İsrail’de, yolsuzluk iddialarıyla soruşturma altında olan Netanyahu, siyasi sistemin, solun felç olmasından yararlanarak, yeniden başbakan oldu. İroni Netanyahu’nun başbakan olmak için dayandığı Itamer Ben Gvir ve Bezal Smotrich’in kimliğinden kaynaklanıyor. Bunlar, dinci ırkçı, homofobik, şiddet ve “etnik temizlik”, yanlısı (tüm Arapları sınır dışına çıkarmak istiyorlar), Yahudi ırkının/dininin üstünlüğünü savunan, militanları duvarlara, “En İyi Arap Ölü Araptır” sloganları yazan Kahani hareketinden geliyorlar.
Böylece 6 milyon insanını faşist soykırımda kaybeden Yahudi halkının kurduğu devletin, hükümetine, Haaretz’de Yossi Klein’in “Artık resmileşti: Faşizm biziz” saptamasında vurguladığı gibi faşistler, savunma ve güvenlikle ilgili bakanlıklara talip olarak ortak oluyor. Noah Landau’ya göre de “Dünya İsrail’i kendinden, bu kez de kurtaramayacak”. Gerçekten de Amerika’dan Avrupa’ya, “süreç olarak faşizmin” etkisi altında girmemiş bir ülke kaldı mı?
Sosyalizm ise hemen hiçbir yerde “süreç olarak faşizme” karşı halkın öfkesine, kederine tercüman olacak, bir eylem pratiği, bir büyük slogan ve program üretemiyor, “kapitalist gerçekçilik” içinde kaldığı sürece de üretemeyecek. Siyasette “orta zemin”, kalıcı yapısal reform olasılığı çoktan yok oldu: Her düş kırıklığı “süreç olarak faşizmi” daha da hızlandırıyor.