• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Erdoğan'ın yokluğunda geçiş süreci ekonomisi nasıl olurdu?

09/11/2021 22:57

M. MURAT KUBİLAY

mmkubilay@gmail.com

Politik sonuçlarını bir kenara bırakalım ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın siyasete devam edemediği bir ortamda ekonominin gidişatı hakkında sorulması gerekli soruları soralım. Türkiye’de ekonomi yönetimine siyasi etki had safhada, belirli değişikliklerin öngörülemeyecek büyüklükte sonuçları olabilir. Daha önce hiç olmadığı kadar devlet tek başlılık üzerine kurgulandı; yani böyle sürpriz bir durumda sarsıcı sonuçlar beklenmeli.

Erdoğan’ın aday olmayacağı veya olamayacağına ilişkin senaryolar yeni değil, 2018’den itibaren popülarite kaybına bağlı olarak aralıklarla konuşuluyor. Bu tartışmayı son dönemde alevlendirense Erdoğan’ın sağlığına ilişkin endişeler oldu. Bu konuda kamuoyuna açıklanmış tatmin edici bilgi yok. Varsayalım ki Fahrettin Altun’un yayınladığı gibi ‘Dosta güven, düşmana korku’ söylevindeki gibi olsun. Bu durumda dahi seçimleri kazanabilmesine ilişkin çok şüphe var. Mart 2014’teki yerel seçimleri ve Kasım 2015’teki genel seçimleri anımsayalım. Gezi Direnişi’nin başlaması ve ardından AKP ile FETÖ arasındaki ilişkinin kopması sonucunda AKP’nin önemli bir yara alabileceğinden endişe ediliyordu. Yine 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonraki sürecin AKP aleyhine gelişebileceğine dair şüpheler vardı ve Kasım 2015 seçimi öncesinde siyasi belirsizlik had safhadaydı. Doğal olarak hem hisse senedi hem tahvil hem de döviz piyasalarında bu konu ana gündemi oluşturmuştu. Her iki seçimde de birini tek başına diğerindeyse yeni bir müttefikle hafif yaralı olarak AKP gücünü korudu. Yalnızca öngörülebilirlik ile istikrar beklentisindeki piyasalar tatmin oldu. Haziran 2019’daki tekrarlanan İstanbul seçimleri de ilk bakışta benzer görünüyor, fakat Haziran 2018’de seçilmiş Erdoğan’ın 4 yıl daha görev süresinin bulunması nedeniyle piyasa etkisi ayrışıyordu.


Son olarak konuyu Erdoğan’ın sağlığı ile ilişkilendirelim; Mayıs 2002’de Başbakan Bülent Ecevit’in hastaneye yatırılmasını; ardından yaşanan politik ve iktisadi belirsizliği anımsatalım. Şu an için böyle bir durum yok, zaten tıp bilimi daha gelişti ve Saray’da neredeyse tam teşekküllü bir hastane olduğu söyleniyor. İki olay arasında paralellik var ama sınırlı.

Böyle bir olay yaşandığında akla ilk gelen sorular ne olurdu? Hazine ve Maliye Bakanı en başta olmak üzere, kabine aynı kalacak mı? Erdoğan’ın görevini sürdürememesi halinde onun yetkilerini kullanan kişi (muhtemelen Fuat Oktay) TCMB’ye benzer faiz politikası müdahalelerinde bulunacak mı? Anayasa gereği Türkiye baskın bir seçime mi gidecek, yoksa Erdoğan koltuğunu koruyup yetkilerini fiili olarak devretmekle mi yetinecek? Erdoğan için hazırlanmış olan mevcut başkanlık sistemi sürdürülebilecek mi? Mega projeleri ve devlet bankalarındaki siyasi kredileri imzalayan bürokrasi eskisi gibi cesur davranacak mı? AKP içerisinde bir liderlik yarışı veya MHP ile ayrışma olacak mı? Buna karşılık Millet İttifakı bütünlüğünü sürdürecek mi? Çekilme sağlık sorunları kaynaklı olursa seçmen bakışında yönetim krizi mi yoksa duygusallık mı hâkim olacak? Piyasaları yakından ilgilendiren Halkbank davası ve S-400 tedarikinde bir değişiklik yaşanır mı? Erdoğan’ın yerine fiilen görevi üstlenen seçimleri kazanabilmek için kredi ve kamu harcaması genişlemesi yapar mı?

