ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ
zeynepguven@diken.com.tr
@zeynepguvenunlu
Bir dönem ‘basitliğin sembolü’ sayılan uzun takma tırnaklar gençler arasında nasıl moda oldu?
Edis Görgülü’nün yeni tanınmaya başladığı yıllardı, bir üniversite, genç müzisyene ‘en iyi çıkış yapan şarkıcı ödülü’ verdi. Tesadüf, ödülü bizzat almaya gelen Edis’in sahneye çıkıp meşhur ‘Yine Benim Ol’ şarkısını söylediği konferans salonunda ben de vardım. O sırada aklımdan geçeni şimdi çekinmeden söyleyeyim: “Kim bu çocuk yahu. Gençlerin müzik zevki de amma bozuldu.”
Geçen yaz boyunca, Edis’in ‘Martılar’ını bayılarak dinlerken (uzun süredir bir Türkçe pop şarkı mood’umu ‘Martılar’ kadar yükseltmedi) yedi sene önce yaşadığım bu olayı sık sık hatırladım. Ve artık orta yaşlarını (50’ler yeni 30’lar, o ayrı) yaşayan biri olarak kendime hiç unutmayacağım bir ders çıkardım: Gençler bir şey diyorsa durup bilinçli bir dikkatle oraya bakacağım, bu benim ‘Edis dersi’m.
Takma tırnaklı genç kız mı olur!
Bilmem farkında mısınız, bir süredir genç kızlar arasında takma tırnak modası var. Tırnaklarını törpületip gencecik parmaklarına uzun takma tırnaklar yapıştırıyorlar, rengarenk boyuyorlar, daha doğrusu boyatıyorlar. İş basit bir manikürden çok daha fazlasını gerektiriyor çünkü, İngilizcesiyle ‘nail art’, yani tırnak sanatı yaptırıyorlar.
15 yaşındaki yeğenimde ve çevremdeki diğer genç kızlarda gördüğüm takma tırnaklara ‘şiddetle karşı çıkmaya’ hazırlanırken aklıma yine ‘Edis dersi’ geldi. Bir dönem ‘zevksizliğin’ hatta ‘basitliğin’ sembolü takma boyalı tırnaklar nasıl oldu da gençler tarafından ilgi görmeye başladı?
Yüksek modanın oyun alanında
Gençlerin duruma (yine) benden daha önce uyandığı gibi, tırnak sanatı bir süredir ‘yüksek moda’nın yeni oyun alanı. Modanın otorite dergisi Vogue’un Amerikan edisyonunun son sayısındaki kapak çekimi bunun sadece bir örneği.
“Artık görsel hikayeleri biz tırnak tasarımcıları tamamlıyoruz” diyor, Liliya Sezgin. Lila Profnails kurucu ortağı, Türkiye’de ‘nail art’ trendini erken yakalayanlardan. Güzel sanatlar okumuş, tırnak tasarımıyla ilgili teknik bilgileri Rusya, Avrupa ve ABD’de katıldığı eğitimlerde edinmiş.
“Moda çekimleri, sinema filmleri, müzik videoları… Her türlü görsel hikayenin ana fikrine uygun tırnaklar tasarlıyoruz. Kostüm, saç, makyaj gibi biz de yaratılmak istenen resmin oluşumuna katkı sağlıyoruz. Yalnızca teknik beceriyle yapılacak bir iş değil. Sanat, renk kombinasyonları, moda tarihi, stil gibi konularda da kendini geliştirmiş olmak gerekiyor.”
Genç kızların tırnakları işte tam da bu trendin gerçek hayata yansıması.
“Yeni jenerasyon ‘nail art‘ı hızla yakaladı. Dünyayı takip ediyorlar, yeni trendleri sosyal medyalarına anında yansıyor. O yüzden tırnak tasarımına en çok onlar ilgi gösteriyor.”
Popüler kültüre 1930’larda girdi
Takma tırnakların tarihine hiç girmeyelim, milattan öncesine gideriz. Popüler kültürde takma tırnak ilk olarak 1930-1940 senelerinde Hollywood’da kullanılmaya başladı. Negatif film, tırnak formunda kesilip boyanıyor, tırnağa yapıştırılıyordu. Plastiğin icadıyla şimdi bildiğimiz takma tırnaklar popülerleşmeye başladı. Her sahneye, her kıyafete çok hızlı ve pratik şekilde uygulanması sinemacıların hoşuna gitti.
Liliya Sezgin, 100 yıl önce sinemada boy gösteren takma tırnakların şimdi moda çekimlerinde, sahne performanslarında, filmlerde çok sık kullandığını söylüyor: “Türkiye’de ise çok az modacı, şarkıcı, sanatçı bu ‘zengin kaynağı’ kullanıyor. Gençler trendi yakaladı ama yaratıcı sektörler henüz işin başında. Halbuki ünlü tırnak tasarımcılarının büyük markalar tarafından marka elçisi olduğu, koleksiyonlarda kıyafete, bir müzik klibinde şarkıya uygun ‘nail art’ tasarlanan bir dünyada yaşıyoruz.“
Peki tırnak takan ergen kızımıza hiç mi bir şey demeyeceğiz?
Benim estetik zevklerim 90’ların ortalarından itibaren şekillenmeye başladı. Minimal tasarımları ve net siluetleri seviyorum. Tırnaklar kısa kesilecek, küt törpülenecek ve belli belirsiz bir oje sürülecek. Yani doğrusunu isterseniz takma tırnaklar bana göre değil, hatta bana göre güzel bile değil. Ama ‘bana göre’ değil. Bugünün gençlerinin estetik zevkleri benimkinden çok daha farklı bir dünyada şekilleniyor. Bu durumda, aynı şeyleri beğenmemizden daha normal ne olabilir?
Dahası, burada hiç girmediğim bir de sağlık meselesi var. Hijyen kurallarına uyulmadan acemice yapılan işlemler riskler barındırabilir ki bu tamamen başka bir yazının konusu. O noktada gençleri yönlendirmek elbette yetişkinlere düşüyor.
Benim dediğim şu: Yaşı ilerleyen herkes hayattan bir ders alıyor. İyi çalışmamışsa aynı dersi tekrar alıyor. Ben ‘Edis dersi’mi bir süre önce almıştım, belki bu da yazıyı okuyan bazı yetişkinlerin ‘nail art’ dersi olur.