Türkiye medyasında “saldırgan ve tehditkar düşmana karşı meşru müdafaa” gibi çerçevelenen Zeytin Dalı Operasyonu, aslında Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı açık bir ihlal ve düpedüz bir işgal.
Bu saldırı bir meşru müdafaa değil, çünkü operasyonu başlatan hükümet yetkilileri halka Afrin’de barış içinde yaşayan Kürtlerin ve iç savaştan kaçarak bu bölgeye sığınmış Suriyeli göçmenlerin ülkemize karşı tam olarak ne tür bir tehdit oluşturduklarını net olarak açıklayabilmiş değil.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Tehditler geliyor” diyor, ama ne tehdidi, onu açıklamıyor. Afrin’den Türkiye sınırları içine atılmış bir taş, bir top, düşman olarak gösterilen YPG veya YPJ tarafından yapılmış bir silahlı saldırı yok. Onlara göre tehdit, bölgedeki Kürt varlığı. Uluslararası anlaşmalara göre böyle keyfi bir savaş nedeni olamaz.
Dünya olan bitenin farkında. Savaş ve yıkım yerine, barışı, diyalogu ve sivillerin huzur içinde yaşama hakkını savunan herkes işgale karşı. Bir tek bizim “Allah Allah” nidalarıyla savaşı ve işgali İslamileştirerek meşrulaştıracaklarını sanan cahil halk kitlemiz bu kötülüğe destek veriyor.