HİLAL SARI
hilalsari@diken.com.tr
@hilalsaridiken
Eski bir araştırmacı gazeteci, verdiği kararların sonuçları çok fazla insanın hayatını etkilediğinden, bir karar mekanizması, karar verme sistemi oluşturmaya karar verdi. ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs gibi devlere bile alacakları karmaşık kararlar konusunda danışmanlık yapan Cheryl Strauss Einhorn, bireylerle de kurumlarla da çalışıyor. Geliştirdiği AREA metodunu anlattığı iki kitabına da daha önce birlikte çalışma fırsatı bulduğu Britanya eski başbakanı Tony Blair önsöz yazmış: “Cheryl iyi bir karar verme sürecinin kısmen hayal gücü kısmen de bilimsel olduğunu gösteriyor. Bu muhteşem kitap karar verme biliminin nasıl uygulanacağını gösteriyor ve sonuçların da daha iyi olmasını sağlıyor. Bugünün karmaşık dünyasında hayli kullanışlı bir rehber”.
Ünlü yatırımcı Warren Buffet ise şöyle diyor: “Hayli zeki görünen insanların net düşünmek konusunda sorun yaşamaları beni hep şaşırtmıştır. Düşünceleri bir tabak spagettiye dönüşebiliyor. Umarım bu kitabı okurlar.”

ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun konuğu olarak İstanbul’dayken konuşma fırsatı bulduğum Einhorn geliştirdiği AREA yöntemini şöyle tanımlıyor: “Önyargılarınızı kontrol etmenize ve bunları yenmenize yardım edecek, diğerlerinin teşvik ve motivasyonlarınızı daha iyi tespit etmenizi sağlayacak ve bilginizi artırırken muhakeme yetinizi de iyileştirecek bir karar verme sistemi.” AREA metodu ismini her bir adımının baş harflerinin birleşmesinden oluşuyor: Absolute (Mutlak) – Relative (Görece) – Exploration & Exploitation (İnceleme) – Analysis (Analiz). Kişisel yaşamımızda vereceğimiz yüksek riskli ve karmaşık kararlar, geliştirdiği AREA metodu ile kolaylaşıyor.
Bazı haberleri şirketlere kepenk indirtti
Ted konuşmaları da olan Einhorn, Dow Jones’a ait Barron’s adlı saygın ekonomi yayınında uzun yıllar şirketlerin tartışma yaratan faliyetleriyle ilgili araştırmaları kaleme alarak yatırımcıların yatırım kararlarında etkili olan haberler yaptı. Bu haberler çoğu zaman ‘şirket hisselerinin düşmesi’, bazen şirketin tamamen kapanması, bazen de şirket yöneticilerinin 10 yıl hapse çarptırılmasıyla sonuçlandı.
‘Kendi kararlarıma daha fazla güvenmek istedim‘
Araştırmacı gazetecilikten bir karar alma sistemi olan ‘AREA metoduna’ geçiş nasıl oldu?
Barron’s yatırımcıları hedefleyen bir yayındı. Fakat yaptığım işin insani sonuçları vardı. Hakkında yazdığım şirketlerin binlerce çalışanı vardı. Ya da örneğin insanların sağlıkları için her gün kullanmak zorunda olduğu ürünleri üreten bir şirket hakkında yazıyordum. ‘ABD’deki en büyük diyabet test kitleri üreticisi kim?’ sorusuna yanıt ararken bu şirketin sağlık hizmetlerinde yolsuzluk yaptığını yazmam gerekebiliyordu.
Dolayısıyla yanlış bir karar vermemek için şu noktalara odaklandım: Kendi kararlarıma nasıl daha fazla güvenirim ve nasıl daha iyi ikna olurum, kanıtlarımı nasıl daha iyi düzene sokarım, veriye nasıl bağlı kalırım, bana konuşan kaynakların teşvik ve motivasyonlarını nasıl daha iyi anlarım ve kendi varsayımlarımı ve yargılarımı nasıl kontrol edebilirim?
Isıtılmış patikalar üzerinden günde ortalama 4 bin karar veriyoruz
Karar vermek bir yöntem gerektirecek kadar karmaşık bir sorun olarak mı çıkıyor karşımıza?
