Bıktık sizden. Vallahi bıktık. İkinizden de bıktık. Bizim bir zamanlar sizinle özel bir meselemiz yoktu. Niye olsundu zaten. Başlarda çok iyi futbol oynayan, taraftarlar tarafından sevilen, oynadığınız ve yıldızlaştığınız takımların en önemli isimleri olan iki futbolcuydunuz siz. Ama yıllar içinde insanüstü bir çaba gösterdiniz kendinizi bu sevilmeme noktasına taşımak için. Çok uğraştınız ve başardınız. Sevilmiyorsunuz. Futbolcuyken de sevilmiyordunuz, şimdi “Hoca” olarak da sevilmiyorsunuz.
Çünkü hem zamanında futbolcuyken hem şimdilerde “hoca”yken, gözümüze gözümüze soktuğunuz saha içi ve saha dışı hareketlerinizden bıktık usandık. Afra tafranızdan, şımarıklığınızdan, kibrinizden yıldık. Sahada, saha kenarında, koridorda çıkardığınız kavgalardan gına geldi. Rakip taraftarı germenizden, el kol hareketlerinizden, ettiğiniz hakaretlerden yaka silktik.
Spor ahlakıyla bağdaşmayacak her olayın içinde olmanızdan, “Aaa her yerde Arda var diyorlar. Tabii ki de ben olacağım. Yüzyıllık tarihe baksınlar. Kaç tane Arda Turan var!” laflarınızdan, “Ben buralardan gidince göreceğiz Barcelona’ya, Atletico Madrid’e kaç tane oyuncumuz gelecek! Bizim küçükken, ‘Çok büyük oyuncu’ dediklerimizin kaç tanesi buralara gelip oynamış!” gibi spor tarihimizdeki onlarca büyük ismi yok sayan açıklamalarınızdan ikrah ettik. “Babamdan önce başkasının elini tutmamış bir annem, benden önce kimsenin elini tutmamış bir eşim var. Şeref istiyorlarsa bizde fazlasıyla var” cümlesi gibi muazzam açıklamalarınızdan midemiz bulandı. Şeref öyle bir şey değil Emre Belözoğlu, sevmek sevilmek öyle bir şey değil, o şekilde olmuyor o. Neyse dur şimdi.