BURCU KARAKAŞ
brckarakas@gmail.com / @burcuas
Emekli albay Cemal Temizöz’ün de sanık olduğu 21 faili meçhul cinayetle ilgili davada ‘beyaz Toros‘ların 1990’larda nasıl kullanıldığına ilişkin tanık anlatımları yer alıyor.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 1993-95 yılları arasında işlenen 21 faili meçhul cinayetle ilgili dava, 10 Ocak 2015’te ‘güvenlik gerekçesiyle’ Eskişehir’e alınmıştı. 8 Haziran’da görülen duruşmada Eskişehir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi savcısı Hakan Ali Erkan, emekli albay Cemal Temizöz ve Cizre eski belediye başkanı Kamil Atağ’ın da aralarında olduğu sekiz sanığın ayrı ayrı beraatini istemişti.
5 Kasım’da karara bağlanması beklenen dosyada tanıkların, 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetlerin simgesi haline gelen ‘beyaz Toros‘lara ilişkin önemli anlatımlarına yer veriliyor. Anlatılanlar özetle şöyle:
‘Babamı alıp götürdüler…’
Mesut Efelti: “… 37 gün önce tanımadığımız iki taksi köyümüze geldi. Bir taksi plakasızdı, diğeri ise 73 ve son rakamı 334 olan Toros marka binek tipi beyaz bir taksi idi. Gelen şahıslar babamı alıp götürdüler. Olaydan bir gün öncesinde köyümüzün karakolu babam Abdullah Efelti’yi karakola çağırmıştı. ‘Senin yarın çok önemli işin vardır, onun için evden ayrılma’ demiş. Şahıslar babama, ‘Biz seni tanımıyoruz ancak seni Emniyet müdürü istiyor, bir konu vardır seninle görüşecek’ diye söylediler. Gelen şahısları hiç tanımıyorum. Ancak JİTEM denilen şahıslara benziyorlardı çünkü üzerlerinde kot pantolon ve üzerinde de siyah mont ve ellerinde de Kalaşnikof silahlar vardı.”
‘Evimize girmiş, her şeyi kırıp dökmüşlerdi’
Ayşe Akyol: “Kocam Abdurrahman Akyol öldürülmeden yaklaşık 1 sene önce, 3 gün boyunca ortadan kayboldu ve haber alamadık. Sonra araştırdığımızda JİTEM tarafından alındığını öğrendik. Yazın tatilinde Van’a gittiğimizde, evde olmadığımız bir esnada komşularımızın anlatımına Toros marka kemik beyazı bir araçla gelen şahıslar evimize kapıyı kırarak girmişler ve darmadağın etmişlerdi. Hatta buldukları tüm resimlerimizi bile yırtmışlardı. Hiçbir şey çalınmamıştı tüm eşyalarımızı kırıp dökmüşlerdi. Ben kocamı o dönem çok faal olan JİTEM’in öldürdüğünü düşünüyorum.”
‘Çok yoğun işkence yapılmıştı’
Abdülselam Binzet: “Kardeşim Abdurrezzak Binzet’in ölümünden bir süre önce tekrar bir gece gözaltına alınmıştı, defalarca gözaltına alındığı halde bir suçu olmayışı nedeniyle her defasında serbest bırakıyorlardı. En son gözaltına alındığında çok yoğun şekilde işkence yapılmıştı. O dönemde kardeşimin evinin etrafında öldürülmeden önce iki beyaz Toros dolaşmış, mahalledekiler görmüş.”
‘Kemik rengi Toros marka plakasız bir araç…’
Nuri Düdük: “Halit Acar ile görüşmemizde bana kardeşim Abdülhamit Düdük’ün değirmenden çıktıktan sonra yaklaşık 100-200 metre ileride kemik rengi Toros marka plakasız bir aracın kardeşimin aracını durdurduğunu, daha sonra bölgede Hakim ve Bedirhan diye bilinen kişilerin kardeşimi kendi araçlarına bindirdiklerini, Hakim diye bilinen kişinin kendi araçlarını kullandığını, Bedirhan diye bilinen kişinin ise kardeşime ait olan aracı kullanarak oradan ayrıldıklarını bana söyledi.”
‘Siz benimle geleceksiniz…’
Nurettin Elçi: “1994 yılı Şubat ayında ölü olarak bulunan Ramazan Elçi’nin kardeşiyim. O tarihlerde abim Ramazan ile Cizre’de bakkal dükkânı işletiyorduk. Şubat ayı içinde bir gün dükkânın arka tarafında istifle uğraşıyordum. Abim dükkânda bulunan müşterilere bakıyordu. ‘Ramazan’la Nurettin’in dükkânı burası mı’ diye bir ses duydum. Abim de ‘Evet, burasıdır’ diye cevap verdi. Bunun üzerine gelen kişiler ‘Siz bizimle geleceksiniz’ dedi, müşterilerin de dışarıya çıkmasını söylediler. Bunun üzerine müşteriler çıkarken ben de bir yağ tenekesi alarak müşteri gibi dışarıya çıktım. Dükkanın önünde 21 Plakalı binek tipi Reno beyaz bir araba duruyordu.”
‘Babamın üzerine ateş etmeye başladı’
İsmet Uykur: “Ben babam Ramazan Uykur’un öldürülüşünü net bir şekilde gördüm. Olay günü olayın olduğu yere yakın bir tamircide Irak’a götürdüğümüz aracımız arıza yapmıştı. Amcamın oğlu Mehmet Uykur aracın yanındaydık. Bu sırada babam yanımıza geldi. Saat 11-12 civarıydı. Babam bana Irak’a gidip gidemeyeceğimizi sordu. Ben de ‘Yetişirsek giderim’ dedim. Babam ‘Namaz vakti geldi, ben eve gideceğim’ dedi. Yanımızdan ayrıldı. 3-4 metre ilerledi. Yanına beyaz binek Toros yanaştı ve durdu. Toros taksinin canımdan Tamer Atak, babama, ‘Araca bin, babam seninle görüşecek’ dedi. Babam da ‘Ben gelmiyorum’ dedi. Bu sırada babam kaldırımdan yoluna devam ediyordu. 50 metre kadar bizden uzaklaştılar. Bahsettiğim araç babamın önüne kırdı. Ön tarafta şoför koltuğunun yanında oturan Tamer Atak arabadan indi, tabancasını babamın yüzüne doğrulttu. Babam Tamer’in elindeki tabancayı almaya çalıştı. Tamer’in amcası Koker araçtan indi. Elindeki kalaşnikof tüfekle babamın üzerine doğru ateş etmeye başladı, taradı. O esnada babam yere düştü.”