Araştırmalar bize günde ortalama 4 bin karar verdiğimizi gösteriyor. Yani mütemadiyen beynin kurmuş olduğu ‘iyi ısıtılmış’ bir karar verme patikası kullanmak zorundayız. Yani bugünü ve yarını etkileyen konularda geçmişte açılmış karar patikalarına bel bağlamak zorundayız.
Geçmiş tabii ki kararlarımızda çok faydalı. Süpermarkete gittiğimizde sütün nerede olduğunu biliyor olmamız işimize yarıyor. Ama iş karmaşık problemleri çözmeye geldiğinde yeni bilişsel bir boşluk açmamız gerekiyor ki yeni bilgileri ve yeni iç görüleri de karar verme sürecine katabilelim. Peki bunu nasıl yapacaksınız?
‘Google’ın tam tersi, her veriye tek tek, adım adım bakılıyor’
AREA metodu tam olarak nasıl işliyor?
Ben de bu karmaşık sorunları çözmekle ilgili bir sistem geliştirebilirim diye düşündüm, araştırmacı gazetecilikteki deneyimlerimi de bu sistemde kullanabilirdim. Çünkü araştırmalar bir patika üzerinden karar verdiğimizi söylese de ne yapacağımızı söyleyemiyor. Araştırma konusundaki birikimimi de kullanarak, düşünce yapılarımızdaki hataları ve bilişsel önyargıları aşabilecek ve karara dahil tüm paydaşların motivasyonlarını inceleyebilecek bir karar sistemi geliştirmek istedim. AREA metodu bunu sağlıyor.
Bu bir bakış açısı alma yöntemi. Her bir paydaşın elindeki veriye tek tek bakılıyor. Yani Google’ın tam tersi. Google’da bir şey aradığınızda tüm bakış açılarını tek seferde karşınızda görüyorsunuz. Yani hem içsesinizi duyuyorsunuz, hem de nereden geldiğini bilmediğimiz bir sürü bakış açısını – en yüksek sesli olanları tepede olacak şekilde – bir anda karşınızda buluyorsunuz. AREA metodunun her bir adımında ise her bilginin kaynağını ayrı şekilde değerlendiriliyor. Hem başkasının bakış açısını ve karar hakkındaki hissiyatını daha iyi anlıyor, hem de kendi bakış açınızdan uzaklaşarak kendinizi de kontrol etme şansı buluyorsunuz. Yani bir karar verici olarak aldığınız enformasyonun kalitesini artırmanızı sağlayan bir sistem bu.
Bir örnek üzerinden gidebilir misiniz? AREA yönteminin her bir adımında neler yapılıyor?
Örneğin yeni bir işe girip girmeme konusunda karar aşamasındasınız. ‘Absolute’ yani mutlak bilgilerin değerlendirildiği adımda mutlak bilgilere bakılıyor. Bir gazeteci olarak önünüzde iki iş fırsatı var: Dow Jones’daki iş mi, yoksa Fox News’daki iş mi? Mutlak bilgiler için bu şirketlerin kendilerinden nasıl bahsettiğine bakıyoruz. Hedef kitleleri kim? Ne vaat ediyorlar? Yaptıkları işi nasıl yapıyorlar? Sadece onların bakış açısına bakılıyor bu adımda.
Sonra ‘Relative’ adımı geliyor. Burada ikincil kaynaklara bakıyoruz. Diğer basın kuruluşları Dow Jones ve Fox News hakkında neler diyor? Akademik raporlara bakabilirsiniz, akademisyenler bu kurumlar hakkında ne düşünüyor? Ne tür insanlar bu kurumlarda çalıştı diye bakabilirsiniz ve sonrasında nasıl işlere geçiş yaptıklarını LinkedIn gibi platformlardan inceleyebilirsiniz.
Sonra belgelerin ötesinde bir adım olan ‘Exploration & Exploitation’ adımı geliyor. Gerçek insanlarla görüşüp araştırma yapıyorsunuz, orada çalışmış veya hala çalışmakta olan kişilerle görüşüyorsunuz. Bu kaynaklara güvenen veya bu kaynakları eleştiren kişilerle görüşüyorsunuz. Sonrasında bir karar verici olarak kendinizi sorguladığınız bir safhaya geliyorsunuz – bu bölüm istihbarat analizinde ve gazetecilikte bizzat uygulayarak öğrendiğim uygulamalardan geliyor – varsayımlarınızı test ediyorsunuz. ‘Artı ve eksiler’ listesi yapabilirsiniz bu adımda. Bu kararı neden vermeniz ve neden vermemeniz gerektiğini belgeliyorsunuz.
