• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Ey Kürt 'uzman'ları, ya bilginizi ortaya koyun ya da sesinizi kesin!

22/07/2015 23:30

 

FrederikeFREDERIKE GEERDINK

f.geerdink@gmail.com

Bu sözlerime kulak verin: Yakında, Selahattin Demirtaş için ‘Kürt sorununun çözümünde barışçıl yolları kat etmek yerine şiddeti tercih ediyor’ diye yazacak ‘uzmanlar’ çıkacak ortaya.


Ne de olsa Demirtaş halka kendi güvenliğini sağlaması yönünde bir çağrıda bulunmadı mı?

Hiçbir şey bilmeyen o kadar çok kişi var ki

Demirtaş’ın sözlerini, niyetini bilerek isteyerek ve ahmakça çarpıtanlar, elbette bunu HDP’yi yıpratmak için yapıyor. Tıpkı havuz medyasının yaptığı gibi…

Demirtaş’ın şiddet çağrısında bulunduğunu yazanlar aslında bunun hiç de doğru olmadığının farkında. Gördüğünüz gibi, hele konu Türkiye’de Kürt meselesi olduğunda uzman olduğunu düşünen, ama aslında hiçbir şey bilmeyen o kadar çok kişi var ki.

Gelin size Kürt hareketinin, Türkiye’de nasıl değerlendirilmesi, konunun uzmanlarının nasıl ele alınması gerektiğine dair rehberlik edeyim; sonrasında bakalım onları ne kadar ciddiye alacaksınız.

Aslında çok kolay: Eğer Kürt hareketini derinden parçalanmış gibi gösteriyorlarsa yazdıkları saçmalıktır ki bunu seve seve yapıyor olabilirler ya da bundan daha iyisini nasıl yapacaklarını bilmiyorlardır.

Yakın zamanda birçok bariz örneğe rastladım.

Demirtaş ne dedi?

İlk örnek neredeyse tüm Türkiye basınında çıktı; Demirtaş’ın bir söyleşisinde PKK’ye silah bırakması yönünde çağrı yapmasının -her ne kadar bunu sağlayacak kişinin kendisi olmadığını belirtse de – ardındaki  ‘gerçek’ , söz konusu uzmanların heyecanlarını daha fazla bastıramamasına neden oldu: ‘Demirtaş PKK’ye silahları bırakın çağrısı yaptı!’ , ‘Demirtaş PKK’den silahları bırakmasını istedi!’ 

Öyle bir ifade ediyorlarki bu durumu sanki HDP’nin vekil sayısı 80 olunca bir anda Türkiye’deki herkes PKK silahları bıraksın demeye başladı, Demirtaş da dahil olmak üzere.

Elbette Demirtaş’ın söylediği bu anlama gelmiyor. Kendisi, yine ve her zamanki gibi, sabırlı biçimde izah etti. Kalıcı ve sürdürülebilir bir barışı tesis etmenin yolunun, sadece PKK’ye silah bırakma yönünde çağrı yapmakla gerçekçilik kazanmayacağını anlattı.

Demirtaş, barışın yolunun müzakereden geçtiğini,  böyle bir çağrı yapmakla yalnızca toplumu kandırmış olacaklarını, daha önemlisi PKK’ye silah bırakması yönünde çağrı yapabilecek tek kişinin Öcalan olduğunu ve onun da şartlarının zaten devlet tarafından bilindiğini belirtti.

Al bir çatlak daha

Bu ülkeye gerçek anlamda barış, ancak adaletin sağlanması ve insanlara temel hak ve özgürlüklerinin verilmesiyle gelebilir. Bu kapsamda yapılması gerekenlerden biri de Öcalan’ın özgürleştirilmesi; nitekim tutsak konumundaki hiçbir liderin, kendi başlattığı bir direnişi bitirmeye dönük bir çağrısı olamaz. PKK’nin dağ kadrosu yönetimi de bunu açıkça ifade etmişti.

Şimdiyse  bu şartın sadece ‘dağlardan’ geldiğini savunanlar, yani Öcalan’a ait olmadığını düşünenler var…  İşte buyrun size Kürt hareketinde başka bir ‘çatlak’ daha!

