Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘millet itifakı’nın CHP’li İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, “İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin büyük bir bölümü, komisyonların tamamı, başkan vekilliklerinin tamamı AK Partili. Zaten, bu sadece vitrin süsü olarak seçilse bile belediye başkanlığı yapacak, o kadar. Vitrin süsü” dedi.

Erdoğan, Bahçelievler Kocasinan’daki toplu açılış töreninde konuştu.
Konuşmadan satırbaşları şöyle:
yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Bir tarafta terör örgütleri zihniyetinin destek verdiği millet ittifakı (Erdoğan, burada aslında yanlışlıkla ‘cumhur ittifakı’ dedi. Metin, ajanslardan düzeltilmiş haliyle geliyor –Diken-). Öyle demiyor mu? Ne diyor Kandil? ‘Oylarımız millet ittifakı’nın adayına diyor.
‘Millet ittifakı’nın adayı kim belli. İsim vermeyeceğim gerek yok. Şu anda CHP başkanı Bay Kemal rahatsız oluyor bazı şeylerden, çıkamıyor meydanlara. Zira adayları genel başkanlarının adını bile anmaktan kaçıyor.
Bunlarda yalan tepeden tırnağa hepsinde ganimet. Genel başkanları nasıl yalan söylüyorsa, aynen adayları da öyle yalan söylüyor. Bunlar aynı zamanda yalanın ötesinde her türlü oyunu oynuyorlar. İşte Sayın Yıldırım ile programa çıkacakları zaman, moderatörle Marmara Etap otelinde bir araya geliyor, soruları alıyor, aldıkları bu sorularla beraber hazırlıklarını yapıyor ve o gece programa o şekilde çıkıyor. Bunların belgeleri bizde var. Oturduğu yerde kutular, o kutucukların içinde de bakıyorsunuz o kartonlar. Soru geliyor oradan hemen kart çıkarılıyor. Bunların resimleri elimizde kayıtlı var. Ama ne diyor? ‘Ben böyle bir şey yapmadım.’ Sonra ne oldu kabul etmek durumunda, zorunda kaldılar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunlarınki yatsıya kadar bile yanmadı çabuk söndü. Pazar günü bu mumu tamamen söndürmeye var mıyız?
Diğer tarafta da CHP’nin adayı var. Kimdir bu adam? Bu adayın neler yaptığını söylersek kim olduğu daha iyi anlaşılır. Kendisi her fırsatta Sayıştay raporlarından söz ederek, büyükşehir yönetimini itham ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2016 mali denetim raporlarında yer alan konuların hiçbirinde kamu zararı tespit edilmemiştir. Dolayısıyla yargılama konusu değildir. Ama bu kişinin Beylikdüzü belediye başkanlığı döneminin sadece 2016 yılındaki faaliyetleriyle ilgili 11 adet kamu zararına yol açan işlem tespit edilmiştir. Kim tarafından, Sayıştay tarafından. Bunlar bizim elimizde belge. Ama kendisi böyle bir belge ortaya koyamadı. Yapılan yargılama sonunda bu zararların kendisinden tazminine karar verilmiştir. Bu adayın sicili Sayıştay raporlarıyla tespitli şekilde bozuktur.
‘Anıtkabir defteri geri alındı, yalancının mumu yatsıya kadar yanar’
Bu nasıl bir iş, bu ne hırs. İstanbul İl Seçim Kurulu’nun verdiği mazbata, nihai mazbata değildir. Bunları ben yaşadım, bunları iyi bilirim. Dolayısıyla şimdi ne oldu? Yüksek Seçim Kurulu bu mazbatayı iptal etti mi? Şimdi de ne yapıyoruz? Seçime gidiyoruz. Anıtkabir’e bu attığı imza ile ne oldu? Anıtkabir yönetimi o yaprağı çekti, aldı. Al sana bir ders daha. Niye? Yalancının mumu, yatsıya kadar, o kadar yanar. Sahip olmadığı bir unvanı kullanana ne derlerse, bu kişi de işte odur.
Daha sonra ne yapıyor? Belediyenin kapısından içeri girer girmez, dışarıdan birilerini getirip, kanuna ve her türlü usule aykırı şekilde belediyenin verilerini kopyalamaya çalışıyor. üç kişi getiriyor dışarıdan, belediyenin personeli değil. Bunlarla verileri kopyalıyor. Ondan sonra da diyor ki ‘Ne olacak? Bunlar yapılır.’ Çok da pişkin. Bu veri hırsızlarına da ne denildiğini gerek hukuki literatürde, gerekse siyasette çok iyi bilirler. Halbuki belediye verileri, teknik bir zorunluluk olarak zaten iki farklı yerde sürekli yedeklenir. Demek ki, derdi verileri korumak değil, onları alıp bir yerlere servis etmektir. Bu ne metodudur biliyor musunuz? FETÖ metodudur, FETÖ. Bunlar hep verileri çalardı. Kimlerle? Yargıdaki elemanlarıyla. Burada da aynısını yaptılar. Neyse ki bu teşebbüsü, mahkeme kararıyla engellendi. Başka ne yapıyor? Kendisi Ankara’dayken, İstanbul’da evrak imzalıyor. Halbuki bir belediye başkanı, şehir dışına çıktığında, ona vekalet eden kişi imzaya yetkilidir.
