Henüz birkaç hafta önceye kadar “bu sefer beni kimse sandığa götüremez”in baskın olduğu bir “boykot” havasındaydı insanlar. Ancak bu havanın gerisinde, düzenin dışına çıkma, radikalleşme, devrimcileşme eğilimleri yoktu; açıkça yılgınlıktan, umutsuzluktan, bezginlikten beslenen bir ruh halinin yansımasıydı bu. “Seçimle gitmeyecekler” deniliyordu doğru ama “o zaman sokakta göndeririz” de denilmiyordu; “nasıl olsa gitmeyeceklerse ben de sandığa gitmem, evimde otururum” şeklindeydi genel durum.
Peki şu an? Şu an bu havanın dağılmaya başladığını, toplumun karamsarlık ve yılgınlık halinden sıyrıldığını, aritmetik hesaplara, Meclis çoğunluğuna, ilk turda oyların dağılımına, ikinci turda ne yapılacağına dair hararetli tartışmalara girildiğini ve “gidecekler, bu sefer olacak” denilmeye başlandığını görebiliyoruz. Ölü toprağının üzerimizden atılması için iyidir, gereklidir, umudu ciddiye almak, umutlu olmayı küçümsememek gerekir.