CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
Katar’da düzenlenen Dünya Kupası’nda VIP taşımacılık işini yapmak üzere Türkiye’den götürülen 700 işçi çalışma şartlarından şikâyetçi. İşten çıkarılan O.H., dönüş bileti alınmadığı için yakınlarının yolladığı parayla ülkeye dönebildiğini söylüyor. İşçiler, ehliyet ve pasaportlarına el konduğunu, sağlık ihtiyaçlarının karşılanmadığını anlatıyor. Şirketin sahibi Antalyaspor Asbaşkanı Emrah Çelik ise işten çıkarılan işçiyi ‘taciz’ ve ‘ajanlık’la suçladı.
Antalyaspor Asbaşkanı Emrah Çelik’in şirketi Emir Tur, Katar’daki Dünya Kupası’nda protokol heyetinin taşımacılığı ihalesini kazandı. Türkiye’den 350 otobüs ve 700 işçi, 26 Ekim’den Antalya’dan Katar’a doğru yola çıktı. 27 Ekim’de Ağrı Doğubeyazıt’ta mola veren kafile, 29 Ekim gecesi İran’ın Kengan şehrine ulaştı. Otobüsler buradan feribota yüklendi. Şoförler, 12 gün boyunca İran’da bekledi.
53 yaşındaki şoför O.H., İran’da beklemenin Katar’da beklemekten daha ucuz olduğunu aktararak başından geçenleri şöyle anlattı:
“Daha en başında, yani araçlar hareket ederken yaşadığımız karmaşa nedeniyle hiçbir şeyin organize edilmediği belliydi. Yolda bir sürü sıkıntı yaşandı, konvoylar birbirinden koptu, yolu şaşıranlar oldu. İki gün boyunca hiç durmadan sürdük. Günde bir kere mola verdik. 12 gün boyunca öğlen ve akşam yemeklerinde tavuk-pilav yedik.”
‘Stadyum çevresinde her şey 10 kat pahalı’
12 günlük bekleyişten sonra şoförler uçakla Katar’a geçti. 11 Kasım’da Doha’ya varmışlardı. O.H., buraya vardıklarında kalacakları yerlere dağılımında ve yemek paralarının dağıtımındaki organizasyonluğun dikkat çektiğini söylüyor.
“Eğer imkanınız varsa, oradaki çalışan işçilerin yediği yerlerden yiyebiliyorsanız 80 TL’ye kadar karnınızı doyurabilirsiniz. Suyu 5-6 TL’ye alabiliyorduk. Vardiya stadyum veya havaalanı çevresinde olduğu zaman oralardan bir şey almaya kalkıştığımızda her şeye 10 kat daha fazla ödemek zorunda kalıyorduk.”
Pasaport ve ehliyetlere el kondu
Pasaport ve ehliyetlere ilk gün el konduğunu söyleyen O.H., şoförlerin bu belgeler olmadan Katar’da araç sürdüğünü belirtti. İki-üç gün üst üste çalışma sırasında sorun yaşadığını aktaran O.H., şöyle devam etti:
“Seyir halindeyken telefona yanıt vermek zorunda kaldım, çünkü patron Emrah Çelik arıyordu. Patronlar veya supervizörler telefon ettiğinde telefonu yanıtlamak zorundaydık. Seyir halindeyken telefonu açmak Avrupalılar için kabul edilemezdi. Yanımdaki Çek supervizör telefonu elimden alıp aracın içine attı, bağırıp çağırıp küfür etti. Bir şey söyleyemedim. Fazla reaksiyon gösterdiği için şikâyet edebileceğimden korktu ve beni Emir Tur’un anlaşmalı olduğu Elite Motors’a şikâyet etti. Sonra başka bir müşteriye yönlendirildim. Bu kişi de Güney Afrikalıydı. Onu bir stadyuma götürürken navigasyon şaşırdı. Google Maps son derece hassas çalışır, kolay kolay şaşırmaz ama Doha’da sürekli şaşırıyor. Bir bulvarda şaşırması da 10-15 kilometre fazladan yol ve gecikme demek. Müşteri deliye döndü, bağırıp çağırıp şikâyet etti. Ertesi sabah ilk müşteri gene aynı adamdı. Yine aynı şey oldu, adam küfür kıyamet… Adamı yerine ulaştırdıktan sonra onu bekleyip tekrar almayı reddettim ve şikâyet etmek üzere çalıştığım noktaya döndüm. Ben gidene kadar adam beni şikâyet etmişti. Bu şikâyet dikkate alındı, ama benim açıklamam dinlenmedi, çünkü biliyorlardı işin aslını.”
‘Bir de bilet mi alacaklar!’
