Merkez Bankası’nın geçen hafta açıkladığı enflasyon raporunu şu şekilde yorumlayabiliriz:
– İlk defa önümüzdeki ay beklenen enflasyon oranı net ve şeffaf şekilde dile getirildi
– Yılsonu hedefinde sadece 2 puanlık bir artış yaparak itibarını zedelemek istemedi
– Serbest piyasaya geçişle alakalı yeşil ışık olmasa da, hazırlık yapıldığı anlaşıldı
– Faizlerin bundan sonra yükseltilmesi ihtimalinin kalmadığı anlaşıldı
– Döviz rezervlerini artırmak için her fırsatın kullanılacağı ifade edildi
Buradan anlamamız gereken şu:
– Merkez Bankası yönetimi 31 Mart’a kadar hükümeti seçimlerde zora sokmamak için olması gerekeni yapmadı veya olması gerekenlerin pek azını yaptı.
– Swapları kısıtlamak, ihracat dövizlerine el koymak, rezervlerden satış yapmak gibi yöntemlerle döviz kurlarını tutmaya çalıştığını itiraf etti
– Faiz oranlarının bankalar tarafından artırılması için baskı yaptıklarını ancak umdukları karşılığı bulmadıkları görülüyor
– Kendi elleriyle yarattıklarını itiraf edemedikleri 4-5 puanlık öngörülmeyen enflasyon artışı sebebiyle patikadan sapmış oldukları anlaşıldı
– “Güçlü faiz artışı yaptık” derken geç kalmış olduklarını söylemekten kaçındılar
– “Zaten faizleri daha fazla yükseltmeye kalksak da enflasyondaki köpüğü alamayız” diyerek, buldukları ilk fırsatta faizleri düşüreceklerini anlamış olduk.
Özetle, bu zamana kadar Merkez Bankacılığı adına fazla bir iş yapmayan TCMB yönetiminin menkul kıymet düzenlemesini kaldırmaları, swap kısıtlamasını kaldırmaya hazırlanmaları ve baz etkisinin yardımıyla daha dengeli ve “piyasa dostu” bir yaklaşıma gireceklerini net olarak anlamış olduk. Nihayet acemiliklerini ve aralarındaki anlaşmazlıkları geride bırakacaklar gibi gözüküyor.