Erdoğan birçoklarının kolayca yakıştırdığı gibi otoriter bir liderlik sürdürmüyor. Ama sahip olduğu otoriteyi inandırıcı ve kuşatıcı bir biçimde kullanmayı biliyor.
Hitap ettiği insanların nasıl çoğullaştığını ve farklılaştığını görerek, nesiller arası değişimin etkilerini dikkate alarak ve partisini söz konusu olağan dışı dönüşümün etkilerine açık tutarak hayati bir taşıyıcılık işlevi yapıyor.
Bu süreçte Erdoğan’ın her söylediği söz veya aldığı karar tabii ki tam anlamıyla doğru olmayabiliyor. Karşıtları bu örnekleri dillerine dolayarak onu yıpratacağını sanıyorlar.
Ama Erdoğan aldığı kararlarla kendisi arasına mesafe koymayı da başarabilen biri. Bu sayede sahici oluyor. Bu sayede siyasi sezgisini, sağduyusunu ve cesaretini AKP kitlesi için bir güvenceye dönüştürüyor.
Erdoğan’ın liderliği ve AKP’nin bizatihi dönüşüm macerası hafife alınabilecek bir mesele değil. Nasıl işlediğini ve niye başarılı olduğunu anlamak için ise toplumun sosyokültürel devinimini ve zihni dönüşümünü anlamak, kaygılarının ve ideallerinin farkında olmak lazım.