Daha başka ne yapıyor? İki adayın birlikte katılacağı televizyon programının moderatörüyle aynı odaya kapanıyorlar, orada çalışmalarını yapıyorlar. Birisi ‘2-3 dakika görüştük’ diyor, öbürü ‘5-10 dakika görüştük’ diyor, öbürü ’10-15 dakika görüştük’ diyor. Halbuki tespit ettik, görüşmenin süreci 45 dakika. Aynı odada birlikte kalmışlar. Yani soruları çalmışlar. Diyorum ya yalan, hep yalan. Üstelik bununla kalmıyor, çıktığı televizyon programında Binali beyin soruları istediği yalanını yüzü kızarmadan söyleyebiliyor.
Başka? Bayramda Ordu’ya gidiyor. Hakkı olmadığı halde, kullanmak istediği VIP kapısından geçişi engellenince, devletin valisine galiz hakaretler ediyor. Yani, haysiyet cellatlığı yapıyor. Valiler, cumhurbaşkanlarının o ildeki temsilcisidir. Valiye hakaret, cumhurbaşkanlığına hakarettir. Daha ileri gidiyorum millete hakarettir. Sen kalkıp da bir valiye, ‘it’ diyemezsin. Baktı ki bu iş zora gidiyor bu sefer ne yaptı? Dedi ki ‘Ben it demedim’. Dedim ki ‘İtleşme’. Böyle manevra yaptı. Bunların hepsi televizyon kayıtlarında var mı? Var. Yazılı medyada var mı? Var. Sen bu milleti enayi mi zannediyorsun? Bunların hepsi ortaya çıktı.
‘Vitrin süsü, bunu biliyor’
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin büyük bir bölümü, komisyonların tamamı, başkan vekilliklerinin tamamı AK Partili. Zaten, bu sadece vitrin süsü olarak seçilse bile belediye başkanlığı yapacak o kadar. Vitrin süsü. En ufak bir yanlışta karşısına kim dikilecek? Meclis dikilecek. Şimdi diyor ki ‘Beni çalıştırmayacaklar.’ Daha şimdiden konuşmaya başladı. Demek ki doğru dürüst hareket etmeyeceğini biliyor ve AK Partili belediye meclis üyeleri de doğru dürüst hareket etmeyenlere yol vermezler. Bunu biliyor.”
‘Keyfin artsın inşallah’
“Sürekli ‘Görmedim, duymadım, söylemedim’ modunda. Bir de ‘Keyif alıyorum.‘ Bu tür şeyleri var. ‘Şundan keyif alıyorum, bundan keyif alıyorum.’ Keyfin artsın inşallah. Pazardan sonra daha da artacak. Merhum Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi ifade edecek olursak, ‘Nereden baksan tutarsızlık’. Yaptıklarında ve etrafında olup bitenlerden bu kadar bihaber CHP adayına, İstanbul yönetimi emanet edilebilir mi? Bu kadim şehrin geleceği ‘Zulüm 1453’te başladı’ diyenlere, akıllarının bir köşesinde hala 1453’ün rövanşını almak olanlara teslim edilebilir mi? İstanbul gibi pırlanta kıymetindeki bir şehir böyle siyaset anlayışının eline bırakılabilir mi?
‘CHP il başkanı DHKP-C’li’
İstanbul il başkanı biliyorsunuz, ne ile meşgul tam bir terör örgütünün temsilcisi. DHKP/C. Bunun yanında domuzla da arası baya iyi. Böyle de bir özelliği var. Bunların yöneticileri ortada yok, hatta aday da ortada yok. Şimdi artık meydanlara da çıkmayacakmış. Kendisine biçilen rolü oynayan CHP adayı sürekli tekliyor ama kimseden ses çıkmıyor. Çünkü biliyorlar ki geri plandakiler sahaya inse, gerçek yüzleri ortaya çıkacak. Bu partinin adayına destek çağrıları ise ya Kandil’den geliyor ya dışarıdan bir yerlerden geliyor.
Mursi rahmetli oldu tweetler atmaya başladı bu CHP’liler. ‘Erdoğan senin akıbetin de Mursi gibi olacak’ dediler. Ey eğri büğrü zihniyet şunu bilesin biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık. Allah’ın takdiri nereden nasıl ne zamansa biz ona kucaklayarak bu yolda yürümeye kararlıyız. Zalimler için yaşasın cehennem.”