Peki ya Öcalan kendi özgürlüğünü isterse, o sahtekarlar bu durumda ne der? İlk aklınıza gelen doğru; Öcalan’ın sadece kendi özgürlüğünün peşinde olduğunu söyleyeceklerdir.

Hangi meşruiyet?

Öyle görünüyor ki HDP’nin son seçimlerde 80 milletvekili çıkarmış olması, PKK’nin silah bırakması gerektiğini düşünenlerin kullandığı en popüler gerekçe. Ne de olsa Kürtlerin artık parlementoda ‘meşru’ bir temsiliyeti var, değil mi? Peki, ne demek bu ‘meşru’ temsiliyet?

Neyi kastettiklerini biliyorum elbette: ‘Baraj aşıldı artık’ demek istiyorlar. E peki, daha önce ‘meşru’ değiller miydi? Yani, ne onların temsilcileri ne de on yıllardır parlementoda Kürt hak ve özgürlük mücadelesini temsil edenler, bugüne kadar sırf  yüzde 10’luk gayrimeşru barajı aşamadılar diye ‘meşru’ değillerdi, öyle mi?

80 vekilin anlamı

Sözünü ettiğimiz bu ‘uzmanlar’ yine 80 milletvekili çıkardı diye HDP’nin artık bir seçim yapması gerektiğini söylüyor. Hatta içlerinden biri daha da ileri gidip iki seçenek sundu HDP’ye: Ya gidip  ‘Türkiye eğer Suriye’ye operasyon başlatırsa, PKK Türkiye’ye karşı savaş başlatır’ diyen Kandil’deki PKK’nin dağ kadrosuyla birlikte hareket etsin, ya da ‘Ulus devlet miadını doldurmuştur, biz artık demokrasi ve özgürlük mücadelemizi başlatıyoruz’ diyen Öcalan’la aynı safta yer alsın. Bu tavra bakılırsa, HDP’nin 80 milletvekili çıkarması, Kürt meselesinin çözümünde önemli bir yer tutuyor.

Aslında 80 vekilin gerçek anlamı şu: Artık Türkiye’de dafa fazla insan, her ne saikle olursa olsun, HDP’nin ülkede temelden değişim mesajına ve partinin parlementodaki çalışmalarını barış yönünde ilerletmesi fikrine destek veriyor.

Bu bağlamda, HDP’nin bir seçim yapması gerekiyor gibi bir anlam çıkarılamaz. Daha da ötesi, ortada yapılacak bir seçim yok. Öte yandan, Kürt hareketinin aktörleri arasındaki güç dengelerini tartmak ilginç olabilir.

Kim bunlar?

Kandil yönetimi, Öcalan (artık İmralı denmesin lütfen) ve HDP. Ama aslında, hepsinin de savunduğu temel fikir aynı: Özlenen barışın Türkiye’ye gelmesi, ancak müzakereyle mümkün olur ve bunun için de hükümetin tekrar masaya oturması gerekir. Ancak ondan sonra bir barış anlaşması imzalanabilir ve sonra da PKK silah bırakır (ya da Kürdistan bölgesinde legal ve silahlı bir güce evrilir – tıpkı Irak Kürdistan’ındaki peşmergeler gibi). Barış görüşmeleri işte böyle ilerler.

Demirtaş da söyleşisinde belirtmişti: Hükümet Kürt hareketinin koşullarını kabul etmeli.

Madalyonun iki yüzü

Öcalan’a göre ulus-devlet miadını doldurmuşsa ve Kandil yönetimi Suriye’deki olası bir Türkiye operasyonuna karşı tepki vereceklerini söylüyorsa nasıl oluyor da bu söylemler çelişkili bulunuyor?

Bunlar madalyonun iki yüzü sadece. Suriye’deki Kürtler, nihayetinde, ulus-devletin ötesine geçen bir ideoloji temelinde yeni bir toplum inşa ediyor. Nasıl olur da Türkiye onları tehlikeye sokacak birşeyler yapacak ve onlar da kendilerini savunmayacak?

Belki Öcalan da Kandil kadar açık konuşabilirdi eğer özgür olsaydı, ama değil sonuçta. Bu yüzden, onun söylediği ya da söylemediği şeyleri değerlendirirken tutsak olduğu gerçeğini unutmamak gerek.

