• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Göçmendir, hükmü yoktur yeryüzünde…

05/11/2014 21:18


 

hurrem sonmezHÜRREM SÖNMEZ

Geçen eylül ayında Ugandalı Jesica Nankabirwa, İstanbul’da tecavüze uğradıktan sonra 4’üncü kattan aşağı atılarak öldürüldü.

Jesica 39 yaşındaydı, bir tekstil atölyesinde çalışıyordu. Kimbilir ülkesinde nasıl bir hayat isabet etmişti ki payına, kalkıp oralardan ekmek parası derdine İstanbul denen kuyuya düşmüştü.


Arkadaşları bir haftalık aramanın sonunda bir hastane morgunda buldular Jesica’nın ölü bedenini, cenazesini ülkesine gönderebilmek için aralarında para topladılar; kendisi gibi göçmen arkadaşları, yol bilmeyen, iz bilmeyen, kimseyi tanımayan kendisi gibi ‘siyah tenli’ arkadaşları, kapı kapı dolaşıp Jesica’yı aradılar belki.

Jesica Nankabirwa

Hikayesini hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz

Biz onun hikayesini bilmiyoruz, hiçbir zaman da öğrenemeyeceğiz… Muhtemelen öldüğü gece başına neler geldiğini de. Bir fotoğrafını gördük sadece, üstünde siyah hırkası, doğduğu toprakların alameti farikası siyah teni, siyah saçları, boşluğa bakar gibi bakan gözleriyle o fotoğraftan bakıyor bize…

Belki kendisi gibi göçmen arkadaşlarıyla otururken akıllı telefonla çekilmiş, belki bir resmi işlem için lazım olmuş da çekilmiş o tek fotoğrafı var onunla ilgili tüm haberlerde. Yüzünde dokunaklı bir ifade. Ben hiç coşkuyla gülümseyen bir göçmen tanımadım.

Kim arar kim sorar?

Bir umudun peşinde bilmedikleri ülkelere doğru yola koyulan milyonlarca göçmenden biriydi Jesica. Ölüm onu Ege’de kaçak teknesinde değil de, hani belki de, “Tamam işte kurtuldum artık, iş de buldum, yaşar giderim belki burada böyle” dediği İstanbul’un bir apartmanında buldu. Önce tecavüze uğradı sonra da öldürüldü.

Öldürülmeyip bir yol kenarına atılsaydı da kimi sivil toplum örgütleri dışında kimse hesabını sormazdı yine. Onun başına gelenlerin, “Sığar mı be bu insanlığa, müşkül duruma düşmüş, bizim toprağımıza sığınmış bir garibe bu yapılır mı” diye isyan edip failleri bulup hesap soracak bir adalet insanı çıkmazdı pek. Aksine fahiselik yapıp yapmadığı, uyuşturucu mu sattığı vs. olurdu ilk sorulan.

Her biri kendi başına imtihan

Ellerin yurdunda bir köksüz yaprak gibi tutunmaya çalışmak, dilini bilmediğiniz, yolunu bulamadığınız bir memlekette, kendine hacmin kadar bir yer açmaya çabalamak yeterince zorken, o belki de en merhametsiz topraklara tesadüf etmişti.

Her biri kendi başına ayrı imtihan olan kadınlık, yoksulluk,  göçmenlik sıfatları bir araya geldiğinde cehennem olabilecek bir ülkedir bizimki, Yerleşik ırkçılığa hiç girmiyorum bile.

Varlıkları gibi yoklukları da hükümsüz

tekne2

Fotoğraflar: DHA

 

Pazartesi sabahı ajanslara İstanbul Boğazı’nın derinliklerine gömülen göçmenlerin fotoğrafları düştü. Çoğu çocuk 40 kişi, Romanya’ya götürülmek vaadiyle bir tekneye doldurulmuştu. Tekne battı, çoğu çocuk onlarca insan Boğaz’ın sularına karıştı.

Battaniyeye sarılı cesetlerinin fotoğrafları vardı haber sitelerinde, görgü şahidi balıkçıların söylediği ‘koyu tenli’ olduklarıydı. Bilgimiz ten rengine göre memleket tahmininden ibaret… Nereli olduklarını tam olarak bilmeyeceğiz. Rivayete gore Afganistan, isimleri ise zaten yok; batan teknede ölen ‘kaçak göçmenler’ onlar.

Kendi vatanlarında bir yerleri, bir hayatları olamadığı için, başka bir yerde hayata tutunabilmek uğruna yollara düşen, bir ihtimal tutunabilseler dahi daima hor görülecekleri o ‘başkalarının vatanı’nda, varlıkları gibi yokluklarının da bir hükmü olmayan toz zerreleri. Battaniyenin altından kolu görünüyor bir tanesinin, diğerinin spor ayakkabıları…

Şansınız yaver giderse

Coğrafya kaderdir evet; bizim ülkemizde hayattan payımıza ne düşeceğini memleketin neresinde, nasıl bir ailede doğduğumuz belirler. Halkının tek geçim kaynağı madene inmek olan bir şehirde, ömrünüz o madende kaza olmadığı süre kadardır örneğin. Ama o madende mutlaka bir kaza olur bilirsiniz, her gün o bilgiyle inersiniz madene. Sadece şansınızın yaver gitmesini umut edersiniz.

karaman maden7Ya da bir tarım işçisiyseniz, daha çocuk yaşta onlarca kişi bir minibüse doldurulup bir kazada can vermenizin önündeki tek engel sadece tesadüftür. Çünkü bir zayıf halka olarak gelmişsinizdir dünyaya ve sistem sizi korumak değil aksine kurban ederek varlığının devamını sağlamak üzerine kurulmuştur. Devlet de o sistemin bekçiliğini edip pay almak için vardır.

Kadersizlerin en kadersizleri

Avrupa’nın en batısından, yüzyıllar boyu dünyanın bir ucundaki topraklara hükmetmiş ama sonrasında yoksulluk yüzünden kimi yine dünyanın başka diyarlarında ekmek parası peşine düşmüş bir halkın şehrinden yazıyorum ben bu yazıyı. Dillerini bildiğim söylenemez, sokaklarını biliyorum belki biraz ve düşünüyorum keyfe keder gittiğin yerde bile içine çöken ‘hiç kimse olmadığın’ ve ‘kimsesiz olduğun’ duygusunun, mecbur kalıp da sığındığın topraklarda ne kadar büyük bir iç ağrısına dönüşeceğini…

Doğduğu toprağın ona biçtiği kader yüzünden  bambaşka topraklara savrulan göçmenler yoksulluğun ve çaresizliğin de en alt katmanıdır, kör kuyunun en dibindekiler, kadersizler arasında en kadersiz olanlar.

Üç göçmenden biri ölüyor

Her yıl, Avrupa’ya geçmeye çalışan 150 bin kişiden 50 bini gideceği yere ulaşabiliyor. Ege’nin sularında ya da Trakya’nın dağlarında yüzlercesi hayatını kaybediyor her yıl. İnsan kaçakçıları ise ölüme gönderdikleri çaresiz garibanların umudu ve kanı üzerinden korkunç bir servet kazanıyor.

Af Örgütü yetkilileri ölümlerin önlenmesi için devletlerin ve uluslararası camianın insancıl sınır ve göç politikaları üretmeleri ve uygulamaları gerektiğini ifade ediyor. Kazalara yönelik de kurtarma önlemleri alınması gerektiğini…

Öyle bir devlet ki…

tekne bogazSınırları içinde bizzat sorumlu olduğu ölümler için kader diyen, kazadır olur diyen, kendi vatandaşını göz göre göre ölüme gönderen bir devlet bizimki. Kendi topraklarında yaşayana insancıl olamamış  da o toprağa bir kenarından tutunmaya çalışan gariban göçmene mi olacak…

Göçmendir, ölümünün bir hükmü yoktur, en fazla bir gazete haberidir: ‘Kaçak göçmen teknesi battı.’

O tekne batmadığında da ya hastalıktan ölür, ya tecavüze uğrar, ya gözaltında dayak yer. Sahibi yoktur nasılsa… Kimse hesabını sormaz.

İnsan düşünüyor elinde olmadan, sahi ülkelerin sınırları, vicdanımızın ve insanlığımızın da sınırları olsun diye midir?

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Hürrem Sönmez

SON HABERLER

Kılıçdaroğlu aday olursa…

LEVENT GÜLTEKİN [email protected] @acikcenk  Vaktinde … Devamı...

