Kapitalist toplumları “liberal demokrasi” ile yönetmek çok zorlaştı. Bu zorluğun, imkânsızlığa dönüşmeye başladığı koşullarda faşizmin çeşitli unsurları seçeneklerin içine girmeye başlıyor. Ne yazık ki günümüzde “gerçeklik” demokrasiden yana değil.
Kapitalizmin, birbirini besleyen çelişkilerinden oluşan “yapısal krizini”, bugünlerde tarihçi Adam Tooze “polycrisis”, ekonomist Nouriel Roubini “mega tehditler” olarak tanımlıyor. Bu tanımlamalar, birbirini besleyen bir ekonomik, jeopolitik ve iklim krizleri “kümesine” işaret ediyor ama “kümenin” temelini oluşturan “şey”den, bir anlamda “töz”ünden söz etmiyor. Bu “töz”ü konuşmaya başladığımızda da imkânsızlıklarla, çözümsüzlüklerle, artık işlemeyen modellerle karşılaşıyoruz.