Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
TÜİK kamu görevi yapıyor. Verileri eksik göstermesi kamu görevini kötüye kullanmaktır.
Dahası maaş ve ücret alandan, devlete ve işverene haksız gelir aktarmaktır. Eğer 2019’dan beri maaş ve ücretler gerçek enflasyona göre düzeltilseydi, bugün herkesin eline yüzde 31 dolayında daha fazla para geçecekti.
İşçi ve memur sendikalarının TÜİK’e ve hükümete dava açmaları gerekir.
Öte yandan, insanların yaşadıkları enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında fark olması, herkeste panik yaratıyor. Güven bunalımına neden oluyor. Sonuç fiyatları spekülatif düzeyde artıranlara bir gerekçe sunmuş oluyor.
Bir hükümetin resmi verilere müdahalesi, TÜFE’yi düşük göstermesi, halkı ve özellikle iktisatçıları aptal yerine koyması demektir. Nasıl olsa anlaşılacağını, ters tepeceğini ve güven sorunu yaratacağını, istikrarı daha çok bozacağını anlayabilen aklı başında ekonomi yönetimi bu kadar fahiş hata yapmaz.
Aslında enflasyonda artış, yalnızca faiz nas ve diğer yanlış politikalara da açıklanamaz. Hükümetin siyasi kararları, siyasette ayrışmanın, kayyum atamaları ile ortaya çıkan güven kaybının ve toplumu paniğe sokmasının da etkisi var. Geleceğini riskli görenler, fiyatları panik içinde artırıyorlar.