• ROTA
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Dört yaşındaki Afgan çocuğun bir ismi de vardı…

05/07/2022 12:55


MURAT SEVİNÇ

Van’da, insan kaçakçılığı için kullanılan bir minibüse jandarma tarafından ateş edilmiş, yaralılar ve bir de ölü varmış. Resmî açıklama, aracın dur ihtarına uymayıp kaçmaya çalıştığı, lastiklerine ateş edildiği yönünde. Valiliğin açıklaması şöyle: “03.07. 2022 saat 16:00 sıralarında Saray İlçesi Koçbaşı-Turan Mahalleleri istikametinden Karahisar Mahallesine seyir halindeki şüpheli araç, jandarma görevlileri tarafından Karahisar mahallesi girişindeki kontrol noktasında durdurulmak istenmiştir. Şoförünün ‘dur’ ihtarına uymayıp jandarma personelinin üzerine doğru sürdüğü aracın durdurulabilmesi amacıyla, aracın lastiklerine ateş açılmıştır… Lastikler patlatılmak suretiyle araç durdurulmuştur. Aracın göçmen kaçakçılığında kullanıldığı ve içerisinde 40 düzensiz göçmen olduğu tespit edilmiştir. Meydana gelen olayda seken kurşunlardan bir göçmen maalesef hayatını kaybetmiş, 12 düzensiz göçmen ise hafif şekilde yaralanmıştır. Olaydan sonra kaçan Göçmen kaçakçısı ve aracın şoförüne yönelik yakalama çalışması devam etmektedir. Yaşanılan üzücü olayla ilgili olarak ilgililer hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmıştır.” 

Haber siteleri, meşreplerine göre az çok farklı sözcüklerle vermiş olsalar da bu haberi, sonuç değişmiyor; insan kaçakçıları, kaçmaya çalışanlar, yaralılar, araçtan atlayıp ortadan kaybolanlar ve ölü bir çocuk. Hiçbir haber sitesinde o ölünün adı yok. Benzer vakalarda, yaralananların ya da yaşamını yitirenlerin isimleri haberde geçmiyor genellikle, muhtemelen tespit etmek kolay değil ve aslına bakılırsa içinde bulundukları konum, yalnızca bir rakam olarak anılmalarına da uygun. İsimle çağırmak, eninde sonunda söz edilenin insan olduğunu hatırlatır. Ülkelerin safraları, hiçbir yerde istenmeyen, şu koca dünyada hiçbir yere sığdırılamayan, zar zor tutunabildikleri herhangi bir toprakta oranın kölesi muamelesi gören insan yığınları.


Aynı şeyleri uzun uzadıya yinelemeye gerek yok; doğrudur, düzenli ya da düzensiz yoğun göç her ülke için sorun, soruna insani yöntemler ve uygun hukuki gereklerle yaklaşıp çözüm üretmeye çalışanlar olduğu gibi faşistçe davrananlar da var, sığınmacı aynı zamanda ucuz iş gücü ve sığındığı yerin bir kısım üreticisini ve köle sever haysiyetsizini mutlu eder, siyasi sığınmacılar dünyada ve Türkiye’de kariyerini yabancı düşmanlığı üzerine inşa eden ırkçı siyasetçilere eşsiz imkânlar sunar, vesaire… 

Yazının konusu ve yazanın derdi bunlar değil. İsmi bilinmeyen, minibüs içindeyken, seken bir kurşunun öldürdüğü çocuk ve o çocukla babasının fotoğrafına yapılan yorumlar. 

Yaşamını yitiren Afgan çocuk, dört yaşındaymış. Fotoğrafta, dört yaşında çocuk yerde yatıyor. Başında, babası. Savcıyı beklemiş bu halde. Fotoğrafı çekeni bilmiyorum. Çocuğun üzerine bir şeyler örtmüşler. Babanın yüzündeki ifadeyi tanımlayamıyorum, ayağında terlik. Yanında iki çanta var, belki anne de orada bir yerlerde. Dört yaşındaki çocuğun ismini bilmiyorum ama dört yaşındaki bir çocuk hangi durumda ne düşünür, nasıl davranır, yaşadığını ne kadar anlar, kavrar, bunları biliyorum.  

