Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, lise 3’üncü ve 4’üncü sınıflarda okutulmak üzere hazırlanan ‘Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersinin kitabındaki “Kocanıza itaat edin” sözünü savundu: “Kadının aile içerisindeki konumuna ve sorumluluğuna işaret etmektedir.”

Fotoğraf: DHA
Cumhuriyet’ten Ozan Çepni’nin haberine göre Yılmaz, CHP ve HDP’li 15 milletvekilinin konuya ilişkin soru önergelerine yanıt verdi.
“‘Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersi seçmelidir ve bu dersi tercih eden ailelerin çocukları seçmektedir” diyen bakan, kitapta ‘çocuk evliliklerinden’ bahsedilmediğini söyledi: “Toplumumuzda üniversite eğitimini tamamlayan kimseler ‘genç’ olarak kabul edilmekte ve geleneğimizde bu kesimin evlilik yolunda ilk adımlarını üniversite yıllarında ya da bitiminde atmaları beklenmektedir.”
Yılmaz, ders kitabındaki “Kadının itaati ibadettir” ifadesini de, “Örnek gösterilen cümleler kadının aile içerisindeki konumuna ve sorumluluğuna işaret etmektedir” sözleriyle savundu.
Kitapta hangi ifadeler yer alıyor?

Fotoğraf: Reuters
Bu yıl okutulan ‘Hz. Muhammed’in Hayatı’ dersinin kitabının ‘Evlilik’ ve ‘Ailede Eşlerin Görevleri’ ünitelerinde çocuklara ‘tavsiyeler verilmişti.’
Buna göre ‘Ailede Eşlerin Görevleri’ ünitesinde, dinin aileyi lidersiz bırakmadığı belirtilerek “Erkekler güç ve kuvvet yönünden daha ileri olduğundan, ailenin sorumluluğunu birinci derecede onlara yüklemiştir” dendi.
Bakanlık, annenin ‘görevleri’ni de, “Kocasına karşı görevlerinde titiz davranması, evine ve çocuklarına sahip çıkması gerekir. Sabırlı ve kanaat ehli olmalı, israftan kaçınmalı” sözleriyle sıralarken, kitapta şunlar kaydedildi: “İslam, erkeğin üstlendiği mesuliyetlere karşılık kadının da kocasına itaat etmesini istemiş ve bu itaati ibadet saymıştır. Ailede çocukların büyütülüp terbiye edilmesi daha çok anne tarafından yerine getirilir. Ailede erkek vazifesini yapar, ailesine karşı güzel davranır; kadın da ona karşı gereken muhabbet, hürmet ve itaati gösterirse aile içinde düzen ve uyum sağlanmış olur.”
‘Yasak’ evlilikler
Kitapta ‘Kabul Edilemez Evlenme Çeşitleri’ başlığında ise ‘ateist, müşrik, mürtedle yapılan evliliklerin yasak olduğu’ ifade edildi. Sadece evlenecek kadın ve erkeğin beyanlarıyla yaptılan ‘gizli nikah’ın zina olduğu anlatıldı, ailelerin haberi olmaksızın sadece iki şahitle gizli saklı kıyılan nikâhların da uygun sayılmayarak yapılmaması istendi.
Zorla evlendirme ve ‘berdel usulü’nün de kabul edilemez olduğu vurgulanan kitapta evliliklerin ‘insanın fıtratında var olan bir güdü’ olduğu ifade edilerek “Ülkemizde örfe dayalı olarak genç yaşlarda evlenildiğini düşünürsek (…)” yorumu yapıldı. Çocuklardan da dindar aile kurmaları istendi.
MEB flörte karşı…
Kitapta, insanların kendileri tanıştığı ya da tanıştırıldığına dikkat çekilerek şunlar kaydedildi: “Tanışma süreçlerinde dikkatli olmalı, kutsal bir birliktelik olan aile müessesesine zarar vermeyecek yaklaşımlarda bulunmalıdırlar. Çünkü her tanışma evlilikle noktalanmayabilir. Bu bağlamda birbirilerini tanıma ve karar verme süreçlerinde gönül eğlendirmeyin ya da hoşça vakit geçirmeyin.”
Söz ve nişanın dini kural değil gelenek olduğuna değinilen kitapta şu ifadeler kullanıldı: “Henüz evli olmadıklarından mahremiyet konularında dikkatli olmalı ve görüşmelerini meşru çerçeve içerisinde sürdürmelidirler. Söz ve nişan dönemlerinde çiftler birbirilerini, dünyevi isteklere boğarak ya da törensel günleri abartarak yılgınlığa düşürmemelidirler.”
Bakanlık, evlilik yüzüğünü ‘esaret halkası değil bir hürriyet nişanesi’ sayarken, nişan sürelerinin çok uzatılmaması istendi.
Kitapta, evlenen kadın ve erkeklerin ‘iffetlerini korudukları’ anlatılarak çocuklar ‘ahirete yatırım’, evlilik de ‘iffetli bir toplum modeli olma yolunda önemli bir adım’ olarak tanımlandı.
‘Karşı cins’ vurgusu
Kitapta nikahsız birlikteliklerin yasaklandığı ifade edildi: “Kişi evliliğe kadar iffetini muhafaza etmeli; sadece nikâhın koruyucu şemsiyesi altında karşı cinsle bir araya gelmelidir. Unutulmamalıdır ki temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktırlar.”
Medeni Kanun’un adını anmayan bakanlık, ‘erkeklerin cimrilikle değil gönül hoşluğuyla ve cömertçe verdiği’ mehirden de bahsetti.