Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Hakan Fidan’a katıldığım bir şey var; Türkiye, Avrupa ile birleşmeli.
Ama Hakan Fidan bu çağrısını yaparken bunun sadece Avrupa’nın menfaatine olacağını, Avrupa’nın böylelikle uluslararası kaosa ve jeopolitik risklere karşı daha dirençli hale geleceği üzerinde duruyor.
Bir yanıyla haklı; Türkiye muazzam bir jeopolitik ve jeostratejik bir konuma sahip. Karadeniz, Boğazlar, Kafkasya, Ege, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu…
Ama Avrupa kendisini uluslararası kaosa ve jeopolitik risklere karşı daha dirençli hale getirirken, içine alacağı Türkiye’de hukukun üstünlüğü ne durumda diye bakmaz mı?
Bu da bir başka güvenlik meselesi değil midir?
Hukukun üstünlüğü endeksinde ilk sıralar ezici üstünlükle AB devletlerine aitken, AB arasına alacağı Türkiye’nin 142 ülke arasında 117. sırada olmasını kabullenebilir mi?
Sadece bu gösterge bile ülkemiz hakkında fikir sahibi olmaya yetiyor ama isterseniz Türkiye’nin yönetim şekli ve insan hakları karnesine de bakabiliriz.
Hatırlayın, 24 Kasım 2016’da Avrupa Parlamentosu üyeleri Türkiye’yi insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğü alanındaki eksiklikleri nedeniyle eleştirdi ve Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması yönünde ezici bir çoğunlukla karar aldı.
2017 yılında AB yetkilileri, Türkiye’de 2017 yılında yapılan anayasa referandumu ile oluşturulan güçlü cumhurbaşkanlığının, AB üyeliğine uygunluk için Kopenhag Kriterleri’ni ihlal edeceğini söyledi.
Ama Ankara hiç aldırmadı.
Katılım müzakereleri de durdu.