AYŞEGÜL KASAP
[email protected]
@aysegul_kasap
Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nda YK Enerji’ye ait kömür madeni işletmesi için açılan davadaki bilirkişi raporu sonuçlandı.
Raporda dört akademisyen bu madenin geri dönülemez tahribatlara neden olacağını belirtirken, iki akademisyense enerji üretimini baz alarak ‘kamu yararı’ gördü.
Ancak İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı, rapordaki “Geri dönüşü imkansız ekolojik yıkım olacak” bilgisine dikkat çekerek, “Ekolojik yıkıma yol açacak faaliyette kamu yararı olmaz” dedi. Cangı söz konusu raporun hukuka aykırı olduğunu da belirtti.

Muhalefetin “Beşli çete” diye andığı iktidara yakın şirketlerden Limak’ın da ortak olduğu YK Enerji, Akbelen Ormanı’nda ÇED sürecine tabi tutulmadan, sadece bir izinle maden işletmesi açmaya çalışıyor. İÇTAŞ-Limak ortaklığındaki şirket, çalışmalar sırasında orman yangınını fırsat bilip en az 105 ağacı katletmişti.
Son olarak çevre örgütlerinin madene karşı açtığı iptal davasında mahkeme itirazlar üzerine bilirkişi keşfinin tekrarlanmasına karar vermiş, bilirkişi raporu tamamlanana kadar maden işletme izninin yürütmesini durdurmuştu.
‘Orman yapısının geri getirilmesi tekrar mümkün olmayacak’
Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden yedi akademisyenin hazırladığı 43 sayfalık raporda özetle şunlar kaydedildi:
- Dosyadaki veriler incelendiğinde, proje alanında 18 bin 204 adet ağaç kesileceği öngörülüyor.
- Faaliyetler sırasında ocak alanı genişleyecek, alan ormansızlaşacak, tarım alanları zarar görecek, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde toz emisyonu oluşacak.
- Ocak alanı genişleyecek, kesilecek ağaçlarla birlikte alan ormansızlaşacak, erozyona açık hale gelecek. Rehabilitasyon çalışmalarıyla mevcut orman yapısının tekrar geri getirilmesi mümkün olmayacak.
- Faaliyetler sonucunda söz konusu orman ve içindeki ekosistem geri dönüşü olmayacak şekilde ortadan kalkacak.
- Yer altı sularının yüzeye boşalması, bölgeye düşen mevsimsel yağışın yüzeysel akışa geçmesi su baskınlarının oluşmasına, bölgede bulunan yerleşik ve tarımsal alanların olumsuz yönde etkilenmesine neden olacak.
‘İlle de kömür’ dediler
Dört akademisyen maden ocağının oluşturacağı olumsuzluklara dikkat çekerken, iki akademisyen de ‘kamu yararı’ olduğunu öne sürdü.
Raporda şöyle dendi:
- Hidrojeolojik açıdan Milas havalimanına su sağlayan kuyuların akiferi temel kayalardan sağlanıyor ve kömür üretiminin bu kuyularını etkilemesi beklenmiyor.
- Kurulu güçleri nedeniyle Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin çalışma gereklilikleri nedeniyle bu santrallerin linyit ihtiyacı olacak. Bu ihtiyacın dava konusu sahanında içinde olduğu linyit havzasından sağlanması zorunlu.
- Özellikle günümüzdeki enerji dar boğazı ve enerji ihtiyacının karşılanması konusundaki öncelikler göz önünde bulundurulduğunda dava konusu sahadaki kömürün elektrik enerjisi üretimi için kullanılması öncelikli.
- Orman iznine konu alanda planlanan faaliyetlerin ÇED yönetmeliği kapsam dışı projeler olarak değerlendirilmesi ÇED yönetmeliğine aykırılık içermiyor.
‘Yasaklanması için yeter de artar bile’
İkizköylüler’se bilirkişi raporuna itiraz etti. Avukat Ali Arif Cangı itiraz dilekçesinde şöyle dedi: “İhtiyat ilkesini davamıza uyguladığımızda, dört bilirkişinin işlem konusu maden işletmesini olumsuz değerlendirmeleri, o projenin yasaklanması için yeter de artar bile.”
