Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Kürt meselesini hiçbir şekilde ağzına almayan, DEM Parti’nin sürekli kapatılmasını savunan Devlet Bahçeli ne oldu da böyle konuşmaya başladı? Evet, konuşmasının içeriği insan hakları savunucuları tarafından kabul edilebilir nitelikte değildi belki ama bu konunun konuşulmaya başlanması bile esas olarak önemliydi…
…Bizim yıllardır dile getirdiğimiz bu gerçeği bu süreç başladığında bir baktık ki bugüne kadar cezaevindeki mahpusları ağızlarına dahi almayan MHP’li Feti Yıldız dile getirdi. Tabii ki şaşırtıcı, şaşırtıcı ama bu sözlerin söylenmesini önemsiz de bulmuyorum. Çünkü demek ki verilen bir mücadele bu noktaya getirmiş yapılan söylemleri. Yani burada insan hakları mücadelesinin gücünü de görmek gerekiyor. Devlet şunu çok iyi biliyor, evet, bu insanlara haksızlık yapılıyor, hukuksuz bir şekilde hasta mahpuslar cezaevinde tutuluyor. İşte Feti Yıldız’ın yaptığı bu açıklama aslında bu gerçeğin bir bakıma dışavurumudur. Yeterli midir? Tabii ki değildir. Eğer bu süreç devam edecekse cezaevlerinde yine haksız yargılamalarla yargılanıp cezalandırılan birçok mahpus var. Bu insanlar sadece, düşünceleri nedeniyle cezaevlerindeler. Milletvekilleri, gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları hiçbir kayda değer veri olmamasına rağmen suçlanarak cezaevinde kalmaya devam ediyorlar. Bir siyasi genel affın mutlaka büyük bir ihtiyaç olarak karşımızda durduğu açık bir gerçek. Bunun dışında hukuk sisteminde önemli değişikliklerin yapılması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin birçok uluslararası sözleşmenin altında imzası var. Bu sözleşmelere uygun düzenlemelerin derhal vakit geçirmeksizin yapılması gerekiyor. Kadın hakları, LGBTİ+ hakları, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, ekonomik haklar gibi konularda çok fazla değişikliğe ihtiyaç var.