Dört yaşındaki çocuk o minibüste kaç saat yolculuk yaptı acaba? Muhtemelen çok sıkılmıştır, anlaşılan yaklaşık kırk kişi varmış küçücük araçta, balık istifi. Karnı acıkmıştır, susamıştır, ağlamıştır belki, korkudan açlığını söyleyememiş ya da hiç korkmamış olabilir. Yolda şarkı söylemiş midir, hangi şarkıları öğrenmiştir konuşmayı söktükten sonra? Nasıl çıktı yola, ne söylendi kendisine, nereye gittiğini düşünüyordu. Dört yaşındaki bir çocuk, çoğu durumu kavrayabilse de sürekli açıklama talep eder, her şey yeni onun için, sürpriz, anlamaya çalışır ve sevdiğinin, güvendiğinin sözüne inanır. Babası ve belki annesi, nereye gittiklerini söyleyerek oyaladı, neyle avuttu, sonunda dondurma, güzel ve renkli kaydıraklı bir park mı vaat etti, o çocuk o yaşa dek dondurma yemiş midir, örneğin lunapark diye bir şey duymuş mudur, görmüş müdür, nerede yaşıyordu, kasabasında köyünde böyle şeyler var mıydı, minibüste ne söylendi, kim bilir bunu, babası mı, en son onunla mı konuştu… Dört yaşındaki bir çocuk cin gibi, laf yetiştirir, inatlaşır ve anne babasının söylediğine inanır, sevilmek ister, çok sevilmek, neydi inandığı, ne anlatıldı, anlatıldı mı, mutlaka bir şeyler söylenmiştir. Boyu bir metreyi biraz geçmiştir, kilosu da hadi bilemedin yirmi civarı, elleri yetişkin bir erkek elinin yarısı kadar. Küçücük, mini minnacık bir insan. Ne yaşadığını bilmeden, büyüme şansı bulamadan, hayattan hiçbir şey anlamadan, tıka basa insan dolu bir minibüste, belki uyurken, ölmüş. Dünyaya sığdırılamayan ve isimlerini bilmediğimiz, öldürülen, ezilen, istismar edilen, canı yanan, sömürülen sayısız çocuk gibi. Yere yatırmışlar, üzerine bir şeyler örtmüşler. Babası başında. Afgan çocuk. Dört yaşında bir çocuğun milleti olur mu, ülkesi, geçmeye çalıştığı sınırlar… Oluyor işte.

İnternette, haberin verildiği mecralarda fotoğrafa yapılan yorumları okudum biraz, bir yere kadar dayanabildim. Bir kesim ahali için, her gün bir yerlerde karşılaştığımız, aynı yerde yaşadığımız bir kesim ahali için, dört yaşında bir çocuk can vermemiş gibiydi. Okuduklarımdan burada örnek vermek istemiyorum; o insanlar, ülke, geleceğimiz ve çoluk çocuk için son derece umut kırıcı, üzücü, yaralayıcı. İnsan böylesi bir lümpen ırkçılık hevesi karşısında ne diyeceğini bilemiyor pek, bildiğini de burada yazamıyor.

Reel politika, büyük fotoğraf, devletler arası ilişkiler, uluslararası hukuk, milli menfaatler, sınırlar, iktidarın malum siyaseti, Batılı devletlerin her zamanki riyakârlığı ve acımasızlığı, şu bu… Daha geçen hafta İspanya-Fas arasında bir yerlerde onlarca insan can verdi, cesetleri üst üste yığılıydı medeni dünyanın gözü önünde. Söz konusu gevezeliklerin hiçbiri, dünyanın bizim payımıza düşen bir yerinde, daha önce de yaşandığı gibi, el kadar bir çocuğun, nefes almakta zorlandığı bir minibüsün içinde, toprağından uzakta, nereye gittiğini ve neden kaçtığını bilmeden, umut sözcüğünden habersiz, her coğrafyadaki her çocuğun hak ettiği hiçbir güzelliği yaşamadan, yaşamını yitirdiği gerçeğini değiştirmiyor. 

Üzerine bir şeyler örtüp savcının gelmesini beklemiş babası. İsmini hiçbirimiz bilmiyoruz. Dünyanın hali ve olan, bu.

Filed Under: Agora, Vitrin-mobil

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

TCDD, 4 milyar lira zarar ‘hedefliyor’

TCDD yönetimi, 2022'de 3 milyar 968 milyon 960 bin lira zarar öngörüldüğünü … Devamı...

