Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Fransa’da, nasıl ‘Türk malı almayın’ deniyorsa ben de şimdi milletime sesleniyorum. Sakın Fransız malına iltifat etmeyin, satın almayın” dedi.

Mevlid-i Nebi Haftası’nın, Beştepe’deki açılış programında konuşan Erdoğan, “Şimdiden çarşambayı-perşembeye bağlayan gece kutlanacak Mevlit Kandili’nizi kutluyorum” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
*Salgın nedeniyle haftayı buruk yaşıyoruz. Genel tabloya göre sıkıntı gördüğümüz alanlarda müdahale yapmaktan çekinmiyoruz. Tüm dünyada hasta sayısının ürkütücü boyutlara ulaştığı şu günlerde milletimden tedbirlere daha sıkı sarılmalarını rica ediyorum. Bir süre daha sabredecek ondan sonra feraha kavuşacağız.
*Tek hüzün salgın sürecinde kaybettiklerimiz değil. Müslümanların içinde bulunduğu ahval. İslam aleminde, zulmün, terörün, işkencenin, dinimiz ve peygamberimizce yasaklandığı fiilin yaşandığına tanık oluyoruz. Suriye’de 1 milyondan fazla insan öldü. Yemen’de bedeli yüzbinlerce masum çocuk ödedi. Libya, Filistin’de acılar yaşandı. İslam beldelerinden anaların feryatları, çocukların çığlığı yükseliyor.
*Sırf Müslüman olduğu için öldürülen kardeşlerimiz, din değiştirmeye zorlanan kardeşlerimiz var. İşte Fransa’da yaşananlar, Almanya’da yaşananlar. Tüm dünyanın gözü önünde oluyor.
*Batı, özellikle Hristiyanalra, Musevilere sesleniyorum. Bizim dinimizde Hristiyan olmak suç değil, Musevi olmak suç değil. Biz ona da sahip çkıyoruz.
*Fransa’da Müslümanlara bir zulüm varsa hep birlikte oraya sahip çıkalım diye dünya liderlerine sesleniyorum.
*Açık söylüyorum; günümüzde Batı’da Müslüman olmak İslam’a göre hayat sürmek giderek imkansız hale geliyor.
*Batı’da yükselen İslam karşıtlığı bugün artık kitabımıza, peygamberimize topyekün saldırıya dönüştü.
*Fransa’nın, akli noktada kontrole muhtaç olan liderinin teşvikiyle bu saldırılar yapılıyor.
*İslam ve Müslüman düşmanlığı, kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet başkanı seviyesinde desteklenen politika haline gelmiştir.
*Sabah ezanında camilere baskın, devlet başkanı düzeyinde saldırılar bir tesadüfün sonucu değil.
*Şansölye Merkel’e de sesleniyorum; hani sizde din özgürlüğü vardı, hani sizde din veya dinini yaşayanlara karşı devletinizin güvencesi vardı? Peki bir sabah namazında nasıl oluyor da 100’ü aşkın polis camiye saldırıyor? Bunların tam tersini siz bugüne kadar Türkiye’den duydunuz mu? Hayır. Niye, çünkü bizde gerçek din özgürlüğü var.
*Batılı siyasetçiler iç ve dış politikadaki başarısızlıklarını Müslümanları hedef alarak örtmeye çalışıyor.
*Korkarım çok daha sinsi bir planın çarkları işlemektedir. Altı milyon insanı Avrupa’da yaşayan bir ülkenin cumhurbaşkanı olarak o ülkelerin liderlerine seslenmek istiyorum. Müslümanları düşmanlaştırarak elde edebileceğiniz hiçbir kazanım yoktur. Çapsızlığınızı perdelemek amacıyla girdiğiniz bu yolun sonu felakettir.
*İslam düşmanlarını ve ırkçı terörizmi bir ulusal güvenlik tehdidi olarak görüyoruz ve planlarımızı ona göre yapıyoruz.
*Siz gerçek manada faşistsiniz, siz gerçek manada Nazi’nin adeta zincir halkalarısınız.
*Ülkemizle ilgili olur olmaz her konuda görüş bildiren Avrupa Parlamentosu üç maymunu oynamaktan vazgeçmeli.
*Avrupa, Fransa lideri Macron’un başını çektiği nefret kampanyasına “Dur” demeli. Irkçılık, insanın akli ve vicdani melekelerini yok eden bir psikozdur.
*Kuran’ın ahırlarda, gizli saklı yerlerde öğretildiği zamalardan geçtik. Kursların kapısına kilit vuruldu. Camilerin emlak alanı olarak geçtiği günler yaşadık. 18 yılda sadece bu faşist zihniyeti ortadan kaldırmadık. Çok daha büyük adımlar attık. Okul kapısında kızlarımızın çıkışını bekledik; daha sonra bahar geldi. Meslek liseleri ve imam hatiplere uygulanan eşitsizliği ortadan kaldırdık.