‘Hatalarınızı hata yapmadan önce (kafanızda) yapın’
Son adım ise analiz. Tüm topladığınız bilgiyi ‘bu karar nasıl başarısızlıkla sonuçlanır?’ sorusuna yanıt vermek için kullanarak ‘Pre Mortem’ (ölüm öncesi) testi yapıyorsunuz. Örneğin Dow Jones’da başladınız, işler nasıl kötü gidebilir? Bu ne sağlıyor? Planınızdaki zayıflıkları belirginleştiriyor fakat yanı sıra kararın başarısızlıkla sonuçlanmaması için bazı önlemler almanıza da yardımcı oluyor. Ben bu adımda ‘Hatalarınızı hata yapmadan önce yapın’ diyorum. Tabii ki bu tüm hatalar için mümkün değil, fakat bazı uygulamalarla bir çok hatayı önceden canlandırmak ve tasarrur etmek mümkün.
Tüm bu adımları izlediğimizde karara dahil tüm paydaşların bakış açısını da kattığımız bir karar verme süreciyle karar almış oluyorsunuz.
‘Çita molaları’ AREA metodunun en önemli tekniklerinden
Günün koşuşturmacasında böyle bir sistemi her önemli karar için izlemek mümkün mü? Dediğiniz gibi hızla karar almak zorundayız ve günde binlerce karar veriyoruz.
Bu sistem sadece ‘yüksek riskli kararlar’ için kullanılıyor. Hangi kararlar yüksek riskli derseniz, bunun için üç kriter vereyim: Sonuç belirsizse, kararın uzun vadeli bir sonucu olacaksa ve yanlış karar vermenin bedeli çok büyükse AREA metodu kullanılmasını istediğimiz bir karar söz konusu. İş değiştirmek de bu kategoride bir karar.
Zaman hepimiz için değerli ve tabii ki her kararda tüm bu adımları kullanamazsınız. Ama o yüzden ‘çita molası’ dediğim bir tekniğin de kullanılmasını salık veriyorum. Çitanın çok hızlı olduğu için çok iyi bir avcı olduğunu düşünürüz. Fakat çitaların başarısının ardında yatan sır tek bir hareketle saatte 14 kilometre hıza kadar yavaşlayabilmeleridir. Bu hızlanmaktan çok daha önemlidir, çünkü manevra yapabildiğinizi ve esnek olduğunuzu, her duruma hazır olduğunuzu gösterir.
Karar alma süreçlerinde olması gereken bir yetkinliktir bu. Sürecin her adımında bu ‘çita molalarının’ verilmesi gerekebilir.
‘Egonuz acı ve korkudan beslenir, karar verirken güven baloncuğu oluşturur’
Burada insanın kendini ne kadar iyi tanıdığının da bir önemi var mı?
Aslında kendi iç sesiniz bazen hatalı ve yanlı olabiliyor çünkü orada ego var. Egonuz acı ve korkudan beslenir ve sizi korumaya çalışır. O yüzden karar verirken aslında hep yanlısınızdır ve size bir güven baloncuğu oluşturur. Zarar görme riski olan yere gitmenizi engeller. Bu yüzden AREA metodu size iç sesinizin ne kadar doğru olup olmadığını gösteriyor.
Biraz kendini sorgulama sistemi gibi o zaman değil mi?
Kesinlikle. Öncelikle kendi varsayımlarınızı sorgulamanızı ve denetlemenizi sağlıyor. Sonra kararı hızla değil ‘çita molalarıyla’ yavaşlayarak hatasız ve daha bilgilenmiş şekilde almanızı sağlıyor.
