SEÇİL TÜRKKAN
secilturkkan@gmail.com/@secilturkkan
Zaman garip, ama hayaller baki. Kadıköy’de açılan ve çocuk kitapları yayınlayan Paraşüt Kitap, Türkiye’de yayıncılık sektörünün eğitimdeki karmaşa nedeniyle küçüldüğü bir zamanda, hem aileye hem de çocuğa çare olmasa da bir destek olma potansiyeli taşıyor. Ayrıca kurulma hikayesi ve yayımladığı kitaplarla yeniden, yeniden ve yeniden hatırlatıyor; hayal kurmak elbette ki bizim işimiz.
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 2017 Türkiye Kitap Pazarı Raporu’na göre, Türkiye’de üretilen yeni kitap başlığı sayısı yüzde 10,82 arttı, ancak bandrolsüz, ücretsiz üretilen kitap adedinde düşüş yaşandı. Kişi başına düşen kitap sayısı 8,4 iken 7,76’ya düştü. Öte yandan eğitim sisteminde yaşanan karmaşa, ciddi oranda yayıncılık sektörüne yansıdı ve sektör yaklaşık yarım milyar dolar kadar küçüldü. 2 bin 126 milyar dolardan 1 milyon 591 milyar dolara yani ülke dünya yayıncılık sektöründe 11’inci sıradan 16’ncı sıraya geriledi.
Rakamlar göz korkutucu ama konuya ‘butik bir yer’den bakarsak yayıncılık faaliyetlerine biraz yakın duran insanların etrafında bir çırpıda sayabileceği en az üç ‘butik yayınevi’ açılıyor. Peki bu ne cesaret?
O yayınevlerinden biri de Paraşüt Kitap. Eda Doğançay ve Özge Akkaya’nın bundan birkaç ay önce İstanbul Kadıköy’de açtığı yayınevi, aslında 10 yıllık bir hayalin ürünü. Ve belki de onların da fark etmediği bir şekilde, tanıştıkları zamandan bu yana aynı hayali paylaşmaya devam etmişler.
Yayınevi ‘Rüya Bakanlığı’, ‘Kedilerin Kayıp Adası Kedunya’ ve ‘Toprak Ana Masalları’ isimleriyle üç çeviri kitabı yayımladı.
Kitapların ortak noktası, ‘Çocuklar için Felsefe (P4C)’ metodundan hareketle çocuklarda farkındalık yaratarak eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek. Yazının girişinde de saydığımız gibi, eğitim sisteminin tepetaklak olduğu bir zamanda, iki kadının kurduğu bir hayal kurtarıcı değil ama yakın bir destekçi olabilir. Zira favorim olan ‘Rüya Bakanlığı’, üç çocuğun cumhurbaşkanını bir ‘hayal bakanlığı’ kurmaya ikna etmesi konusuyla zihnin işleyiş pratiğini değiştiriyor.
Paraşüt Kitap’ın hayalden yola çıkarak kurmaya yaklaştığı dünyaya bir adım atarak dahil olmak da, karşıdan bakıp ilham almak da, “Bu neyin cesareti?” diye sormak da mümkün. Doğançay ve Akkaya bu garip zamanda hem bir hayalin peşinde olmanın, hem de hayal kurdurmanın hikayesini anlatıyor.
Öncelikle yumuşak bir giriş için soralım; Ne zaman kuruldunuz? Yayınevini ne zaman kurdunuz? Kadıköy’deki yerinizi ne zaman açtınız? Bu süreç sizin için nasıl geçti?
Yayınevini kuralı bir yıldan fazla oldu aslında ama kitapları seçmek, çevirmek, yayına hazırlamak, sonra ofisi kurmak derken ancak birkaç ay önce duyurabildik. Bizim için bu saydığımız aşamaların her biri zorlu ama heyecanlıydı. Bilmediğimiz çok şey varmış. Bu işe başlamadan önce bu kadar fazla bilinmezle mücadele etmemiz gerekeceğinin farkında değildik açıkçası. İyi ki de değilmişiz, yoksa cesaret edemezdik belki de.
