Demokrasi, Türkiye’de oldum olası, sağ iktidarlar tarafından ‘çoğunluk Diktatörlüğü’ olarak saptırılır ve yozlaştırılır… Türkiye’de sağ, ne temel insan hak ve özgürlükleri, ne muhalefet, ne medya, ne ifade özgürlüğü dinler: Seçilmiş olan sağcılar için bunların hiçbir anlamı yoktur.
Nasıl olursa olsun, seçim sırasında ne baskılar, haksızlıklar, hukuksuzluklar yaşanmış olursa olsun, sandıktan çıkanlar, kendilerini ‘seçilmiş’ olarak niteler… Ve ‘seçilmiş’ olmayı, her türlü temel hak ve özgürlüğü, Demokrasi’nin bütün kurum ve kurallarını, sınırlamak ve kısıtlamak yetkisi için yeterli görürler. Dinci iktidarlar için ise zaten demokratik hak ve özgürlüklerin, kendileri dışındakiler için bir anlamı yoktur; onlar kendi anladıkları tekilci ve tekelci toplum modeli peşindedirler.
Şimdi iktidar, tek kişinin şahsında konsolide olur ve baskı rejimi, sınırlarını artık iyice genişletirken, zulüm Meclis’e de sıçratıldı: Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı!
Demokrasinin en mukaddes, en dokunulmaması gereken özelliği, milletin seçtiği temsilcilerin güvenceleri yok edildi.
Kişisel iktidar hırslarının tatmini için, toplumun kaderi ile böylesine oynamanın maliyeti çok yüksek oluyor: Ve bu maliyeti sadece sorumlular değil bütün millet ödüyor!