Cangı, bilirkişi raporunda eksik olan başlıklara da dikkat çekti. Keşif öncesi taleplerin dikkate alınmadığını belirten Cangı, raporda kömür madenciliğinin hava kirliliğine etkisinin ve insan sağlığına bedelinin ele alınmadığını söyledi. Ayrıca oluşacak hava kirliliğinin tarıma, zeytinliklere ve arıcılığa etkilerine değinilmedi.

Bir diğer dikkate alınmayan başlıksa kömürün iklim değişikliğine olan etkileri. Oysa Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında Paris İklim Anlaşmasını imzalamış ve bu doğrultuda Yeşil İklim Fonu’ndan 3 milyar 157 milyon dolar kaynak alacağı kesinlemişti.
Bilirkişiler su kirliliğini görmedi
Değinilmeyen diğer konuysa maden ocağının neden olacağı su kirliliği.
Kömür madenciliğinde kömürün güvenli şekilde çıkarılması için maden sahasının susuzlaştırılması yani sahadaki yer altı sularının tamamen boşaltılması gerekiyor. Susuzlaştırma adı verilen bu operasyon, akarsu havzalarının su rejiminin bozulması ve asit maden drenajına neden oluyor.
Asit maden drenajı da suları kirletiyor. Asit akışı, bakır, kurşun, cıva gibi ağır metallerin çözünmesine neden olarak yer altı ve yüzeysel sulara ulaşıyor. Kömür madenlerinden çıkan bu su daha sonra civarda bulunan nehirlere ulaşıp içme suyu varlıklarını kirletiyor. Aynı zamanda yer altı suyuna da karışıyor.
Tüm bunların çerçevesinde İkizköylüler mahkemeden şunu talep etti:
- Bilirkişi heyeti raporundaki biyoloji, orman, çevre ve hidrojeoloji disiplinleri çerçevesinde yapılan belirleme ve değerlendirmelerle dava konusu işlemin uygulanmasının geri dönüşü olmayacak ekolojik yıkıma yol açacağı bilimsel olarak kanıtlandığına göre, başka bir araştırmaya gerek kalmadan dava konusu işlemin yürütülmesinin devamına, dosyanın tekemmül ettirilerek, yapılacak duruşma sonrasında iptalini
- Eldeki bilirkişi raporuyla işlemin hukuka aykırı olduğuna dair sayın mahkemenizde halen
kanaat oluşmamışsa davacı taraf olarak hukuki dinlenme hakkımızın gereği olarak, bilirkişi raporunun, açıklamalarımız, taleplerimiz ve itirazlarımız doğrultusunda yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep ediyoruz.”
Ne olmuştu?
Akbelen Ormanı’ndaki 740 dönümlük alında bulunan ağaçlar Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini işleten Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji tarafından kesilmek istenmişti. Nedeni ise termik santrallere linyit sağlayacak açık maden ocağı yapmaktı. Şirket bunun için gerekli izin belgelerini de almıştı ancak İkizköylüler karara itiraz etmiş ve 22 Nisan’dan itibaren nöbet tutmaya başlamıştı.
17 Temmuz’da Orman Genel Müdürlüğü’nün ekipleri Akbelen Ormanı’na gelerek ağaç kesmeye girişmişti. Ancak köylüler ekipleri engellemişti.
28 Temmuz’da başta Manavgat olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde yangınlar çıkmış ve uzun süre havadan destek sağlanmadığı için kontrol altına alınamamıştı. Bu yerlerden biri de Muğla’ydı. Yöre halkı yangınlara müdahaleyle ile uğraşırken bu kez de YK Enerji tarafından tutulan işçiler adeta fırsat bu fırsat diyerek ağaçları kesmişti. Yangınları bahane eden şirket işçileri bir 105 ağaç kesmişti.
Yangınlarla boğuşan İkizköy halkı, ağaç kıyımına karşı eylem başlatmış, bölgeye jandarma gönderilmişti. Jandarma erleri nöbet tutan köylülere orantısız müdahalede bulunmuştu.