Bu süreçte birçok sürprizle karşılaştık. Pek çok kişi bize inanıp destek verdi. Bazen tesadüflerin yardımıyla, bazen de planlı ilerleyerek yolumuzu çizdik. Bir dükkânımızın olmasını hiç planlamazken, ofis arama sürecinde vitrini olan bir alan bulduk mesela. Bir anda “E, o zaman neden dükkanımız da olmasın” dedik. İki hafta gibi kısa bir sürede, hayalimizdeki dükkanı yaratmak için işe koyulduk. Kadıköy’de herkesin uğrayabileceği, fikir alışverişinde bulunabileceği bir alan olsun istedik aslında. Çok küçük olsa da, birçok yazar ve çizerle ofiste bir araya gelip hayallerimizden, karşımıza çıkan zorluklardan ve onları aşma yollarından söz ettik. İnsanın yalnız olmadığını hissetmesi çok önemli. Biz de bu süreçte ne kadar zorlansak da, hep etrafımızdakilerden ilham ve güç alarak ilerledik.
Eskiden beri tanıdığımız dostlarımızın yanı sıra yeni tanıştığımız insanlarla da çok güçlü bağlar kurduk. Logomuzun tasarımından web sitemize, kitaplar için hazırladığımız tanıtım videolarından muhasebe kayıtlarımıza dek pek çok iş, etrafımızdaki insanların desteği sayesinde çözüldü. Paraşüt’ün etrafında çok güzel bir aura oluştu. Ve birçok insanın bir araya gelerek oluşturduğu bir ruh bu.
Bu kez ‘İş başka, dostluk başka’ değil
Bahsettiğiniz aurayı sizinle birlikte tanımak istiyorum. Hatta mümkünse ‘birbirinizi’ anlatmanızı istesem neler söylersiniz?
Eda Doğançay: Biz aslında üniversiteden bu yana arkadaşız. İkimiz de Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduk. Ben Siyaset Bilimi, Özge Tarih Bölümü’nden. Sonra yollarımız bir süre ayrıldı. Ben yüksek lisans yapmak için New York Üniversitesi’ne gittim. Döndükten sonra Kolektif Kitap’ta ve daha sonra Diken’de editör olarak çalıştım.
Bu süreçte ‘Çocuklar için Felsefe (P4C)’ metodu üzerine kafa yormaya başladım ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nde ‘Çocuklar için Felsefe’ eğitimi aldım. Sonra ikimiz de işlerimizden ayrıldıktan sonra üniversiteden beri hayalini kurduğumuz bu yayınevini hayata geçirdik.
Özge’yle önce yakın arkadaş, şimdi de iş ortağıyız. Başından beri, bu işi birlikte yapabileceğimizi biliyorduk. Bir gün bile şüphe duyduğumuz olmadı. İkimiz de çok farklı insanlar olsak da, aramızda tuhaf bir uyum var. Özge çok iyi bir editör ve metin yazarı. Karşılaştığı zorlukları ‘zorluk’ olarak görmeden, hatta bazen mücadele bile verdiğini düşünmeden onların altından kalkabilen biri. Ve bir de çok hızlı. Bazen hangi ara bir işi bitirdiğini anlayamıyorum. Ortaklığımız bayağı keyifli diyebilirim.
Özge Akkaya: Eda dostluk ilişkimizi anlatmış oldu aslında ama üniversitede ev arkadaşı olduğumuzu atladı 🙂 Ben Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun olduktan sonra beş yıl boyunca National Geographic dergisinde editörlük yaptım. Bu süre içinde bir yandan İngilizce ve Fransızcadan kitap çevirdim. Dergiden ayrıldıktan sonra da yayınevi hayalimizi gerçekleştirmek için işe koyulduk.