‘Şoförlerin sindirilmesi için tek tük işten çıkarmalar yaşandığını’ savunan O.H., bir miktar para ödendikten sonra aşağılayıcı bir şekilde işten çıkarıldığını aktardı ve şunları anlattı:
“İşten çıkarıldıktan sonra lojmana döndüm. Uçağa bindirip yollayacaklarını düşündüğüm için telefon edip saat bildirmelerini istedim. ‘Ne bileti! Bir de bilet mi alacaklar sana’ diye yanıt verdiler. Ondan sonra elimdeki parayla ben bir hafta boyunca Katar’daki yabancılarla ilgili polis noktalarını ve çalışma bakanlığı noktalarını gezdim. Sigortamızın ve çalışma iznimizin olmadığını anladım. Bir yasal kayıt görünmediğinden Katar devletinin bizi muhatap kabul etmeyeceğini öğrendim ve sonunda konsolosluğa gitmek zorunda kaldım. Türk konsolosluğuna gittiğimde yine Katar devletinin bu işçi sorunlarıyla ilgili doğru dürüst hiçbir koordinasyona yanaşmadığını, sadece dava açabilirsek bize tercüman hizmeti sunduğunu, bunun dışında hiçbir hukuki destek veremediğini öğrendim. Katar’da avukat tutmanın çok pahalı olduğunu öğrendim. Onlardan da bir ses gelmeyince Türkiye’yi aradım. Eş dost yardımıyla bilet alıp 1 Aralık’ta geri döndüm.”
O.H., işten çıkarıldıktan sonra barınma sorunu yaşamış. Anlatımına göre, lojmana hırsız gibi girip sabah çok erken saatte çıkarak orada bir hafta geçirebilmiş.
‘Rehin gibi hissediyorum’
Diken, Katar’da çalışmaya devam eden şoförlere de ulaştı. Orada çalışmaya devam ettiği için ismini vermek istemeyen işçi, kaldıkları yerin eski bir apartman olduğunu, bazı yerlerde sıcak su olmadığını, tuvaletlerden aşağı katlara su sızdığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Ehliyet ve pasaportumuza el koydular. Aldığım parayı dolara çevirmek istiyorum. Bunlar olmadığı için yapamıyorum. Rehin gibi hissediyorum kendimi. Sağlık sorunu yaşayan arkadaşların ihtiyaçları pasaportlarına el konduğu için karşılanmıyor. Patron da bu ihtiyaçları karşılamıyor.”
‘Askeri disiplinle çalışıyoruz’
Her gün 14-15 saat çalıştıklarını söyleyen işçi, karşılığında verilen ücretin başka ülkelerden gelen şoförlere verilen ücretle karşılaştırıldığında tatminkar olmadığını söyledi. İlk günlerde günlük 72 riyal aldıklarını sonradan kur farkı olduğu belirtilerek 65 riyal ödendiğini aktaran işçi, şunları anlattı:
“Askeri disiplinle çalışıyoruz. Patron Emrah Çelik, WhatsApp üzerinden sert ve küfürlü konuşarak sürekli baskı uyguluyor. Bir kişi hata yaptığınızda hepimize baskı uygulanıyor. İşi bıraksak dönüş yolunu karşılamadıkları için Dünya Kupası bitene kadar buradayız.”
Patron, şoförü ajanlıkla suçladı
İşçilerin iddialarıyla ilgili ulaştığımız Antalyaspor Asbaşkanı ve Emir Tur’un sahibi Emrah Çelik, işten çıkarılan O.H.’yi bir kadını taciz etmekle ve ajanlıkla suçladı. Çelik, şunları söyledi:
“Biz bu adamı tanımıyoruz. Bize başvurduğu için… Bizde çalışmadı kendisi. Buradaki şirkette çalıştı. Bu kişi buradaki tuğgeneral tarafından gönderildi. Biz burada çalışıyoruz, ama bizim başımızda da Türkiye Cumhuriyeti devletinin komutanı var. Bizim sorumluluğumuz onlarda. Bu iddialar, belgelerle, şahitlerle ispat edilirse ben bütün bedelini öderim. Ben dünyanın en büyük organizasyon işini yapıyorum. Bir tane şoförün demesiyle süte leke gelmez. Bu kişinin haber yapan sitelerle arası iyi demek ki, belki de Türkiye’deki firmalar tarafından ajan olarak gönderildi. Biz Türkiye Cumhuriyet devletinin ismini hiçbir zaman yere düşürmeyiz.”
Çelik, O.H. ve konuyla ilgili haber yapan sitelerle ilgili suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Ehliyet ve pasaportlara da vize için el konduğunu belirtti.