Ekonomist Yeşilada: Kılıçdaroğlu’yla Erdoğan ‘finans satrancı’ oynuyor

İstanbul Analytics'ten ekonomist Atilla Yeşilada, Cumhurbaşkanı Tayyip … Devamı...

Kuşadası Körfezi’nde 5 büyüklüğünde deprem

İzmir'in Menderes ilçesi açıklarında 5 büyüklüğünde deprem meydana … Devamı...

Galatasaray, ilk puan kaybını sahasında dolu tribünler önünde yaşadı

Spor Toto Süper Lig'in ikinci haftasında sahasında Bitexen Giresunspor'a … Devamı...

Muhalefet yönetmeye hazır mı?

İHSAN DAĞI @ihsandagi Muhalefet ülkeyi yönetmeye talip. Peki hazır … Devamı...

Bakan Koca: Hedefimiz her polikliniğe bir sekreter

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 'Beyaz Reform' etiketiyle sosyal medyadan … Devamı...

Babacan, saldırılara cevap verdi: Bahçeli’nin bir ayağı siyaset, bir ayağı şiddetin içinde 

DEVA Partisi Genel Başkanı Genel Başkanı Ali Babacan partisinin Yozgat … Devamı...

Hisarcıklıoğlu: Kamu bankaları kredide normalleşmeye başladı

Kamu bankalarıyla üç gün önce bir araya gelen TOBB Başkanı Rifat … Devamı...

Erdoğan: Zincir marketler de kendilerini ayarlayacak

Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde indirim yapıldığını söyleyen … Devamı...

CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı: Ekonomide yaşanan ağır tablonun yansıması artıyor

CHP'li 11 büyükşehir belediye başkanı, Tekirdağ'da düzenlenen 'Büyükşehir … Devamı...

‘Yeni model’in göz bebeği ihracatçılar da isyanda: Darboğazdayız
‘Gençlik kolları’ndan al haberi: Ankara’da Onur Yürüyüşü yasaklandı

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1748 gündür hapiste

YAZARLAR

Muhalefet yönetmeye hazır mı?

İhsan Dağı

İstanbul Belediyesi’nden ‘de’ atılan KHK’liler

Murat Sevinç

Her ulusalcı bir gün mutlaka reisçi olacak!

Dağhan Irak

Bu düzen değişmeli!

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Ejderhaya nanik yapmak

Bahadır Kaynak

Muhalefet ‘ceketini koysa’ bile seçimi kazanır mı?

Levent Gültekin

Defne Suna’dan Vera’ya, doğum günü mektubu…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Ali Bayramoğlu: Her yasak bir aczin ifadesidir

Mustafa Karaalioğlu: Hiç karışılmasaydı bile bu halde olmazdık

İhsan Çaralan: İktidardaki yeni değişiklik Suriye politikasının enkaz haline geldiğinin itirafıdır

Timur Akkurt: Tinder’da mutluluğu ararken hayatınız kararabilir

Tuğrul Akşar: Süper Lig’de havuz gelirleri yarı yarıya azaldı!

Orhan Uğuroğlu: Birçoğu hem bakan, hem tüccar

Ümit Zileli: Yasaklar ülkesinden “yazık” manzaralar!

Fatih Altaylı: Bakanlar da sınava girsin mi

İbrahim Varlı: Suriye’siz dizayn olmaz

Murat Muratoğlu: Kötü ekonomi ülkeleri batırmaz

Miyase İlknur: Reis sana o kapıyı çoktan kapattı teğmen

Zoom görüşmesinde mastürbasyon yaparken yakalanmıştı: CNN yorumcusu işi bıraktı

Aydın’da ‘incir cipsi’ mesaisi başladı

Temizlik görevlileri çöpten bulduğu para dolu çantayı sahibine ulaştırdı

İşlemediği suç için hapiste geçirdiği 20 yılın bedeli 5 milyon dolar oldu

Sevgilisi tarafından aldatılan kadın gazeteye ilan verdi: Artık bütün kasaba senin pislik olduğunu biliyor

Caretta caretta yaralanmalarının önüne geçmek için proje başlatıldı

Norveçli yetkililerden fenomen deniz aygırı Freya uyarısı: Uzak durmazsanız uyuturuz

Ryan Reynolds aldı, pişman oldu: Eşinize danışmadan futbol takımı almayın!

Tuz Gölü’nde hasat zamanı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SANAT
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • E-mail
  • Facebook
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi