
H. AYHAN TİNİN
Sanat da var
insanatinart@gmail.com
Geçen ay Genco Erkal’ın 81. doğum günüydü.
Dostlar Tiyatrosu efsanesinin ise bu yıl 50. Sanat Yılı.
Genco Erkal deyince ne geliyor aklınıza?
Ben, Kenter Tiyatrosu’nun merdivenlerinde üniversiteli bir genç olarak otururken; ‘Galileo’ oyununda, karanlık engiziyon hakimlerinin işkencesine maruz kalan Galile rolüyle, iki büklüm çökmüş, ‘Yine de dönüyor,’ dediği sahneyi, avuçlarım patlarcasına alkışladığım anı hatırlıyorum.
‘Hakkari’de Bir Mevsim’, ‘At’, ‘Faize Hücum’ filmleri; ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’, ‘Aslan Asker Svayk’, ‘Sivas 93’ gibi sayısız oyun…
Genco Erkal deyince ne geliyor aklınıza?
Yalnızca tiyatro değil, aynı zamanda usta bir sinema oyuncusu olması mı?
Elli yıl boyunca aykırı ve muhalif sanat yapmakta direnmesi mi?
Aldığı 2 Altın Portakal mı?
Tiyatroda kendisine verilen sayısız En İyi Oyuncu ve En İyi Yönetmen ödülleri mi?
Oyunlaştırdığı yapıtlar mı? Paris’teki Avignon Festivali’nde Fransızca tiyatro yapması mı?
Hangisi Genco Erkal’ı daha iyi tanımlar?
Bana göre hem her biri, hem de hiçbiri!
O, sanatçı için koşulların her zaman zor olduğu, demokrasinin farklı biçimlerde kesintiye uğradığı bir ülkede, ticari anlamda sürdürülebilir bir biçimde sanatını icra edebilen, bunu da muhalif olmaktan yana duruşundan ödün vermeden yapabilen bir sanatçıdır.

Hadi daha açık söyleyelim. Bütün tartışmaların odağındaki “gişe başarısı” kavramından da vazgeçmediği için sürdürülebilir bir sanat yaşamı ortaya koymuştur.
Zurnanın zırt dediği, dengenin bir türlü kurulamadığı yerlerden biri de budur sanat için.
Sanat sanat için mi yapılmalı?
Sanat topluma açıldığı, gişe başarısını da hedeflediği zaman ille de seviyenin yerlere düşürüldüğü içeriklerle mi sunulmalı?
Toplumsal ve muhalif olmak demek, estetik yoksunu kaba mesajları seyircinin gözüne sokmak demek mi?
Ya da yalnızca küçük bir kitlenin algılayabileceği üst düzey bir prodüksiyon yapıp ertesi yıl perdeleri kapatmak mı?
Bu sorular sayısız tartışma doğurabilir. Her birinin doğru yanıtı da ülkeye ve çevresel koşullara göre değişebilir.
Ancak ülkemize baktığımızda üniversite eğitimi dahil bilgili, çağdaş, bilimsel düşünebilen, estetik kaygıları olan insan yetiştirmekte güçlük çeken bir toplumda sanıyorum ki öncelikli amaç her türlü sanat üretiminin mümkün olduğu kadar geniş bir kitleye ulaşması, deyim yerindeyse “gişe başarısı” sağlamasıdır.
İçeriğinden ödün vermeden, fakat o içeriği çok doğru bir terkip ile, laboratuvarda ilaç üreten bir kimyager hassasiyeti ve sorumluluğuyla gerçekleştirebilmek…
İçerik sanatçının ahlaki sorumluluğudur.
Gişe ise yaşama zorunluluğudur.
Her ikisinden de vazgeçmemeli. Ve bu noktada denge dediğimiz şey her zaman bir ölçeğin tam orta noktası değildir.
Birçok sezondur kapalı gişe oyunlarıyla bizleri sevindiren Dostlar Tiyatrosu, bu yıl da ‘Merhaba’yı ve diğer repertuar oyunlarını yine aynı başarıyla sürdürüyor.
Bu durum sanat üretenin yaşaması ve gelecek yıl prodüksiyonlarının garantiye alınması demektir ki bu da iyi bir şeydir.
Çünkü gelecek sezon tekrar tiyatrolara gitmeye, hayata tutulan farklı aynalara bakarak kendi hayatımız ile ilgili kararlar vermeye ihtiyacımız var.
Peki bu gişe başarısının bir ölçüsü var mıdır? Ne kadar olmalıdır?
Bunun yanıtı aslında “ne kadar çok o kadar iyi” olmalı. Ama böyle bir yanıt verildiğinde sık sık ölçülerin kaçtığını, dengenin bozulduğunu görüyoruz.
O halde belki yanıtı şöyle düşünmek gerek: “İhtiyacı olduğu kadar.” Ancak burada bahsettiğimiz liberalizmin üretilmiş ihtiyaç kavramı değil. Gerçekten sanatçının yaşamasına, araştırmasına, üretmesine, ara verip nefes almasına ve yeniden yaratmasına yetecek kadar.
Üstü olursa kötü mü? Değil tabii.

Biz ailelerin evlatlarına “Aman çocuğum önce bir meslek sahibi ol, bir işe gir sonra hobi olarak sanatını da yaparsın,” dediği bir ülkede yaşıyoruz. Ya da “Madem ki sanatçı olacaksın, bari bir dizide oyna, öyle yazmak filan para getirmez,” diye öğüt verilen bir toplumun üyeleriyiz.
O nedenle sürdürülebilir sanat yapmak ve bunu Genco Erkal gibi yapmak çok kıymetli bir durumdur.
Kendisiyle yapılan bir söyleşide “Bizim işimiz umut vermek” diyor değerli usta.
O’nun perdesini açtığı her akşamın bizim için umut olduğunu düşünüyoruz.
Şimdi Genco Erkal’ın sahnelediği oyunlardan birini seçmek için kararsız kalmayın. Hangisi olursa olsun, izlemeye gidin ve “patlatın gişeyi.”
Altmış yılını sahnede yaşayan bu 81 yaşındaki dev oyuncunun, size söyleyecek, aklınızı besleyecek, yüreğinizi aydınlatacak bir sözü her zaman vardır.