Eda’yla 10 yıldır arkadaşız. İşe başlamadan önce çok uyarı aldık ‘Dostla iş yapılmaz’ diye. Ama ikimiz de hiç üzerinde durmadık bunun. Bunu, dostluğumuza zarar vermeden yürütebileceğimize bu kadar inanmamızın altındaki en büyük neden birbiriyle kesişen değil de tamamlayan karakterlere sahip olmamız. Yani çatışma alanımız yok denecek kadar az. Eda işinde çok titiz bir editör ve çok mükemmeliyetçi biri. Bu özelliklerinden dolayı bir iş Eda’daysa kafam hep rahat oluyor. Bir de çok sabırlı olduğunu söylemem gerek, pes eden bir yapısı yok. Ortaklık genel olarak zor bir şey ama Eda, Eda olduğu için ben hiç zorlanmıyorum.
Biraz hayaller aleminden fırlayıp gelmiş bir yayınevi gibi gözüküyor. Çizimler, tasarımlar, renkler. Bu hayaller aleminiz biraz kıskandırıyor, ama aslında hayalleri gerçeğe dönüştürmek için karşıdan bakana ilham da veriyor. Yoksa bu durum bir hayalin sihri mi sizce?
Bizi bu şekilde görmenize çok sevindik çünkü yaratmak istediğimiz dünya tam da böyle bir şey. Başka bir dünyanın hayalini kuruyoruz ve insanları da o dünyaya davet ediyoruz aslında. Çizimler bu dünyanın en önemli parçası. Hayalimizdeki dünyayı yansıtan çizimleri bulmak için günlerce katalog incelediğimiz oluyor. Bazen bir kitabın hikayesini çok sevsek de sırf çizimlerinden dolayı vazgeçmek zorunda kalıyoruz. Ama bazen de hem çizimlerine hem hikayesine aşık olduğumuz kitaplar çıkıyor karşımıza, ‘Rüya Bakanlığı’ gibi. Bize ilham veren kitapların büyüsünün karşı tarafa geçmesi gerçek bir motivasyon kaynağı. Aldığımız tepkilere bakılırsa bizim gördüğümüz şey başkaları tarafından da görülüyor…
‘Yolculukta çocukların yol arkadaşı olmak istiyoruz’
Nasıl bir yayınevi hayali kurmuştunuz ve nihayetinde nasıl bir yayınevi oldu bu?
Biz aslında tam bunun hayalini kurmuştuk. Belki işlerin biraz daha kolay gitmesini ummuş olabiliriz. Çocuk kitapları Türkiye’de her geçen gün daha da gelişen bir alan. Çok iyi işler yapan, köklü, tecrübeli ve bir o kadar da yaratıcı birçok yayınevi, yazar ve çizer var. Yayınevini kurmadan önce çocuk edebiyatını yakından takip ediyorduk ama özellikle son bir senede, bu konu üzerine hiç durmadan okuduk, konuştuk, tartıştık. Bu alana bizim nasıl bir katkı sağlayabileceğimiz üzerine kafa yorduk çokça.
Düşünerek geçen bu sürede, yayınevini çocuklara ‘değerleri öğretme/aşılama’ olarak kurgulamak istemediğimizden emin olduk. Yayın çizgimizi belirlerken, ‘Çocuklar için Felsefe (P4C)’ metodundan hareketle, çocuklarda farkındalık yaratmayı, eleştirel ve yaratıcı düşünce becerilerini geliştirmeyi hedefleyen ve felsefi tartışmalara zemin hazırlayan kitapları seçmeye özen gösterdik ve bundan sonra da çizgimiz böyle olacak. Çocuklara bir şeyler ‘öğretmek’ değil, onların duygusal ve bilişsel becerilerinin gelişmesine bir nebze olsun katkı sağlamak amacımız.
Biz çocuklarla bir yolculuğa çıkmak istiyoruz aslında. Ve bu yolculukta onların yol arkadaşı olmak en büyük dileğimiz.
