Açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı ilk günden bu yana takip Dr. Onur Karahancı, “Alarm durumunda olduğumuz bir dönemdeler. 100 günün üzerinde her an her şey olabilir” dedi.
Açlık grevlerinin 226’ncı, tutukluluklarının ise 151’nci gününde görülen üçüncü duruşmada Özakça elektronik kelepçe şartıyla tahliye edilmiş, Nuriye Gülmen’in ise tutukluluğunun devamına hükmedilmişti.
İkili grevlerinin 238’inci gününde.
Üç duruşmaya da getirilmeyen Gülmen, Numune Hastanesi’nin mahkum koğuşunda tutuluyor. Kız kardeşi Beyza Gülmen, yanında refakatçi olarak kalırken baba Şaban Gülmen, hastanenin dışında bekliyor.
Gülmen 38 kiloya düştü.
‘Görüş hakkımızı avukata verdik’
Deutsche Welle’den Aslı Işık’ın haberine göre, Gülmen’i önceki gün 20 dakika görebilen baba Gülmen, “Düşünme kabiliyeti duruyor ama fiziken çökmüş. Birbirimizi görünce, Nuriye de, ben de bir müddet konuşamadık. Görüşmemiz kapıda oluyor. Nuriye’yi sedyeyle getirdiler. Aramızda demir kapı olduğu için ne sarılabildim ne dokunabildim” dedi.
Kızını bir aydır ilk kez görebildiğini söyleyen baba Gülmen, beş dakikalık görüşme süreleri nedeniyle görüş haklarını avukatlara verdiklerini, Nuriye’nin ya avukatlarla ya da aileyle görüştürüldüğünü söyledi.
’18 gün tek başına bıraktılar’
Kızının mahkemeye getirilmemesinin tedirginliklerini artırdığını ve iki duruşma arasının çok uzun olduğunu belirten Gülmen şöyle devam etti: “Çocuğun mahkemeye getirilmemesi, sıkıntılarının artmasına neden olacak, bu da tehlike arz ediyor. Çocuğa bir şey olursa bizde de büyük sıkıntı olacak. İnsan çileden çıkıyor. İster baba ister anne ol, insan kendini kaybediyor. Bunun bize getirdiği problemler var.”
Nuriye’nin, Sincan Cezaevi ve Numune’nin mahkum koğuşlarında 31 gün, refakatsiz bırakıldığını belirten baba Gülmen, “Burada eziyet ediyorlar. O çocuk dermansiz, halsiz. Sağından soluna dönemeyecek insanı burada 18 gün tek başına bıraktılar. Refakatçiye izin vermediler. Avrupa’dan baskı olmasaydı, bu süreyi uzatacaklardı” dedi.
Gülmen’in bodrum katındaki mahkum koğuşunda refakatçisi olarak kalan kız kardeşi Beyza, ablasının uyanır uyanmaz B1 vitamini içtiğini söyledi.
‘Tek isteği rapor’
Ablasının en çok, gün ışığı olmadığı için 24 saat açık tutulan florasan lambadan rahatsız olduğunu belirten Beyza Gülmen, ışığın gücünü azaltmak için lambayı plastik poşetle kapattığını ve her gece yatakları ışıktan en uzak köşeye çektiklerini anlattı.
Ablasını her gün bir doktor grubunun ziyaret ettiğini ve tedaviye yönelik sorular sorduklarını belirten Gülmen, ablasının onlardan tek isteğinin, “Bu kişi hasta değil, bu kişinin burada tutulmasına gerek yok” şeklinde bir rapor olduğunu kaydetti.
Açlık grevinin ilk gününden beri Gülmen ve Özakça’yı takip eden üç doktordan biri olan Dr. Onur Karahancı, Özakça’nın durumuyla ilgili olarak şu bilgiyi verdi: “Semih’in enfeksiyona açık bir durumu var. Semih için ani değişiklikler olmadı. Ancak açlık grevlerinde yüz günün üzeri sinir sisteminin harap olacağı dönemdir. Çok tetikte ve dikkatli oluruz. Her an her şeyin olabileceği, bir gün ile diğer günün arasında çok farklılıkların olacağı bir dönem. Geçmiş örnekler gösteriyor ki 100 gün üzerinde ani ölümler de dahil her şey yaşanmış. Birçok deneyimimiz var. Alarm durumunda olduğumuz bir dönemdeler. Biz sadece saygı gösterebiliyoruz.”
‘100 günün üzerinde her an her şey olabilir’
Nuriye’nin durumunu yetkililer tarafından zorlaştırdığını söyleyen Karahancı, “Sağlık sadece medikal bir şey değildir, aynı zamanda sosyal ve psikolojik iyilik halidir. Nuriye için net olarak tecrit hali oluşturdular. Kaş yapayım derken göz çıkardılar. ‘Sağlık açısından daha iyi yaptık’ diyemiyorlar ve sorumluluğu kimse almıyor” dedi.
238 günlük açlık grevi için, “Böyle örnekler çok nadir. (293 günle) Behiç Aşçı örneği var” diyen Karahancı, şöyle devam etti: “Bu durum, hem onları takip eden sağlık heyeti olarak bizim için çok ciddi psikolojik yük hem de onların bakımını üstlenenler ve buna tanık olan toplum için bir travma. Kanıta dayalı tıpla takip ettiğimizde, 100 günün üzerinde her an her şey olabilir. Sadece B1, su ve şekerle bizden mucize yaratmamız bekleniyor. Bilişsel düzey sağlam olabilir ama fizyolojinin bu kadar süre aynı şekilde ona eşlik etmesi mümkün değildir.”