Kürt hareketinde çatlak yok

Kürt hareketinde ciddiye alınacak bir çatlak falan yok. Sizi bunun aksine inandırmaya çalışan haberciler ya da köşe yazarları sahtekar. Bu habercilerin ve köşe yazarlarının bazıları belki de gerçekten de düşündüklerini yazıyordur ama dertleri başka. Aslında gerçekte ne olduğunu iyi bildikleri halde, farklı amaçları olduğu için, yazılarında daha az bilgi paylaşıyorlar.

Onlara buradan çağrıda bulunuyorum: Eğer meseleye hakim değilseniz sesinizi kesin; yok eğer hakimseniz, o zaman bilginizi ortaya koyun. Böylece bir taşla iki kuş vurursunuz: Hem kendinizi dürüst bir gazeteci ve analist olarak tanıtır, hem de bu ülkenin barışına katkı sağlamış olursunuz.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Frederike Geerdink

SON HABERLER

Gram altın güne nasıl başladı – 22 Mayıs 2025

Bir gram altın şu an (saat 9:05) 4.158,31 liradan işlem görüyor.

Dolar ve avro güne nasıl başladı? – 22 Mayıs 2025

Liranın dolar ve avro karşısında eriyişi sürüyor. Dolar/TL 38,8320 seviyesinden ilerliyor, avro/TL 44,0967 seviyesinden güne başladı.

AKP'li Zeybekci '19 Mart zararı'nı kabul etti: Ekonomiye zarar vermek süreç ister

AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili “19 Mart süreci tabii ki ekonomiye zarar verdi. Buna ‘vermedi’ demek söz konusu olamaz” dedi.

Ege'de Girit Adası açıklarında 6,2 büyüklüğünde deprem

Yunanistan’ın Girit Adası açıklarında saat 06:19’da 6,2 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

UEFA Avrupa Ligi: Şampiyon Tottenham

UEFA Avrupa Ligi finalinde Tottenham, Manchester United’ı 1-0 yenerek şampiyon oldu.

Hakkımda Frederike Geerdink

Hollandalı gazeteci. 25 yıldır meslekte. 15 yıl Hollanda’da çalıştıktan sonra 2006’da Türkiye’ye yerleşti. Özellikle Kürt sorunu, insan hakları, azınlıklar ve kadın meseleleri üzerine yazıyor. Ağustos 2012’den bu yana Diyarbakır’da yaşıyor. www.kurdismatters.com ve www.journalistinturkey.com adlı blogları var. Başta Hollanda ulusal haber ajansı olmak üzere birçok mecraya haber ve yazı yazıyor.
Uludere katliamını irdelediği kitabı ‘De jongens zijn dood’ adıyla Hollanda’da yayınlandı.
Not: Kendisi ayrıca Amberin Zaman’ı ‘utandıran’ gazetecidir.

IŞİD, yakında Akçakale'den Tel Abyad'a saldırırsa hiç de sürpriz olmaz!
Siz ne biçim insanlarsınız?!

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 760 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Çiğdem Toker: Türkiye'nin, Zambia, Gambia ve Lesoto'dan daha geride olduğu bir saha var desem tahminde bulunabilir misiniz?

Koray R. Yılmaz: Doların küresel rezerv para olması bu açığı 'sürdürülebilir' hale getirdi

Arif Kızılyalın: Anayasa değişikliği ardında Erdoğan'ın seçilme hedefi yatıyor

Emin Çölaşan: Türkiye köşeyi dönmek üzere idi!

Nuray Babacan: Başta CHP'liler olmak üzere yapılan siyasi operasyonların durması gerekiyor

Fatih Yaşlı: Meclis'in yeniden açılmasıyla birlikte iktidar yeni anayasayı gündeme getirecektir

Alaattin Aktaş: Enflasyon tahminini sabit tutmak, politika faizinin aşağı çekilebileceğinin bir işareti

Taha Akyol: Cumhurbaşkanına, performansını beğenmiyorum diyerek istediği an atama yetkisi verildi

Eren Keskin: Silahların susuyor olması ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin de kaldırılması anlamına gelmeli

Abbas Güçlü: LGS ve YKS benzeri sınavlar sadece bilgiyi ölçen sınavlar değil

Abdulkadir Selvi: Küçük partilerden AK Parti ve CHP'ye geçişlerin artması bekleniyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×