‘Bu sorunu nasıl çözeceğim?’ sorusu da yanlış. ‘Bu kararın sonucunda ne olması gerekiyor ki ben başarılı bir adım atmış olayım?’ doğru soru. Bunun için de kendinize üç başarı kriteri belirleyebilirsiniz. Örneğin iş değiştirme kararıysa konu, A şirketine geçtiğimde daha iyi kazanacağım, kişisel olarak daha çok desteklediğim konularda yazacağım ve akşam olduğunda hala işi düşünmek zorunda kalmayacağım. Bu üç kriter üzerinden hedefi belli bir araştırma yapabilirsiniz.
Aşk rasyonel bir karar değil, AREA orada çözüm olmaz
Özel hayatımızda da uygulanabilecek bir yöntem mi AREA?
Böyle bir sistem duygularınızı rasyonelleştirecek bir kanala yönlendiriyor. Yaptığınız araştırma sonucu elde ettiğiniz kanıt ve bulgulara dayanarak da duygusallaşmadan diğer insanlarla daha objektif kalarak bir konuyu tartışabilmenizi sağlıyor.
Fakat bazı şeyler asla rasyonel olamaz. Aşık olmanın rasyonel olması gerekmiyor. Bu çılgın bir yolculuk ve beklenmedik. Aşık olmanızı bekleyemezsiniz. Başınıza gelmedi mi, harika biriyle tanışırsınız ve “Harika biri” dersiniz ama hiçbir kıvılcım olmaz. Rasyonel bir şekilde tanımadığınız birinin sorumluluğunu bir ömür boyunca almak ister misiniz? Hayır, ama aşk bunu yapıyor çünkü rasyonel bir karar değil.
AREA yöntemi bazı belirsizlikleri çözmek konusunda yardımcı olacaktır fakat rasyonel olmayan konularda çözüm olamaz.
Dijital modülü de var: Nasıl bir karar vericiyim?

Bu karar alma metodunu dijital bir modüle de dönüştürmüşsünüz. Biraz bundan bahsedebilir miyiz?
ABD Dışişleri Bakanlığı için karar alma metodu AREA hakkında workshoplar da veriyorken ve bu metodolojiyi öğretiyorken bir ulusal bir sivil toplum kuruluşu benimle iletişime geçti ve okullarda nasıl karar verdiğimizi öğretmediğimiz için Decisive adlı bir şirket kurdum. Decisive faliyetleri kapsamında AREA metodu için dijital bir modül geliştirdik. Bilgisayarda ya da cep telefonunuzda yarım saatlik bir süre ayırarak AREA metodunun bazı bölümlerini uygulayabiliyor ve nasıl bir karar verici olduğunuzu öğreniyorsunuz.
Karar verme sürecimde güçlü olan yanlar neler, zayıf olan yanlar neler? Hangi alanlarda takılıyorum ve önyargılarım karar alma sürecimde bir tuzak oluşturuyor? Bu alanları nasıl kısıtlayabilirim? Bu tür soruların yanıtını bulmak için geliştirilen Decisive modülleri ABD’de şu an ulusal çapta liselerde ve kolejlerde kullanılıyor.
Bu modülü kullanmak isteyen eğitim kurumları ve şirketler bu yazılımn lisansını alıyor ve bünyesinde kullanıyor. Herhangi bir öğretmene eğitim vermeye gerek kalmadan gençlerin karar verme süreçleri için okul bünyesinde de kullanıldı.
İsrail ve Filistinli kadın girişimcileri yakınlaştırdı
Hiç hükümetlerle çalışmayı düşündünüz mü? Çünkü günümüzde en karmaşık kararlar hükümetler seviyesinde veriliyor. Suriye gibi sıcak ihtilafın olduğu bölgelere ilişkin kararlarda da kullanılabilecek bir yöntem mi AREA?
Bugün tanık olduğumuz birçok ihtilafın temelinde ‘güvensizlik’ yattığını düşünüyorum. AREA ise işbirlikçi bir omurga üzerine oturtulmuş bir sistem. Yani düşünce yapımızdaki hataları, insan davranışının sosyal tarafını analitikle birleştiriyor karar verme süreci için. Aslında AREA ile kendi egonuzu denetliyorsunuz ve diğerlerini ve geldikleri yeri dinlemek için daha iyi bir fırsat yaratıyorsunuz. Çünkü bugün yaşanan büyük sorunların hiçbirini dinlemeyi öğrenmeden ve motivasyonlarımızı anlamadan çözmek mümkün değil.
