Zonguldak’ın Kilimli ilçesinin Gelik beldesindeki bir madende bugün göçük altında kalarak hayatını kaybeden 41 yaşındaki Mustafa Sarı’nın üç yıl önceki Kozlu faciasından yaralı kurtulduğu ortaya çıktı.
Morg önünde otopsi işlemlerinin bitmesini bekleyen oğlu Doğukan Sarı, bundan üç yıl önce madenden babasının çıkarılmasını beklerken, “Babam nerede?” diye ağlarken görüntülenmişti.
Dün akşam saat 21.00 sıralarında Dağbaca mevkisindeki özel kömür ocağında yerin 140 metre altında üretim sırasında tavan çökmesi sonucu göçük meydana geldi. Göçükte mahsur kalan işçilerden 36 yaşındaki Rıdvan Okumuş yaralı kurtarılırken, Mustafa Sarı’nın 9.5 saat sonra cansız bedenine ulaşıldı. Evli ve iki çocuk babası Sarı’nın cenazesi, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Kozlu’da kurtulmuştu
DHA’nın haberine göre Sarı, 7 Ocak 2013’te Türkiye Taş Kömürü (TTK) Kozlu Müessesi’nde sekiz işçinin öldüğü metan gazı püskürtmesi faciasında yaralı kurtulan yedi işçi arasındaydı. O zaman 14 yaşındaki oğlu Doğukan Sarı’nın, maden ocağı önünde kalabalık arasında “Babam nerede?” diyerek uzun süre gözyaşı döktüğü anlar kameralara şöyle yansımıştı:
Doğukan Sarı, ocaktan dört saat sonra yaralı halde sedye üzerinde çıkan babasını görünce koşarak sarıldığı görüntülerle hatırlanıyordu.
17 yaşında baba acısını yaşadı
Şu anda 17 yaşında olan Doğukan Sarı’nın bu sevinci dört yıl sürmedi. İşlemlerin bitmesinin morgda babasının yüzüne son kez bakıp vedalaşan oğlu çıkışta gözyaşlarını tutamadı. Yakınlarının ve arkadaşlarının teskin etmeye çalıştığı Doğukan Sarı, artık ailesinin kendisine emanet olduğunu, onlara en iyi şekilde bakacağını söyledi.
Doğukan Sarı, işlemlerin ardından babasının cenazesini yakınlarıyla alıp cenaze aracıyla toprağa vermek üzere götürdü.
Bir ay önce işbaşı yapmış
2013’teki facianın ardından hastanedeki tedavisinden sonra bir süre inşaatlarda çalışıp marangozluk yapan Mustafa Sarı, daha sonra tekrar maden ocaklarında çalışmaya başladı.
Sarı, göçükte öldüğü maden ocağındaysa sadece bir ay önce işbaşı yapmıştı. Mustafa Sarı’nın TTK’da çalıştığı dönemde iş arkadaşı olan Ayhan Gökgöz, sekiz işçinin öldüğü ocaktan dört saat sonra yaralı çıkarılan arkadaşının ‘kaderinden kaçamadığı’nı söyledi.
Gökgöz şöyle devam etti: “İşte madencinin sonu bu oluyor. Oradan kurtuldu, dün akşamki göçükte kaybettik arkadaşımızı. Bu arkadaşla çok uğraştık TTK’ya girmek için ama yöneticiler yüzünden kuruma giremediler. Onlar utansın şimdi. Biz mahkemeler açıyoruz. Ne diyebiliriz ki. Doğukan da o gün kuyu başında beklemişti. Bugün de burada bekliyor.”
‘Ölürsem diye düşününce eşim aklıma geldi’
Mustafa Sarı, dört yıl önceki kazadan sonra hastanede, “Ben orada bizden umudu kestiler sanmıştım. Ölürsem diye düşününce eşim aklıma geldi. Onlara kim bakar, kim şey yapar diye. Öyle korktum. Doğukan’ın sesini ocaktan çıkınca duydum. Yanına gittim ‘Ben iyiyim annene söyle’ dedim” demişti.
‘İki çocuğuna bakabilmek için tekrar madene girdi’
Mustafa Sarı’nın cenazesi, Kozlu’nun Merkez Topbaşı Mahallesi’nde toprağa verildi.
37 yaşındaki Ayten Sarı eşinin tabutunun arkasından, “Ben seni dün işe yolladım. Bana yalan söyledin. Geri gelmedin. Ben seni kırmızı valizle işe gönderdim. Sen albayrakla geri geldin. Benim hayat arkadaşım. Ben şimdi kimlere yanayım” diye ağıt yaktı.
Mustafa Sarı’nın kayınpederi İsmail Tuna da, “Damadım 7 Ocak 2013’te Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Müessese Müdürlüğü’nde meydana gelen ve 8 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasından yaralı kurtuldu. Bu kazadan sonra bir süre inşaatlarda çalıştı. İki çocuğuna bakabilmek için tekrar maden ocağına girdi. Son çalıştığı bu özel maden ocağında da hayatını kaybetti” dedi.
”Ocağa girmeyiz diyorduk’ ama hayat zorladı’
Cenaze törenine dün akşamki göçükten yara almadan kurtulan 36 yaşındaki Hüseyin Akyaz da katıldı. 7 Ocak 2013’de Kozlu maden ocağında sekiz işçinin ölümüyle sonuçlanan kazada da Mustafa Sarı ile birlikte yaralandığını belirten Akyaz şunları anlattı: “İkimiz o ocakta olduğu gibi dünkü ocakta da birlikte çalışıyorduk. Göçük meydana gelince ben kaçtım, Rıdvan’ı kurtardım ama Mustafa kömür yığınlarının altında kaldı. Geçen 17 Ekim’de bu ocağa birlikte başladık. Kozlu’daki göçükten kurtulduktan sonra ‘Bir daha ocağa girmeyiz diyorduk’ ama hayat şartları bizi zorladı. Ben dün gece sabaha kadar kurtarma çalışmalarına katıldım. Avucumla kömür taşıdım, arkadaşımın cenazesini çıkardım.”