Alıştık artık, yalama oldu dişliler, yalan bile yalan olmaktan çıktı, sıradan bir iş oldu, etkisini yitirdi. Yok eğer bir panik atak nöbetinde rastgele tuşlara basılıyorsa, kaotik bir ortamın işe yarayacağı düşünülüyorsa, “üzüm yemenin yolu bağcıyı dövmekten geçer” diyorsanız, “eskiden bizi oradan oraya koşturuyorlardı, şimdi rahat rahat doktor dövebiliyoruz bu nedenle durumdan çok memnunuz” diyen eli sopalı teyze gibilerinin zamanıdır deniliyorsa, ben de diyeyim ki, bu iş sakattır, yanlış hesaptır; azınlığı çoğunlukla ya da tersi karşı karşıya getirmek hem mümkün değildir, hem de tehlikelidir. Dahası ahlaki değildir, “pire için yorgan yakmaya” tam teşebbüstür, illaki ters teper.
Bu azınlık çoğunluk kavramları da tekin kavramlar değildir; çoğunluğun kapsamı da, azınlığın haritası da gün gelir kendi içinden parçalanır ki, zamanımızda bu parçalanma çoktan gerçekleşmiştir. İşçiler, köylüler, gittikçe yoksullaşan, kepenk mi kapatsam kredi borcuyla son bir defa şansımı mı denesem diyen esnaf, takım elbiseli beyaz yakalılar, her türden memurin takımı, günü geçmiş, tedavülden kalkmış, “bizim çoğunluk sizin azınlık” masalına sığmaz olmuşlardır. O nedenle eski hesaplara güvenip, “kaostan bizim eski düzen çıkar” hayaline siz siz olun kapılmayın.