CANAN COŞKUN
canancoskun2@gmail.com
@canancoskun
Gazeteci Can Dündar, mühimmat yüklü MİT TIR’larıyla ilgili Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan haberi nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaçak ilan edildi. Kararla birlikte Dündar’a ait menkul ve gayrimenkullere el konmasına karar verildi.

Davanın görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığına Akın Gürlek getirildikten sonra MİT TIR’ları davasında birçok kez avukatlara haber verilmeden duruşma yapıldı.
Heyet ilk duruşmayı 9 Temmuz’da yaptı. Bu yedinci celseydi.
Duruşmada Dündar’ın iade talebinin sonucunun beklenmesine ve esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar verilmiş, bir sonraki celsenin 18 Şubat 2021’de yapılmasına hükmedilmişti.
Savcılık talep etti, duruşma yapıldı
Hakim Gürlek, 18 Şubat 2021’i beklemeden 8 Eylül’de sekizinci duruşmayı yaptı.
Duruşmanın erkene alınma gerekçesi İstanbul başsavcılığının Dündar’ın kaçaklığına hükmedilmesi ve el koyma kararı verilmesi talebiydi.
Duruşmanın kararlaştırılan günde yapılmayacağı Dündar’ın avukatlarına haber verilmedi. Duruşma yalnızca mahkeme heyetiyle yapıldı. Bir sonraki duruşmanın 17 Eylül’de yapılmasına karar verildi.
‘Silahlı saldırı ve hayati tehlike’
Tebligat gönderildiği için 17 Eylül’de yapılan dokuzuncu duruşmada Dündar’ın avukatı da vardı.
Avukat, savcılığın talebiyle ilgili şunları söyledi:
“Müvekkilim hakkında kaçak hükümleri uygulanamaz, zira soruşturmanın başından itibaren müvekkil düzenli olarak mahkemeye katılmıştır. Hatta karar duruşmasına dahi girmiştir. Ancak karar duruşmasında silahlı saldırı olması ve hayati tehlike yaşaması sebebiyle yurt dışına gitmek zorunda kalmıştır. Müvekkilimin kaçaklığına hükmedilmesi yargılamaya bir katkı sağlamayacaktır.”
Mahkeme Dündar’ın yargılamanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt dışında bulunduğunu öne sürerek kaçak ilan edilmesi, menkul ve gayrimenkullerine el konulması kararının önünü açtı.
Mahkeme ara kararında Dündar hakkında gazete ilanı çıkarılmasına ve ikametgah adresine asılmasına hükmetti.
İlandan sonra 15 günlük sürede Dündar’ın davaya katılmaması durumunda kaçak ilan edileceği belirtildi.
Bir sonraki duruşmanın 14 Ekim’de yapılmasına karar verildi.
Ancak hakim Akın Gürlek, bu tarihi de beklemedi ve bugün re’sen bir duruşma yaptı.
Bu duruşmadan da avukatlar haberdar edilmedi ve Dündar ‘kaçak’ ilan edildi.
Ne olmuştu?
Dündar’ın yargılanmasına neden olan ‘İşte Erdoğan’ın Yok Dediği Silahlar’ başlıklı haber Cumhuriyet gazetesinde 29 Mayıs 2015’te yayımlandı. Gazetenin internet sitesinde de TIR’daki aramaya ilişkin video görüntüleri yayınlandı. O günlerde İstanbul başsavcı vekili olan İrfan Fidan, haberin yayınlandığı gün Dündar hakkında soruşturma başlattı ve habere de erişim yasağı getirdi. İki gün sonra da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katıldığı bir canlı yayında Dündar için “Bedelini ödeyecek, öyle bırakmam onu” dedi.
Dündar hakkında soruşturma başlatılmıştı ancak bir türlü ifadesinin alınması için adliyeye veya Emniyet’e çağrılmadı. Bu arada o günlerde gazetenin Ankara temsilcisi olan Erdem Gül de söz konusu TIR’larla ilgili bir haberi nedeniyle soruşturmaya dahil edildi. O habere de erişim engeli getirildi.
Seçim ayarlı soruşturma
Haberlerden sonra 7 Haziran 2015’te genel seçimler yapıldı. Bu seçimde AKP ilk defa sandıktan iktidar partisi olarak çıkamadı. Ancak koalisyon hükümeti kurulamadı ve seçimin 1 Kasım’da yenilenmesine karar verildi. Bu beş aylık süreç, Türkiye tarihinin en kanlı terör eylemlerine sahne oldu. 1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP yine meclis çoğunluğunu yakaladı.
Seçimin üzerinden bir ay geçmeden aylardır beklenen ancak bir türlü gelmeyen ifadeye çağrı kağıdı Cumhuriyet gazetesine ulaştı. Can Dündar ve Erdem Gül, 26 Kasım 2015’te çağrı üzerine gittikleri adliyeden tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne götürüldü. Üç aylık tutukluluk Anayasa Mahkemesi’nin 25 Şubat 2016’da verdiği hak ihlali kararıyla bitti.
‘Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum’
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile ilgili 28 Şubat’ta sessizliğini bozdu ve “Ben Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi. Erdoğan, açıklamasında “Aslında onlarla ilgili kararı veren mahkeme kararında direnebilirdi” demişti.
Mahkeme heyetine müdahale
Davanın 25 Mart 2016’da görülecek ilk duruşmasına günler kala mahkeme heyetine müdahaleler başladı. İlk hamle o zamanki adıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan (HSYK) geldi. HSYK, mahkemede ikinci bir heyet görevlendirmişti. İlk heyet, yalnızca MİT TIR’ları, Hrant Dink cinayeti ve Tahşiye soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla açılan davalara bakacaktı.
Bu hamleden sonra o dönem İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan Hadi Salihoğlu, duruşmaya iki gün kala duruşma savcısını değiştirdi. Salihoğlu, Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda görevli Evliya Çalışkan’ı mahkemeye atadı. Çalışkan da, açıkladığı esas hakkındaki mütalaasıyla Dündar’a 25, Gül’e 10 yıl hapis cezası verilmesini talep etti.
Adliye önünde silahlı saldırı
Davada hüküm 6 Mayıs 2016’da açıklandı. Devletin gizli kalması gereken belgelerini açıkladığı gerekçesiyle Dündar’a 5 yıl 10 ay, Gül’e 5 yıl hapis cezası verildi. Hükmün açıklanmasından önce verilen arada Dündar, adliye önündeki meydanda silahlı saldırıya uğradı. Dündar’a bir şey olmadı ancak NTV muhabiri Yağız Şenkal ayağından yaralandı. Saldırganı Dündar’ın eşi Dilek Dündar ve CHP Milletvekili Muharrem Erkek etkisiz hale getirdi.
Yargıtay hükmü bozdu
Mahkemenin verdiği karar sonra Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, karara ilişkin incelemesinde, Dündar hakkında 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası öngören ‘gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme’ suçundan hüküm kurulması gerektiğine karar verdi.
Daire, Gül’e ilişkin değerlendirmesinde ise yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatına karar verilmesi gerektiğini belirtti. Gül hakkındaki dava, Basın Kanunu’nda hükmedilen dört aylık hak düşürücü süre göz önünde bulundurularak düşürüldü. Dündar hakkındaki yargılama ise sürdü.