‘Cesaretimizin bir nedeni de farkında olmayışımız’
“Paraşüt Kitap’ın hayallerini bir öğrenci evinde atmıştık ve o paraşüte binene kadar bir hayli zaman geçti” diyorsunuz. Öncelikle ne kadar zaman olmuş o hayali kuralı? Ve o hayalin olgunlaşıp paraşütün açılma zamanı bu çalkantılı günlere denk geldi. Ön yargılı soruma gelirsek, bu ne cesaret bu zamanda?
Bu hayali kuralı 10 yıl olmuş. Çok olmuş cidden. “Bu ne cesaret?” sorusunu biz de kendimize sık sık soruyoruz. Biz yayınevini açmaya karar verdiğimizde aslında bizi tam olarak nelerin beklediğinin farkında değilmişiz. Cesaretimizin bir nedeni bu. Bir diğer nedeni içinde bu kadar umut taşıyan bir işi tam da bu dönemde hayata geçirmekti. Paraşüt Kitap’ı açtığımızdan bu yana umut dolu mesajlar alıyoruz. Bunun nedeni bu dönemde bile birlikte hayal kurabilmek. Hepimizin umut etmeye ihtiyacı var ve böyle zor zamanlarda birilerinin hâlâ bir şeyler yapmaya devam etmesi, vazgeçmemesi herkese umut veriyor, sonra o bireysel hayaller kolektif hayallere dönüşüyor.
Şimdi bile, geriye dönüp bakınca iyi ki de cesaret etmişiz diyoruz. Bu çalkantılı günler de geçecek ve o zaman geldiğinde umarız koskocaman bir paraşüt havalanmış olacak. Çocuk edebiyatının sadece çocukları değil, yetişkinleri de iyileştiren bir tarafı var. Bize de çok iyi geldi çocuk kitapları arasında gezinmek…
‘Çocuklardaki yalınlık bir nevi özgürlük alanı’
Doğaya, hayvanlara ve birbirimize duyduğumuz saygıyı ve sevgiyi edebiyatla çoğaltabileceğimizi söylüyorsunuz ve aslında bir yolu hem çocuklarla yürümek istiyorsunuz hem de onlar büyürken yanlarında bir yol arkadaşı olmak istiyorsunuz. Neden çocuklar?
İkimiz de gülmeyi çok seviyoruz, çocuklarla da iyi bir iletişimimiz var. Hem biz onları güldürüyoruz hem de onlar bizi. Birlikte gülmenin yanı sıra bize yeni dünyalar açıyorlar. Onların zihninden dünyaya bakmak, bizi kendi değer yargılarımızı, düşünme pratiklerimizi, neden-sonuç ilişkilerimizi sorgulamaya itiyor. Dünyada bizden daha az zaman geçirmiş olmalarına rağmen bazı şeyleri çok daha net görebiliyorlar. Belki de ‘rağmen’ değil de, ‘nedeniyle’ demeliyiz. Bizde düğüm halindeki meseleler onlar için konu bile değil, yetişkinler işleri karmaşıklaştırırken, çocuklar daha doğrudan bir yol izliyorlar. Bu yalınlık çok ilham verici. Büyürken bu yalınlık mutlaka törpüleniyor ama bizim dileğimiz o törpüyü mümkün olduğunca köreltmek. Bu yalınlık insana kim olduğunu hatırlatıyor ve neyi neden yaptığını, neyi neden sevdiğini çok daha net görebiliyorsun. Bu aslında bir nevi özgürlük tanımı.
‘Toprak Ana Masalları’, ‘Kedilerin Kayıp Adası Kedunya’ ve ‘Rüya Bakanlığı’ şimdiye kadar Paraşüt’ten çıkan kitaplar. Meslek sırrı sormuş olur muyum bilmiyorum ama nasıl bir temponuz olduğunu merak ediyorum. Bu şahane kitapları nasıl bulup getirdiniz buralara?