Şampiyonluğu kutlarken ‘Efes’ diyemeyen THY genel müdürü alay konusu oldu

Basketbol THY Euroleague finali şampiyonu Anadolu Efes'i kutlarken, 'Efes' … Devamı...

KLİMİK’ten A’dan Z’ye maymun çiçeği

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), … Devamı...

Son 24 saat: 1264 vaka, üç ölüm

Türkiye'de son 24 saatte 1264 Covid-19 vakası kaydedildi, üç kişi … Devamı...

Anadolu Efes yine Avrupa şampiyonu!

Basketbol THY Euroleague finalinde Real Madrid'i 58-57 yenen Anadolu Efes, … Devamı...

Erdoğan’dan AKP’li gençlere: Siz dünyayı değiştireceksiniz

AKP'li gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Siz dünyayı … Devamı...

Toprak altında kalan köpek yavrularını itfaiye kurtardı

Burdur'un Bucak ilçesinde toprak altında kalan köpek yavruları, itfaiye … Devamı...

Cem Bölükbaşı, İspanya’daki F2 sprint yarışında 18’inci oldu

Milli sporcu Cem Bölükbaşı, Formula 2 Dünya Şampiyonası'nın dördüncü ayağı … Devamı...

DEVA’nın ilk mitinginde konuşan Babacan: Beştepe yapımı yerli ve milli bir kriz var

Gaziantep'te partisinin ilk mitinginde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı … Devamı...

İstanbul mitinginde konuşan Kılıçdaroğlu: İktidarda değişmeyeceğiz, neysem oyum!

TUĞBA ÖZER @tugbaaozerr Partisinin ‘Milletin … Devamı...

Necip Fazıl’ı anlamak, ‘Yeni Türkiye’yi anlamaktır!
Ölmemeyi dahi akıl edemeyen işçilerin ağır ihmali…

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1663 gündür hapiste

YAZARLAR

Kılıçdaroğlu aday olursa…

Levent Gültekin

İsveç Köftesi, Kürt Böreği

Bahadır Kaynak

Yekta Kopan’ın özrü, Gezi’nin sızlayan kemikleri…

Dağhan Irak

Akrep’te Ay Tutulması

Neslihan Kazdal

Buluşalım artık!

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Tekrardan kaçın ama sakınma!

Mustafa Dağıstanlı

Onca insan ‘sivil ölüme’ mahkûmken toplumda huzur olacaktı, öyle mi!

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Deniz Yıldırım: Sorunların kaynağı koalisyon, çözümü de tekelleşme değil

L. Doğan Tılıç: Muhalefetin ‘keşke’ için zamanı da tahammülü de kalmadı

Nasuhi Güngör: Çok farklı mecralardan bu süreci takip ediyorum

İsmail Gökhan Bayram: Sosyal medya şirketlerine güvenemeyeceğimiz zaten açık

Mustafa Karaalioğlu: ‘Kim olsa bundan daha iyisini yapar’ rahatlığı

Oğuz Demir: İktidar tahminimizin çok ötesinde bir sürprizle karşı karşıya kalacak

Ahmet Takan: Babacan doğruyu söylemiyor

Burhanettin Duran: Kim kimi ikna etmeli?

Deniz Zeyrek: Büyük ihtimalle ihaleyi alan yandaş şirketin talebiydi

Murat Muratoğlu: Hedef muhtemelen 2053 ya da 2071’e ertelendi

Zeynep Gürcanlı: 2023 seçimleri sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor

ABD’de çıplak foto şantajı 17 yaşındaki gencin intiharına sebep oldu

Yuvadan düşen yavru kartallar koruma altında

İlkokul öğrencisi görme engellilerin hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan şapka tasarladı

‘Gözü dışarda erkek’ ‘meme’ini gören Elon Musk’ın tepesi attı

FOX TV sunucusu Selçuk Tepeli’den canlı yayında çiftçi tepkisi

Judoda Sümeyye Kaya Gymnasiade’de altın madalya kazandı

Pi sayısının virgülden sonraki 3 bin 600 basamağını ‘noter huzurunda’ ezbere okudu

Dürüm dağılmasın diye: Yenilebilir bant

Rapor yazmak için incelediği dokuların mikroskobik görüntülerini ‘Pathart’la sanat eserine dönüştürüyor

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi