AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Muğla 1’inci İdare Mahkemesi Milas’ta bulunan Akbelen Ormanı’nında üçüncü kez bilirkişi keşfi yapılmasına karar verdi. İkizköylüler karara tepki gösterdi. Çünkü bir önceki raporda da kömür madenin yapılması durumunda geri dönüşü olmayacak şekilde bir ekolojik yıkımın olacağı belgelenmişti.
İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı karar için “Anayasayı ve hukuk devleti ilkesini yok sayıyor” dedi ve bir önceki rapora işaret etti: “Bilirkişi raporunda mahkeme heyetinin karara varabilmesi için gerekli ve yeterli bilimsel değerlendirme mevcut.“
Muhalefetin ‘Beşli çete‘ diye andığı iktidara yakın şirketlerden Limak’ın da ortak olduğu YK Enerji, Akbelen Ormanı’nda ÇED sürecine tabi tutulmadan, sadece bir izinle maden işletmesi açmaya çalışıyor. İÇTAŞ-Limak ortaklığındaki şirket, çalışmalar sırasında orman yangınını fırsat bilip en az 105 ağacı katletmişti.
Son olarak çevre örgütlerinin madene karşı açtığı iptal davasında mahkeme itirazlar üzerine bilirkişi keşfinin tekrarlanmasına karar vermiş, bilirkişi raporu tamamlanana kadar maden işletme izninin yürütmesini durdurmuştu.
1 Mart 2022’de yapılan ikinci keşif sonucunda bilirkişi heyeti mayısta raporu mahkemeye sunmuştu. Raporda Akbelen Ormanı’nın madene tahsisiyle ortaya çıkacak ekolojik yıkım ortaya konmuştu. Ama raporun sonuç bölümünde maden ve jeoloji mühendisi bilirkişilerin görüşleri doğrultusunda Türkiye’nin elektrik ihtiyacı gerekçe gösterilerek, ekolojik yıkım belgelenmesine rağmen, madene tahsisin gerekliliği tespiti yapılmıştı.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden yedi akademisyenin hazırladığı 43 sayfalık raporda özetle şunlar kaydedilmişti:
- Dosyadaki veriler incelendiğinde, proje alanında 18 bin 204 adet ağaç kesileceği öngörülüyor.
- Faaliyetler sırasında ocak alanı genişleyecek, alan ormansızlaşacak, tarım alanları zarar görecek, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde toz emisyonu oluşacak.
- Ocak alanı genişleyecek, kesilecek ağaçlarla birlikte alan ormansızlaşacak, erozyona açık hale gelecek. Rehabilitasyon çalışmalarıyla mevcut orman yapısının tekrar geri getirilmesi mümkün olmayacak.
- Faaliyetler sonucunda söz konusu orman ve içindeki ekosistem geri dönüşü olmayacak şekilde ortadan kalkacak.
- Yer altı sularının yüzeye boşalması, bölgeye düşen mevsimsel yağışın yüzeysel akışa geçmesi su baskınlarının oluşmasına, bölgede bulunan yerleşik ve tarımsal alanların olumsuz yönde etkilenmesine neden olacak.
‘Mevcut rapor projenin yasaklanması için yeterli’
Mahkemenin üçüncü keşif kararının tebliğ edilmesiyle beraber avukat Cangı, keşfin tekrarlanması kararından dönülmesini ve davaya devam edilmesini talep etti.
Cangı, üçüncü kez keşif kararı hakkında şunları söyledi: “Bu karar, yasa, Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yaşama hakkı, sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı, adil yargılanma hakkını, hukuk devleti ilkesini yok sayan, yargıya davaları en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi yükleyen Anayasanın 141/4 maddesine açıkça aykırıdır. Bilirkişi raporunda mahkeme heyetinin karara varabilmesi için gerekli ve yeterli bilimsel değerlendirme mevcut. Zaten biz de rapora itiraz etmedik; sadece enerji şirketinin çıkarlarına yoğunlaşmış olan jeoloji ve maden mühendisliği uzmanlıklarının aykırı görüşlerinin, çevre hukuku açısından dikkate alınmasının mümkün olmadığını belirttik.”
Üçüncü keşfe ihtiyaç olmadığını belirten Cangı, “İhtiyat ilkesini davamıza uyguladığımızda, dört bilirkişinin işlem konusu maden işletmesini olumsuz değerlendirmeleri, o projenin yasaklanması için yeter de artar bile. Böylesine bir rapordan sonra, uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye teknik bilgi aktaracak daha nasıl bir rapora ihtiyaç duyulabilir ki” dedi.
Mahkeme tekrar keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına gerekçe olarak, ‘son rapora taraflarca karşılıklı itiraz edildiği‘ni gösterdi.
Cangı böyle bir itiraz yapılmadığını belirterek, bilirkişi raporuna yönelik taleplerini şöyle açıkladı: “Akbelen Ormanının madene tahsisinin geri dönüşü olmayacak ekolojik yıkıma yol açacağı bilimsel olarak kanıtlandığına göre, başka bir araştırmaya gerek kalmadan yürütmenin durdurulmasını devam ettirilmesine, dava dosyasının olgunlaştırılarak yapılacak duruşma sonrasında dava edilen tahsis izninin iptaline karar verilmesi; gereği halinde davacı taraf olarak hukuki dinlenme hakkımızın gereği olarak, bilirkişi raporunun; açıklamalarımız, taleplerimiz ve itirazlarımız doğrultusunda yeniden düzenlenmesi.”
‘Yargıdan kalıcı bir karar bekliyoruz’
Mahkeme bilirkişi keşfi için 19 bin TL’lik bir mahkeme masrafı ödenmesini talep ediyor. KARDOK kendilerinin küçük bir köy derneği olduğunu hatırlatarak şu açıklamayı yaptı: “İkizköy’ü madene teslim etmemek için açtığımız başka davalarımız da var ve aynı davada üçüncü kez keşif masrafı ödemek durumunda kaldığımız için büyük bir yükün altına girmiş hissediyoruz. Ekolojik haklar için yürütülen hukuki mücadelelerde bilirkişi keşif masrafları, adalete erişimin önünde önemli bir engel oluşturuyor. Bazı mücadelelerde davalar, bu masraflar yüzünden ekolojik haklarını arayan davacılar tarafından sonuna kadar yürütülemiyor.
Artık yargıdan Akbelen Ormanının olduğu gibi korunmasına yönelik kalıcı bir karar bekliyoruz. Anımsatmak zorunda hissediyoruz; Anayasa, ormanlarımızın korunması görevini biz İkizköylüler gibi ormanın yakınında, içinde yaşayan yurttaşlar kadar, belki de daha öncelikli olarak devlete vermiştir. İklim krizinden kurtuluşumuzun anahtarı, temiz hava, su ve toprağın, çocuklarımızın geleceğinin garantisi ormanlarımızı, Akbelen Ormanını korumak üzere yargıyı görevini hızla yerine getirmeye davet ediyoruz.”
Ne olmuştu?
Akbelen Ormanı’ndaki 740 dönümlük alında bulunan ağaçlar Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini işleten Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji tarafından kesilmek istenmişti. Nedeni ise termik santrallere linyit sağlayacak açık maden ocağı yapmaktı. Şirket bunun için gerekli izin belgelerini de almıştı ancak İkizköylüler karara itiraz etmiş ve 22 Nisan’dan itibaren nöbet tutmaya başlamıştı.
17 Temmuz’da Orman Genel Müdürlüğü’nün ekipleri Akbelen Ormanı’na gelerek ağaç kesmeye girişmişti. Ancak köylüler ekipleri engellemişti.
28 Temmuz’da başta Manavgat olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde yangınlar çıkmış ve uzun süre havadan destek sağlanmadığı için kontrol altına alınamamıştı. Bu yerlerden biri de Muğla’ydı. Yöre halkı yangınlara müdahaleyle ile uğraşırken bu kez de YK Enerji tarafından tutulan işçiler adeta fırsat bu fırsat diyerek ağaçları kesmişti. Yangınları bahane eden şirket işçileri bir 105 ağaç kesmişti.
Yangınlarla boğuşan İkizköy halkı, ağaç kıyımına karşı eylem başlatmış, bölgeye jandarma gönderilmişti. Jandarma erleri nöbet tutan köylülere orantısız müdahalede bulunmuştu.