Dünya çapında otoriter eğilimleri gerekçesiyle eleştirilen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik ‘Orwell sizi ayakta alkışlardı’ sözleri ve ‘Türkiye’nin rönesansını yaşadığı‘ yönündeki tespitiyle tepki çeken yazar Alev Alatlı, eleştirileri ”Okumuşlar‘ın ambargosu altındayız” diyerek yanıtladı. Alatlı, ‘Beyaz Türkler‘ diye tanımlanan kesim için de, ”… Onlar da hayalleri ve yalanlarıyla öldüler” dedi.
Alatlı’nın iktidara yakın Yeni Şafak gazetesinden Ayşe Böhürler’le söyleşisinde öne çıkan bölümler şöyle:
‘Konuşmam doğru anlaşılmadı’

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde edebiyat alanında ödül alan Alatlı, teşekkür konuşmasında Erdoğan’a methiyeler düzerken, Gezi eylemlerine laf çarpmaktan da geri durmamıştı. Fotoğraf: DHA
* Doğrusunu isterseniz, kendimi Kâbus’u tekrar yazarken/yaşarken buldum. Hatırlarsınız, o romanda ki adı üstünde bir distopyadır, afazik bir Türkiye hikâyesi kurgulamıştım. Bütün bir millet olarak sözcükleri anlama/kullanma melekemizi kaybettiğimiz, içgüdüleriyle yaşayan yabanıl bir kalabalığa dönüştüğümüz durum. Birbirimizle ancak bağırış, çağırış, itiş kakış, küfür, hakaret düzleminde ilişki kurabildiğimiz bir hal ve onu izleyen ölümcül ayrışma. Kâbus neticeten bir kurguydu ama bugün yaşananlar sahici. Algısal afazi, anlamsal afazi, içgörü yoksunluğu alarm veriyor.
‘Koyunun altında buzağı aranıyor’
* İçine düştüğümüz anomalide benim konuşmamın yarattığı öfke furyası devede kulaktır. Nihayetinde, söylediklerim bir yazarın hezeyanı olarak da geçiştirilebilir. Kâbus’un girişinde, parmağıma değil, gösterdiğim yere bakın derim ya, öyle. Büyük resme bakınca, önyargıların, mesnetsiz korkuların güdümünde, koyunun altında buzağı arayan, fitne fücur bir topluma dönüşmekte olduğumuzu görüyorum. Ben ondan korkarım.
‘Orwell krizi, olası okumaları paralize etti’
* Daha “George Orwell” derken patlayan isterik öfke krizi, olası okumaları da paralize etti. “Olası” diyorum çünkü törenden birkaç gün sonra ben kendi web sitemde yayınlayana kadar ortada yerilecek ya da övülecek bir metin de yoktu. Trajik, tabii. İnsan ülkesini böyle görmek istemiyor.
‘Beyaz Türklerin geri dönmeleri mümkün değil’
* Bilginin seçkin bir azınlığın tekelinde olduğu günler geride kaldı. Rasyonel otoritenin bile yok olduğu bir süreç yaşanırken, beyaz Türklerin geri dönmeleri mümkün değildir. Rasyonel otoriteden kastımın hoca ve talebesi bağlamında, bilenin bilmeyen üzerindeki otorite olduğunu hatırlatayım.
‘Beyazlaşacağım derken ucubeleşen zavallılar var’
* Beyaz Türklerin bir vasıfları da yabancı dillere, dünyaya dair malûmata ulaşmalarını mümkün kılan ayrıcalıklarıydı. Günay Rodoplu gibi onlar da hayalleri ve yalanlarıyla öldüler. Ama itiraf etmeliyim ki ben asıl Michael Jackson tipolojisinden korkarım. Beyazlaşacağım derken ucubeleşen zavallı.
‘Okumuşlar’ın ambargosu altındayız
* Bakın, bir cümlede ne dendiğini ancak ikinci, üçüncü okuyuşunda kaptırabilen “okumuşlar”ın ambargosu altındayız. Toplumsal afazinin ülkeyi siyasal kutuplaşma şöyle dursun, atomizasyonla tehdit ettiği aşamadır bu. Mevlana’nın “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır” saptaması da teselli etmiyor.
‘Mehmet Şimşek’i devşirebilen sistem geri gitmez’
* Muhafazakâr dünya görüşüne muhalefet her zaman olacaktır da, “Beyaz Türkler”e atfedilen türden yabancılaşmanın kırılacağını düşünüyorum. Örnek vermek için söylüyorum, Mehmet Şimşek gibi Batman’dan üstelik Gercüş gibi daha da yoksul bir kazasından gelen bir Kürt’ten başarısı uluslararası ölçütlerde tartışılmaz bir Maliye Bakanı devşirebilen süreç geri gitmez.
‘Gülen cübbesini çıkarsın, siyasete girsin’
* Her şeyden önce meselenin “Hükümet taraftarları – Gülen taraftarları” şeklinde adeta eşitlenerek sunulmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Sayın Erdoğan hâlâ seküler/laik devleti yönetmek üzere temiz pak bir seçimle gelmiş bir lider, diğeri aslında tam da neye karşı olduğu bencileyin laik muhafazakârların anlayamadığı muhalif bir dini cemaatin reisidir. Ha, eğer, ülkeyi kendisinin daha iyi yöneteceğine, hepimizin şikâyet ettiği yolsuzluk vb. kötü uygulamaları ortadan kaldırabileceğine inanıyorsa, cübbesini çıkarıp siyasete soyunması gerekir. Kaç tane siyasi parti var, elli mi, yüz mü, bir tane daha kurulsa ne çıkar? Parti programını görür, adaylarının ehliyetini tartar, ona göre vaziyet alırız.
Söyleşinin tam metni
Yazar Alev Alatlı’dan Erdoğan’a: George Orwell sizi ayakta alkışlardı, yetmez Defoe de kalkardı!
Erdoğan’a ‘Orwell sizi alkışlardı’ diyen yazar Alatlı’ya göre Türkiye ‘rönesans’ını yaşıyor!