Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Protokolde öğrenciler artık eğitim-öğretim faaliyetlerini üretim ortamında yapacaklar ifadesi yer alıyor. Artık öğrencinin yeri okul değil fabrikalar, organize sanayi bölgeleri olacak diyorlar. Meslek lisesi öğretmenlerine hizmet içi eğitimi de MEB değil şirket verecek. Öğrenciler çocuk işçilere, öğretmenler de şirket personeline dönüştürülüyor. Öğretim programlarının, basılı ve digital ders materyallerinin içeriğine de şirket karar verecek. MEB okulları adım adım sermayeye devrediyor.
TÜİK verilerine göre;
• 1990’lı yıllarda çocuk işçilerin çoğunluğu tarımda iken, günümüzde çocuk işçilerin yaklaşık yarısı (%45’i) hizmetler sektöründe istihdam edilmektedir. 15-17 yaş grubunda bu oran %50’nin üzerindedir.
• 1999’da çalıştırılan çocukların yalnızca %29’u ücretli çalışanlardan oluşurken, 2019 yılında bu oran %63’e çıkmıştır.
• Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre, MESEM’ler ile Türkiye’deki çırak sayısı son birkaç yılda yaklaşık iki kat artmıştır.
MESEM, çocuk işçiliğinin eğitim adı altında perdelenmesi, gizlenmesi işlevi görüyor.
Mesleki ve teknik eğitim politika belgesinde MESEM’lerin sayısının hızla artması da hedefler arasında. Ancak artık MESEM sömürüsü de patronlara yetmiyor. Dört yeni okul modeli ve mesleki ve teknik eğitim politika belgesi ile tüm meslek liseleri MESEM’leştiriliyor. Hatta ortaokulların meslek bölümleri açılarak çocuk işçilik ortaokul yaşına indiriliyor.