Görüldüğü üzere sorular çok. Günlük sohbetlerde en çok akla gelen Erdoğan’ın seçimlere girmesi ve kaybetmesi halinde bu durumu nasıl kabullenecek olduğu. Fakat süreç bu noktalara varmaz ve öncesinde kesilirse, işte o zaman ne olacağı daha meçhul. Uzun vadede Erdoğan’ın tercihlerinden ötürü yaşanan dış politik ve iktisadi krizlerin yatışacağını düşünmek zor değil; fakat geçiş süreci pürüzsüz olur mu? Tüm bunların hesaba katılması gerekiyor.

Gönül isterdi ki mesleki alanımızda konuşmakla yetinebilelim. Fakat tüm ülkeyi ve tabii ki iktisadi kararları resmen veya fiilen kendisine bağlayan; ekonomist olduğunu iddia eden bir cumhurbaşkanı varken, onun devam edememesi halinde arkasında bırakacağı durumu tahayyül etmek gerek. Hikâyenin sonu nereye varır, bu kısım beni aşıyor. Ancak geçtiğimiz hafta 3 Kasım tarihinde piyasalarda yaşanan gerginlik, bu soruları sormamız gerektiğini gösteriyor.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: M. Murat Kubilay

SON HABERLER

Zelenski ateşkese hazır: Görüşmeler için Vatikan ve Türkiye'yi değerlendiriyoruz

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, ABD Başkanı Donald Trump’a müzakerelere hazır olduklarını söyledi.

'Altın kalpli' katil balinalar, pilot balina yavrularını evlat ediniyor

Bilim insanları katil balina sürülerinin pilot balina yavrularını evlat edindiğini keşfetti.

Trump: Vatikan, Rusya-Ukrayna müzakerelerine ev sahipliği yapabilir

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin çok iyi geçtiğini ve Rusya-Ukrayna müzakerelerinin hemen başlayacağını açıkladı.

Eski Deva Partili vekil Seda Kâya Ösen CHP'ye katıldı

DEVA Partisi’nden istifa eden İzmir milletvekili Seda Kâya Ösen CHP’ye katıldı.

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Tarihin bazı anları vardır; sadece bir milletin yönünü değil, ruhunu da değiştirir.
19 Mayıs 1919, işte tam da böyle bir andır.

Onu anlamak
Demokrasi Zirvesi'ne uzaktan bakarken

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 758 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Şükrü Hatun: Sokaklarda şişmanlık taramasının iyi bir fikir olmadığını düşünüyorum

Aziz Çelik: Genç istihdamı ve genç işsizliğine ilişkin tablo giderek vahim bir hâl almaya başlıyor

İpek Özbey: Ülkenin geleceğinin emanet edildiği gençler hangi sorunlarla mücadele ediyor?

Müjdat Gezen: Sakın bu şarkıyı yasaklamasınlar?

Orhan Bursalı: Yaşasın 19 Mayıs, yaşasın gençlik

İbrahim Kahveci: Görüntüde büyüyoruz ama gerçekte fakirleşiyor

Abdulkadir Selvi: 'Bir oy CHP'ye, bir oy HDP'ye' derken PKK'nın Lozan'la ilgili değerlendirmelerinden haberiniz yok muydu?

Murat Muratoğlu: Türkiye'de enflasyonun asıl dümeni siyaset rüzgarıyla döner

Deniz Zeyrek: 500 milyon liralık bu kamu zararının hesabı sorulmayacak mı?

Saygı Öztürk: 'PKK'nın silah bırakması' tartışmaları

Erdal Sağlam: 19 Mart krizinin ekonomide yarattığı tahribatın etkisi devam ediyor

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×