Yurtdışındaki çocuk kitapları için telif ajanslarıyla çalışıyoruz. Bazen onlar bize kitap öneriyor, bazen yayınevlerinin kataloglarını inceleyip seçiyoruz. Yayın çizgisini beğendiğimiz birçok yayınevi var yurtdışında. Ama özellikle Fransa ve İskandinav ülkelerinin kitaplarını seviyoruz. Hem edebi hem görsel olarak benzer zevklerimiz var.
Tempomuza gelince, mesai saati diye bir şey yok şu anda hayatımızda. Arkadaş olduğumuz için de, ne zaman bir araya gelsek yayınevini konuşur olduk artık. İkimiz de her işi yapıyoruz. Kitap seçiminden yayına hazırlamaya, matbaa sürecinden dağıtıma, tanıtımdan okullarla görüşmelere kadar her şeyin içindeyiz. Bir süreçten diğerine geçiyoruz. Hayatlarımız bu süreçlere göre şekillenir oldu. İki hafta matbaadan çıkmıyoruz, sonra İstanbul’da okul okul gezerken buluyoruz kendimizi. Sürekli bir not alma halindeyiz, ama bazen o kadar dağılıyoruz ki, o notları nereye aldığımızı da not almak ister hale geliyoruz. İlk işimiz bu not alma mevzusunu düzene sokmak olacak.
‘Dünyanın farklı köşelerinden masallar’
Kıyaslamak kötü ama, benim favorim ‘Rüya Bakanlığı’. Sanırım mesleki deformasyonla birlikte düşünüyorum ve kurulacak bir rüya bakanlığı hepimize çok iyi gelirdi diye düşünüyorum. İnsanların favorisi hangisi oldu? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Aslında herkesin farklı bir favorisi var. ‘Toprak Ana Masalları’ çok geniş bir kitleye hitap ediyor çünkü ekolojik bir meselesi var. Dünyanın farklı köşelerinden doğaya, hayvanlara, insanlara dair masallar herkese sesini ulaştırıyor diyebiliriz. ‘Rüya Bakanlığı’ ise romantik bir kitap. Hayalperestlerin favorisi ‘Rüya Bakanlığı’ oluyor, sen de onlardansın. Üç çocuğun cumhurbaşkanını bir hayal bakanlığı kurmaya ikna etmesi birçok kişiye ilham veriyor. ‘Kedilerin Kayıp Adası Kedunya’, çok eğlenceli bir kitap, dili kıvrak ve esprili. Kedilerin nasıl dokuz canlı olduğunu anlatan bir kedi miti. Kedileri ve gülmeyi sevenlerin favorisi de o. Aslında kitaplarımız Paraşüt’ün hayalindeki dünya gibi; doğayı, hayvanları, insanları önemseyen, seven, romantik, hayalperest ve gülmeyi sevenlerden oluşan bir çember.
Yolda olan bir başka proje var mı ve güzel mekanınızda yapmayı planladığınız etkinlikler olacak mı?
İlk kitaplarımız çeviri eserler oldu. Şimdi sırada yerli kitaplar var. Metinler de, illüstrasyonlar da çok güzel oluyor. Onları yayına hazırlama aşamasındayız şu anda. Bu sırada yeni çeviri kitap arayışındayız. Sürekli katalog inceliyoruz.
(Sıradaki ilk kitap Özge’nin yazdığı kitap olacakmış ama sürprizi kaçmasın diye detaya girmediler.)
Dükkanımız çok ufak olduğu için etkinlik yapmaya pek olanak tanımıyor. Ama okullarda ve farklı mekanlarda ‘Çocuklar için Felsefe’ atölyeleri düzenlemeyi planlıyoruz. İlki Irmak Okulları öğrencileriyle mayıs ayında olacak. Diğer atölyelerin yeri ve zamanı netleştikçe sosyal medya hesaplarımızdan duyuracağız.
Paraşüt Kitap’ın kitaplarına kitabevlerinden, internet satış noktalarından ve www.parasutkitap.com adresinden ulaşabilirsiniz.