Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri törenindeki ödül konuşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, “Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı” demesiyle dikkat çeken yazar Alev Alatlı, toplum için bireyin ‘ehlileştirilmesi’ gerektiğini söyledi.
‘Toplumda baskı olacaktır’

Fotoğraf: DHA
Cumhuriyet’ten Ceren Çıplak’ın sorularını yanıtlayan Alatlı, toplumda baskı ortamı olup olmadığına yönelik soruya, şu yanıtı verdi: “Toplum” dediğinizde ille de baskı olacaktır. Birey bir biçimde ehlileştirilecektir ki bir kutsal, bir idea, bir dünya görüşü etrafında toplanabilsin ki, bir ‘toplum’dan söz edebilesiniz.”
Alatlı, sosyal medyayı da ‘başlıbaşına bir baskı unsuru’ diye niteleyerek şöyle dedi: “Türkiye özelinde toplumsal baskı var mıdır? Elbette, vardır. Dinsel hassasiyetler, nasslar, gelenekler, örfler, âdetler bireyi baskılar. Mahalle baskısı bir vakıadır. Sosyal medya dedikleri bile başlı başına bir baskı unsurudur.”
‘Erdoğan sahici, eşdeğerlik sözünden rahatsız olmam’
Alatlı, ‘sahici’ bulduğunu söylediği Erdoğan’ın kadın-erkek eşitliği yerine eşdeğerliği savunmasından da rahatsız olmadığını belirtti.
Alatlı, “Erdoğan’ın sahici olmasının da ötesinde hasbi ve harbi olduğu muhakkaktır. Öte yandan, Erdoğan’ın kadın-erkek ‘eşitliği’ yerine ‘eşdeğerliliği’ni savunuyor olmasından rahatsız olmam, çünkü bu tutumu hiçbir zaman inkâr etmediği muhafazakâr dünya görüşünün bileşkenlerinden biridir” dedi.
‘Beni soyutlamalar rahatsız eder’
Alatlı’nın iktidarın kadın üzerinde baskı olup olmadığına yönelik soruya ‘kadın’ kavramını sorgulayıp, ‘iktidar’ı da soyut bir kavram olarak gördüğünü anlatması dikkat çekti.
Alatlı sorudan çok, kavramların irdelenmesine odaklanarak şöyle konuştu: “’Kadın’ derken? Tanımında mutabık olduğumuz, budur diyebileceğimiz bir ‘model’, homojen bir kimlik bulmalıyız ki, biyolojik benzerliklerimiz dışında bir anlam ifade etsin ‘kadın’. Bakın, ‘iktidar’ da bir o kadar muğlak bir gönderme. Kimden bahsediyoruz? Hükümet üyelerinden mi? AKP milletvekillerinden mi? Öyleyse hangilerinden?”
‘Gözüm Erdoğan’ın üstünde’
Erdoğan’ın otoriterliğinin kendisinin de alıntı yaptığı George Orwell’in 1984 kitabındaki ‘Duvarlara asılı posterlerdeki Büyük Birader’in gözü’ olarak yorumlanmasıyla ilgili soruya “Ne münasebet!” cevabı veren Alatlı, “Tersine, benim gözüm Erdoğan’ın üstünde! Yadırgadığım önerileri yok mu? Elbette, var. Ona bakarsanız, Atatürk’ün de, İnönü’nün de, Demirel’in de, Özal’ın da yadırgadığım önerileri vardı. Hatta, bazen Gazi Paşa ile yaşamlarımız kesişseydi, fena halde birbirimize girebilirdik diye düşündüğüm olur” diye konuştu.
‘Demokrasi feragat rejimidir’
Alatlı, Erdoğan’ın ‘incinebilirliği’ne de değindi: “Şaka bir yana, bakın, Sayın Erdoğan, benden daha kolay incinebilir konumdadır. Nihayetinde bir siyasidir, olduğu konumunu muhafaza etmesi, benim ona vereceğim oya bağlıdır. Benim derken, ‘bizim’ demek istediğim açık.”
Demokrasiyi ‘feragat rejimi’ olarak tanımlayan Alatlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ha, benim dahil olmadığım “bizim,” yani aynı vatanı paylaştığım yurttaşlarımın oyu, şahsen haz etmediğim yöne akarmış, n’apalım?! Çaylar, bu defa da bizden olacak. Demokrasi bir tarafıyla da feragat rejimidir. Hayatın ille de sizin istediğiniz gibi akıyor olmamasına tahammül edersiniz.”