BURAK KILIÇ
Müslüm Gürses’in cenazesi Cumhuriyet tarihinin en ilginç olaylarından biridir. Ayakkabı boyacıları, milletvekilleri, ‘sanatçı dostları’, taraftar grupları akla gelecek kim varsa oradaydı. Her hayatın bir dönemine dokundu ‘Baba’. Duvarda yazı, pikapta iğne, tribünde beste oldu. Şarkıları da şahsı da bu kadar içimizdeyken, meşinin ahvalini ona sormamak olmazdı.
Bir ‘fırtına’ kopacak
Karadeniz menşeli bir fırtına, boğazın kıyısında kopmaya hazırlanıyor. Yıllardır beklediği günün şafağını doğuruyor. Çetelesini ‘Feda’dan beri tuttuğu hesabı kesmek için kırılma noktası olacak derbiyi bekliyor. 90’ların sonu Galatasaray için neyse, 2000’lerin ortası Fenerbahçe için neyse, 2010’ların ortasına da kendi adını kazımaya hazırlanıyor.

Fotoğraf: bjk.com.tr
Şenol Güneş’in öğrencileri çok iştahlı, taraftarlarsa şüphe bile duymadan etrafında kenetlenmiş durumda. Rakiplerinin kendi hatalarını bile bulamadığı bir körlükte, gözlerini zirveye dikmiş baharı bekliyor.
Üstüme düşme benim
Geçen hafta içerisinde Fenerbahçe resmi hesaplarından Aziz Yıldırım’ın 19’uncu başkanlık yılını kutlayan bir video yayınladı. Başkanın bu süreçteki başarıları vurgulanırken bir ironi göze çarptı. 19 yılda alınan altı şampiyonluk başarı olarak gösterilmişti. Başarı sözcüğü elbette algıya göre değişir ama Fenerbahçe özelinde o kadar da muğlak değil bu kelime. Fenerbahçe hep başarıyı arayan, bununla yaşayan bir camia. Kazandırdıkları muhakkak var Aziz Yıldırım’ın. Fakat gittikçe artan tek adamlık sevdasına, tiranlaşan yönetimine ‘Hayır’ denmezse, beş yılda ‘bir’ gelen şampiyonluklar normalleşecek.

Fotoğraf: Fenerbahce.org
Taraftarla kavgalı, oyuncuyla küs, hocayı zaten beğenmez hali Fenerbahçe’nin üzerine kalkan değil gölge olmaya başlıyor. Fener artık kendi bahçesini aydınlatamıyor. Yıldırım’dan reform beklemek çok büyük iyimserlik olur. Bu nedenle reformu divan kurulunun yapması gerekir. Üzerlerindeki gölgeden ihsan beklemeden 19 yıl için teşekkür edilmelidir.
Yaşamaya çalıştım
Dursun Özbek hikayesinin kitap arkasına yazılacak sözler anca bu olurdu. Biraz gülündü. Ağıt geldi. Riekerink için derman dendi, dertler geldi. Tam her şey olacak gibiyken umutlar bir klişeye kurban verildi. Yine bir Türk takımı plansız yola çıktı. Bozuk saatin doğru gösterdiği saate bakıp kendini ayarladı. Aradan geçende kaçırdıklarının ardından bakakaldı.

Fotoğraf: Galatasaray.org
Riekerink’in olmayacağı belliyken, başında finansal fair-play giyotini dururken, yine paralar savruldu, yeni araziler hiçliğe hibe edildi. Günü yaşamaya çalışırken, geleceğin bileti yandı. Şimdi Tudor’dan medet umuluyor. Yine matematiğe, işin mühendisliğine değil hayallere yelken açılıyor. Umarız Tudor’lu dönemde Galatasaray Adası da heba edilmez. Edilirse artık yelken alacak liman da kalmayacak.
Gökyüzü
Trabzonsporlular artık sabahı bekliyor. 10 yılların hasretinin vuslatını demliyorlar. Ersun Yanal’la güzel bir rüyaya tutunuluyor. İkinci yarıya coşkuyla koyuldular. Doğacak güneşeyse hayli zaman var. Yarı yoldan dönmezlerse gün bu kez kuzeyden doğabilir.

Fotoğraf: Trabzonspor.org.tr
İstanbulluların yıllarca yaptığı hataya düşmeleri ise rüyayı kabusa çevirebilir. Yanal’a tanınacak zamanın uzunluğu hasretin ömrünü kısaltacak. Trabzon şehri belki de bu süreçte en büyük mücadeleyi ruh haliyle verecek. Sabırsızlık sınavının sonucu kaderlerini tayin edecek.
Not: Tunca Öğreten ve tutuklu gazeteciler derhal özgürlüklerine kavuşmalı. Gazetecilik suç değildir.