili olduğu için tarafı da belli olan bir cumhurbaşkanın yönetiminde yaşanıyor, yenilerin, gençlerin payına da, kaldıysa laikliğin son kırıntıları düşüyor ancak!
İster “yalnız ve güzel ülkem” deyin, ister “güzel yurdum üzgün yurdum”, varlıklarını, geçimlerini, bugünlerini, geleceklerini laikliğe borçlu olan herkes gibi, belki de laikliğe en çok gereksinim duyan sektörlerde sinema, televizyon, müzik, dans, tiyatro, çalışan, üreten, oynayan, söyleyen sanatçıların kendi gündemleriyle ülke gündemleri nedense bir türlü buluşamıyor: Şimdi sırası değil, yeri burası değil, bu akşam bunları konuşmayalım, zaten yüreğimiz yanıyor, kanıyor, lütfen…
Tamam sanatçılar “kanaat önderi” değil ama toplumsal sorunlara, çocuk ve kadın cinayetlerine, ülkenin gidişatına dair fikirleri de mi yok? Bu “cinnet aşkı” onları hiç mi ilgilendirmiyor? Cannes Film Festivalinin kırmızı halısına öykünmüş halının üstünden, sanki filmi Venedik’te, Berlin’de, Cannes’da ödül almış gibi bir telaşla koştururken böyle…
Timur Selçuk zamanları, hakkaten hem çok özlüyorum hem de sık anıyorum, “nereye Payidar nereye?” diye sormak gerekiyor yine onun gibi, “sizinkiler direnişte!” Sahne ve gösteri sanatçılarının tek amacı da eğlendirmek, güldürmek değil herhalde, sanatın amaçlarından biri buysa da düşündürmek, uyarmak, hatırlatmak, unutmamak, unutturmamak, daha iyi, daha güzel, eşitlikçi, adil bir yaşama yüreklendirmek gibi “kışkırtıcı” amaçları da var!