Terörle mücadele birimi profesyonelleriyle de bu yöntemi kullandım. Kudüs’teki ABD konsolosluğunda üç konuşma yaptım. Bunlardan biri Filistinli ve İsrailli kadın girişimcilereydi. Etkinliğin başında iki ayrı grup odanın farklı köşelerinde duruyordu. Onlarla AREA metodunun dijital enstrümanlarının olduğu Decisive üzerindeki ‘sorun çözme profili’ modülünü kullandım ve onları profillerine göre gruplandırdığımda gecenin sonunda konuşup gülüşüyorlardı, birbirlerine ‘çak’ yapıyorlardı. Çünkü yöntemde vurgulanan noktalardan biri de ‘ortak noktalarımız neler’ sorusu. Sorunları çözmek için ortak gücümüz nedir?
Umuyorum ki insanlara yaptığım konuşmalar ve verdiğim workshoplar ile AREA yöntemi yaygınlaşır ve karmaşık kararları için kendileri başvurarak bu yöntemi kullanırlar.
Finansal kararlar için ikinci kitap
İkinci kitabınız finansal alanda verilen karmaşık kararlara yönelik. Yatırımcıların zor kararlarında da çalışıyor mu AREA yöntemi?
Finansal kararları verirken sorulması gereken soruların kişisel ve profesyonel hayattaki karmaşık karar süreçlerine göre çok daha spesifik olması nedeniyle ikinci bir kitabım ‘Investing in Financial Research’ü yazmaya ihtiyaç duydum. Columbia Business School’da bu kitapla eğitim veriyorum. Ana dersimizde finansal kararları nasıl vereceklerini ve nasıl yatırım yapacaklarını konuşuyoruz. İstanbul Finansal Analistler Derneği CFA Society İstanbul’da da bir konuşma yaptım bu hafta.
Burada Volkswagen’in emisyon krizi gibi hisselere büyük etkisi olan durumlarda verilecek kararlardan mı bahsediyorsunuz vaka örneklerinde?
Evet Volkswagen emisyon krizi buna iyi bir örnek. Hisselerin hızla düştüğü bir durumdu. Bu bir alım fırsatı mı? Yoksa düşüş devam edecek mi? Böyle bir durumu nasıl değerlendirirsiniz? Finansal problemlerin çözümüne yönelik Investing in Financial Research kitabımda anlattığım yöntemler tam da böyle durumlarda alınacak karar süreçlerine yönelik. Ya da bilmediğiniz bir şirketin hisselerini almak istiyorsunuz, ya da halka açık bir şirkette çalışma kararı verme aşamasındasınız.
Siz de kararlarınızı AREA yöntemiyle mi alıyorsunuz peki?
Bende karar verme sistemi değil işletim sistemi gibi oldu artık. Biriyle buluşacaksam ‘Bu insan benle neden görüşüyor? Benden beklentisi nedir?’ diye düşünerek görüşmeye bu soruların cevaplarıyla gidiyorum.
Bazen bir buluşmadan ayrıldığınızda o anda düşündükleriniz ve sonrasında durumu değerlendirdiğinizde düşünceleriniz çok değişmiş olabiliyor. Yani sizin karşısınıza daha iyi hazırlanarak çıkarsam, sizinle daha iyi bir diyalog kurarım.
Kimlerle çalışıyor?
ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs, ABD merkezli düşünce kuruluşu Milken Institute, Strauss’un danışmanlık verdiği kurumlardan bazıları.
ABD’de bir çok birey Cheryl’in kitaplarını karar vermek için bireysel ve profesyonel yaşamlarında kullanıyor. Dev şirketler zor kararlarını AREA metoduyla daha bilgili bir şekilde almaya çalışıyor. Geçtiğimiz günlerde University of California Berkeley’de finans mühendisliğinde master eğitimi alan öğrencilere ders vermiş. Columbia Business School’da ise finansal yatırım kararları konusunda ders vermeye devam ediyor.
Bu hafta Türkiye’de Marmara Üniversitesi’nde bir workshop veren Strauss Türk girişimcilerle de bir araya geldi.