Yazıya ‘lezzet katmak’, ‘enerji vermek’ adına henüz bir sonuca bağlanmamış kulis bilgileriyle bu yazıyı yormayalım -zaten öylesi bir tarzla işimiz olmaz- ama şunu da söylemeden geçmeyelim. Memleket liberali pek kıymet vermese de, Emek ve Özgürlük İttifakının kilit konumunu daha da güçlü hale getirecek yeni adımların atılması sürpriz olmayacaktır. Ülkenin geleceğinin ‘Tek adam’ ittifakı karşısında, biraz ona da benzeyerek şansını artırmaya çalışan bir restorasyon ittifakına mahkum olmaması, seçimlerden sonraki dönemin, bu yazıya uzun bir alıntısıyla girdiğimiz Prof. Dr. İzzettin Önder’in umut ettiği biçimde yaşanabilmesinin de kapısını açabilir.
Egemen sınıf siyasetinin en gerici biçiminden kurtulmak adına onun daha az acı verebilecek versiyonuna teslim olmak kurtuluş diye sunulamaz. Eğer sosyalistler kendi programatik hedefleriyle yine kendi varlık gerekçelerini tartışılır hale getirmeden, ülkenin bugünkü kritik sürecinin ihtiyaçları arasında anlamlı, doğru bir dengeyi kurarak cesur adımlar atabilirlerse sermaye seçenekleri karşısında güçlü bir etki gösterebilirler.