Türkiye’de gün geçtikçe daha çok haberdar olduğumuz geçmişin gizli toplumsal sorunlardan biri olan kadınlara yönelik şiddet, “Kızını dövmeyen dizini döver” düsturuyla henüz erken yaşta başlayan şiddetin ‘sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmemeyi’ düstur edinen eşle devam etmesi ve ‘kadın ile erkeği eşit görmeyen’ iktidar anlayışıyla yönetilen ülkede bu şiddetin cezasız kalması meselesidir.
En yaygın gerekçe olarak alkol etkisi ve öfkeye hakim olamama gösterilse de aslen kadına yönelik şiddet, toplumun köklerinde yer alan sorunlara dayanır ve ne var ki toplum psikolojisinin yansıması olan bu sorunun yönetenlerin söylemlerinin şiddet üzerindeki etkisi sorgulanmadan engellenmesi mümkün değildir.