Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın 2015’te kaleme aldığı bir köşe yazısında “Günaydın” demeyi cahiliye dönemi adeti olarak tanımladığının ortaya çıkmasının ardından başlayan tartışmalarda Erbaş ‘algı oluşturulduğunu’ öne sürdü, “Haksızlık” dedi.
Ahmet Hakan Hürriyet’teki dünkü köşe yazısında Erbaş’ın söz konusu ifadelerinden yola çıkarak “Kendisiyle ilgili yürütülen tartışmalardan gizli bir haz mı duymakta” diye sormuştu.
Hakan şöyle yazmıştı: “Günaydın demeyecekmişiz. Çünkü… ‘Cahiliye dönemi‘nde ‘Sabahınız hayat olsun‘ diye selamlama yapılırmış. ‘Günaydın‘ da biraz buna benziyormuş. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın iki yıl önce yazdığı kitapta geçiyormuş bu ifadeler.“
Diyanet İşleri Başkanlığı tartışmaların odağında yer almasın falan diye çırpınıp durduklarını ifade eden Hakan “Diyanet İşleri Başkanı’nın uğraştığı, mesele ettiği, gündemine aldığı şeye bak!” diyerek sitem etmişti.
Bugünkü köşesinde Erbaş’tan gelen mesajı yayınlayan Hakan söz konusu yazıyı da okuduğunu belirterek “Yazıda ‘Günaydın demek, cahiliye âdetidir’ şeklinde algılanabilecek, anlaşılabilecek bir taraf var maalesef” dedi.
Tartışmalara neden olan ifadelerin geçtiği yazıyı 2015’te Yeni Şafak’ta Ramazan köşe yazısı olarak yazdığını ifade eden Erbaş, mesajında özetle şunları söyledi: “Selamın tarihini anlatırken cahiliye dönemindeki selamlaşma adetinden peygamberimizin selam tavsiyesine geçiş sürecini ifade etmiştim. Konunun anlaşılması için günümüzden örnek vermiştim. Herhangi bir yerme niyetim asla olmamıştır. Bunun dışında hiçbir yerde ‘Günaydın demek cahiliye adetidir’ ya da ‘Günaydın demeyiniz’ gibi bir sözüm asla olmamıştır. Kaldı ki ben de zaman zaman aynı hitap şeklini kullanıyorum. Altı sene önceki bir yazıdan zorlama yaparak böyle bir kanaate ulaşmak ve sanki ‘Günaydın demeyin’ demişim gibi algı oluşturmak büyük haksızlıktır. Bugünkü yazınızdan dolayı üzüldüğümü ifade edeyim. Size saygı duyuyorum ve gerekli düzeltmeyi yapmanızı bekliyorum.“
Erbaş’ın köşe yazılarının toplanarak iki cilt halinde ‘Ramazan Günlükleri’ adıyla kitaplaştırılıp Diyanet İşleri Başkanlığı yayınevi tarafından iki yıl önce basılmıştı. Kitabın ilgli yerinde şu ifadeler yer alıyor:
“Cahiliye döneminde birinin evine vardıkları zaman mahremiyete saygı göstermez, dünya ve âhiret saadetini temenni etmek olan selamı da bilmezlerdi. ‘Sabahınız hayat olsun’, ‘akşamınız hayat olsun’, ‘aydın olsun’ gibi sözler söylerlerdi. Bizde bazı kimselerin kullandığı ‘günaydın’, ‘tünaydın’ ifadelerine benzer ifadelerdi bunlar. Selam vermekle ilgili ayetler geldikten sonra artık Müslümanlar birbirlerine dua etme amaçlı selamlaşmaya başladılar. ‘Evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek ve güzel bir hayat sürdürme dileği ile birbirinize selam verin.’ 80 ayeti ile de müslümanların kendi evlerine girdiklerinde de aile fertlerine selam vermeleri gerekliliğine işaret edilmektedir. Zira insanın başkaları için dilediği dünya ve âhiret mutluluğunu kendi ailesinden esirgemesi doğru değil, hatta daha da önemlidir. Esasında bu ayete göre evde kimse olmasa bile giren kimsenin kendi kendine selam vermesi gerekir. Bu durumda verilecek selamın tıpkı namazın tahiyyâtında olduğu gibi ‘esselâmü aleynâ ve alâ ibadillahissâlihîn’ şeklinde olması gerektiği belirtilmektedir.”