Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
İş dünyasının ağırlıklı görüşü, asgari ücretin 22-23 bin lira düzeyine çıkarılmasıdır.
Muhalefet ise asgari ücretin en az 30 bin lira olması gerektiğini savundu.
2025’te beklenen TÜFE kadar artırılmasını da öneren yetkililer de oldu.
Aslında birtakım objektif standartlar getirerek, asgari ücreti siyasetin fahişesi olmaktan kurtarmak gerekir.
Ancak bu sene zaman daraldı. Bu nedenle 2025 asgari ücret artışı, TÜFE düzeltmesi ve refah payı ile birlikte yüzde 50 oranında artırarak, 25,500 liraya çıkarmak gerekir. Daha da doğrusu Türk-İş’in tek kişinin asgari yaşam maliyeti üzerinden değerlendirmektir. 2024 yılını baz alırsak 2025 yılı için bu değer 36.000 lira dolayında oluyor.
Kalıcı çözüm için;
Türkiye’de sendikalaşma hakkını ve grev hakkını yeniden getirmeliyiz.
AK Parti iktidarında sendikasızlaştırma politikası uyguladı. Sarı sendikacılık arttı.
*1994 yılında sendikalı işçi oranı yüzde 69,3 idi,
*2001 yılında yüzde 57,2 oldu.
*2024 yılında yüzde 14,8’ e geriledi.
Grev hakkı kâğıt üstünde var ve fakat hükûmet iki ay erteliyor ve sonrasında işçi ancak uzlaşmaya gidiyor. Hükûmetin keyfi ertelemesine sınır getirmek gerekir.
Geçinme endeksi ve asgari yaşam maliyeti standardı getirmeliyiz.
İTO geçinme endeksi oranı her zaman TÜFE oranından 10 ile 20 puan daha fazla oldu.
İşçi ve memurun harcama sepetine uygun bir geçinme endeksi ve asgari yaşam maliyeti endeksi hesaplamak gerekir.