MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Sağlık Bakanlığı 109’uncu dönem devlet hizmeti yükümlülüğü kapsamında 1724 yeni mezun hekim ve uzman hekimin atamasını yaptı. Büyük çoğunluğu deprem bölgesine atanan bu hekimlerin bazılarının ne hizmet verecekleri hastane ne de barınacak evleri var.
Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 ilde yaklaşık 14 milyon insanı etkiledi. İki milyon kişi bölge dışına göç etti. Yaklaşık iki milyon depremzedeyse geçici barınma yerlerinde yaşıyor. Deprem bölgesinde yıkık ve acil yıkılacak (ağır hasarlı) bina sayısı 230 bin. Göç edenler ve geçici yerleşim alanlarında barınanlar dışında kalan 10 milyonunun barınma durumlarıyla ilgili verilerse yetersiz.
‘Sağlam hastane ve ev bulmak mesele’
Sağlık Bakanlığı, 1724 yeni mezun hekim ve uzman hekimin atamasını yaptı. Büyük çoğunluğu deprem bölgesine atanan bu hekimlerin bazılarının ne hizmet verecekleri hastane ne de barınacak evleri var.
Yurtdışındaki araştırma programının bitmesiyle dönen bir üroloji uzmanı, açılan kadroların neredeyse tamamının deprem bölgesindeki hastanelerde olduğunu söyledi: “Sağlık hizmetini her yerde çok büyük bir şevkle verebileceğimizden şüpheniz olmasın ama kendi alanımdaki açılan ilgili yerleri aradım. Mesela Hatay Samandağ Devlet Hastanesi hizmet vermiyor, Maraş Göksun’da sadece acil servis hizmet veriyor ve doktorlar da şehirlerde sağlam ev kalmadığı için konteynırlarda yaşıyor. Şehirlerde barınma, su vb. temel ihtiyaçlar sağlanmamış, halk şehirleri zaten terk etmişken bu kadar farklı dallardaki branşlara ne ihtiyacı olduğunu ben şahsen anlamadım. Tamamen plansız ve gelişigüzel alınmış bir karardan başka bir şey değil ne yazık ki.”
‘Güvenlik de sağlanmalı’
Kahramanmaraş’a ataması yapılacak pratisyen hekimlerden biri, “Benim gibi yüzlerce hekim deprem bölgesine atanacak. Orada çalışan hekimlerden edindiğimiz bilgilere göre, bölge henüz yerleşmeye uygun değil. İlk önceliğimiz hastane çevresine barınacağımız, kişisel hijyenimizi sağlayacağımız konteynırların tedarik edilmesi ve bölgede güvenliğin sağlanması. Buna ek olarak OHAL bölgesinde çalışan hekimlerin zorunlu hizmet süresinin kısaltılması gerektiğini düşünüyorum” diye anlattı.
Bir başkası, kendi çabalarıyla ulaşmaya çalıştıkları yetkili makamların sorunlarını görmezden geldiğini ya da “Barınma sizin probleminiz” yanıtı verdiklerini söyledi.
Bölgede görevlendirilen hekimler, çalışacakları sağlık kurumlarının depreme dayanıklılığı, asbest vb. riskler yönünden durum tespitlerinin yapılması, gerekli tedbirlerin alınması, alınan önlemler hakkında bilgi verilmesini de talep ediyor.
‘10 kişilik çadırlarda, 20 kişi barınıyor’
Örneğin Hatay Eğitim Araştırma Sahra Hastanesi ve Mustafa Kemal Üniversitesi Sahra Hastanesi’nde barınmayla ilgili ciddi sorun var. 10 kişilik çadırlarda 20 kişi kalıyor ve tuvalet-hijyen sorunları çözülmedi.
Hekimler hastanelerin yakınlarında konteyner kentlerin ivedilikle kurulmasını bekliyor. 1 Mart’ta görev süreleri başlayan hekimler, çalışacakları hastanelerin güvenli olmasını talep ediyor. Diğer talepleri arasında, bölgedeki mevcut altyapı ve halk sağlığı sorunları (asbest) nedeniyle devlet hizmet yükümlülüğü sürelerinin kısalması yer alıyor.
Türk Tabipleri Birliği İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, deprem bölgesinde gerek geçici görevlendirilen gerekse de yeni mezun olup ataması yapılan hekimlerin barınma, dinlenme, beslenme, hijyen gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını söyledi. Ökten, görevden çıkarılma tehdidi ve dilekçelerin işleme konulmaması gibi fiili uygulamalar ile karşılaşıldığını da anlattı.
‘Asıl ihtiyaç koruyucu sağlık hizmetleri’
Şu anda deprem bölgesindeki asıl ihtiyacın birinci basamak (koruyucu) sağlık hizmetlerini güçlendirmek olduğunu vurgulayan Ökten, “Tabii ki ikinci, üçüncü basamak sağlık hizmetlerine de ihtiyaç var. Ama şu anda önemli olan bulaşıcı hastalıklardan korumak, aşılamanın tam olarak yapılmasını sağlamak, çocuk ve hamile kadınların takibini yapmak, temiz içme ve kullanma suyuyla hijyeni sağlamak. Halk sağlığına yönelik alt yapıyı kuvvetlendirmek. Bölge uzman hekimden çok aile hekimine ihtiyaç var” dedi.
Aile sağlığı merkezleri, hastaneler arasında hasarsız, hizmet verebilenlerin sayısı çok az. Yıkımın büyük olduğu Antakya’da örneğin çoğu yıkılmış. Dörtyol’da ikinci basamak sağlık hizmeti verebilen tek hastane ayakta. Ökten, “Önce aile sağlığı merkezlerini, hastaneleri kuvvetlendirmemiz lazım. Sağlık birimlerini kuvvetlendirmeden, inşa etmeden uzman atamanın anlamı yok. Hatay’da şu anda hastane yok, uzman atasanız ne yapacak? Garip bir mantık var. Oraya doktor gönderelim, sorunlar hal olsun diye düşünüyorlar” dedi.
TTB ILO, İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na bildirdi
Depremin üzerinden tam bir ay geçtiğini hatırlatan Ökten, şöyle devam etti: “Görevlendirme yapılıyor ama barınma sağlanmıyor, yeme-içme sağlanmıyor. Başlardaki yiyecek, içecek yardımları bitti. Bir süre sonra daha da kötü hale gelecek. Sağlık Bakanlığı önce koşulları sağlamalı sonra hizmet beklemeli. Artık kaotik günlerin bitmesi, işlerin plan, düzen içinde yürütülmesi gerekiyor.”
Öte yandan TTB devlet hizmeti yükümlülüğü kapsamında ataması yapılan ve depremzede hekimlerin uğradığı ayrımcılık hakkında inceleme ve araştırma yapılması hakkında 6 Mart’ta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na birer yazı yazdı.