Merkez Bankası’nın (MB) eski başkanlarından Nihat Bülent Gültekin doğru politikalarla enflasyonu yüzde 8’lere çekmenin hala mümkün olduğunu fakat geç kalındıkça yıpranmanın artacağını söyledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bugün yıllık resmi enflasyonu yüzde 48,69 olarak açıkladı. Rakam aynı zamanda 2002’den beri görülen en yüksek seviye. Bağımsız araştırma kurumları ise ocak ayı itibarıyla enflasyonu yüzde 114 olarak hesapladı.
1993 yılında Merkez Bankası’nda başkanlık yapan Güntekin, 1994 krizi sırasında istifa etmişti.
‘Para politikası olmayan bir yapı’
BloombergHT’ye konuşan Gültekin’in enflasyonun geldiği noktaya ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
“Bugünkü problem aslında bir günde olmadı. Ülkedeki enflasyonist sorun bazen siyasi otoritelerin dediği gibi dış kaynaklı değil. Bu sorunu biz yarattık ve uzun zamandır uygulanan yanlış politikalardan kaynaklandı.
“‘Yeni Ekonomik Model‘ adı altında sunulan bir düzen var. Bir taraftan cari açık hedeflenecek ve düşük faizle kredi genişlemesiyle ekonomik genişlemeyi sağlayacağız. Bana kalırsa bu bir ‘myth’ yani böyle bir şey gerçekte yok. Yapılması çok zor. Şu anda kredibilitesi kaybolmuş bir Merkez Bankası ve para politikası olmayan bir yapıdayız. Enflasyonun artmasının arkasındaki temel nedenlerin bunlar. ‘Cinliklerin’ diyeyim ekonomide kalıcı bir etkisi olması mümkün değil. Dolaylı olarak yapmaya çalışılabilir fakat bu da kafa karıştırmaktan öteye geçmiyor.”
Çözüm önerileri
Gültekin enflasyonda dönüşün mümkün olduğuna da belirterek şöyle devam etti: “Kısa dönemde yapılması gereken faizlerin yükseltilmesi. Aslında bir istikrar programı gerekiyor. Sorunun adını koymamız lazım. Türkiye’de enflasyonun üstüne gidilmek isteniyorsa şu andaki siyaseti tamamen bırakıp çok ciddi bir para politikası uygulamamız lazım. Çok ciddi şekilde Merkez Bankası’nın kredibilitesinin onarılması lazım. Enflasyon aslında hızla düşebilir. Bundan kastım yüzde 40-50’lerden yüzde 8-10’lara düşebilir. Ondan sonra daha aşağıya indirmek daha uzun zaman alacaktır ama Türkiye bunu ne kadar önce yapabilirse o kadar iyi olur. Geciktikçe bu dengesizlikler ekonomiyi çok daha yıpratacak bir hale gelecektir.“